Yûnus Suresinin 7. âyet-i kerimesi ile aynı surenin 45. âyet-i kerimesi arasında bir ilişkiden söz edebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Yûnus Suresinin 7. âyet-i kerimesi ile aynı surenin 45. âyet-i kerimesi arasında bir ilişkiden söz edebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Yûnus Suresinin 7. âyet-i kerimesi ile aynı surenin 45. âyet-i kerimesi arasında bir ilişkiden söz edebilir miyiz?

Yûnus Suresinin 7. âyet-i kerimesi:
 
10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatmeennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.


“Onlar bize mülâki olmayı dilemezler. Dünya hayatından razıdırlar. Dünya hayatıyla mutmain olurlar. Onlar Bizim âyetlerimizden gâfil olanlardır.”
    
Yûnus Suresinin 45. âyet-i kerimesi:

10/YÛNUS-45: Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yeteârafûne beynehum, kad hasirallezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).
Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar). Allah’a mülâki olmayı (Allah’a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrandadır (nefslerini hüsrana düşürdüler). Ve hidayete eren kimseler olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah’a ulaştıramadılar).


ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri: Ve o gün, gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek).
yete ârefûne: Birbirlerini tanıyacaklar.
beynehum: Aralarında tanışacaklar.
kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi: Allah'a mülâki olmayı tekzip edenler, hüsrana düştüler.
ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne): Ve onlar hidayete ermediler (hidayete erenler olmadılar).

Allah'a mülâki olmayı tekzip edenler, hüsranda olanlardır. Yani günahları sevaplarından fazla olanlardır. Yûnus Suresinin 45. âyet-i kerimesi bunu söylüyor.

Mu'minûn Suresinin 103. âyet-i kerimesinde, günahları sevaplarından fazla olanların nefslerini hüsrana düşürenler olduğu ve gidecekleri yerin cehennem olduğu, ebediyyen cehennemde kalacakları ifade ediliyor.

23/MU'MİNÛN-103: Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Ve kimin mizanı (sevap tartıları) hafif gelirse, işte onlar, nefslerini hüsrana düşürenlerdir. Onlar, cehennemde ebediyyen kalacak olanlardır.


Ve Yûnus Suresinin 8. âyet-i kerimesinde de; “Onların (Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin) gidecekleri yer kazandıkları dereceler itibariyle ateştir.” ifadesi var.

10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).


Yani kaybettikleri dereceler, kazandıkları derecelerden fazla olduğu için onların gidecekleri yerin ateş olduğu kesinleşiyor. Kim bu insanlar? Allah’a ulaşmayı dilemeyenler. İşte Yûnus Suresinin 45. âyet-i kerimesi bu iki âyeti birleştiriyor.

kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi:
Allah’a mülâki olmayı yalanlayanlar, Allah'a ruhunu ölmeden evvel ulaştırmasını yalanlayanlar, bunlar hüsranda olanlardır
ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne): ve hidayete eremezler.

Ve Allahû Tealâ Yûnus Suresinin 7. âyet-i kerimesi ile ve hatta Yûnus Suresinin 8. âyet-i kerimesi ile daha çok ilişkisi var Yûnus Suresinin 45. âyet-i kerimesinin.

“Yûnus Suresinin 45. âyet-i kerimesi arasında bir ilişkiden söz edebilir miyiz?”

Yûnus Suresinin 8. âyet-i kerimesi aynı şeyi söylüyor: “Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin gidecekleri yer kazandıkları dereceler itibariyle ateştir.” Yani kaybettikleri dereceler kazandıkları derecelerden fazla olanlardır. Onlar hüsranda olanlardır demiş oluyor Allahû Tealâ Mu'minûn Suresinin 103. âyet-i kerimesi ile birleştirdiğiniz zaman. Yûnus Suresinin 45. âyet-i kerimesinde de aynı şeyi söylüyor: “Allah'a mülâki olmayı dilemeyenler; onlar hüsranda olanlardır. Hidayete ermeleri de mümkün değildir. (Hidayete eremezler.)” diyor.


Benzer konular