Nisa 165 ile Maide 19 arasında bir ilişki var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Resûl ve Nebî » Nisa 165 ile Maide 19 arasında bir ilişki var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Nisa 165 ile Maide 19 arasında bir ilişki var mıdır?

Nisa-165:

4/NİSÂ-165: Rusulen mubeşşirîne ve munzirîne li ellâ yekûne lin nâsi alâllâhi huccetun ba’der rusul(rusuli). Ve kânallâhu azîzen hakîmâ(hakîmen).
(Onlar) müjdeleyici ve uyarıcı resûllerdir ki, insanların, resûllerden sonra Allah’a karşı (bizi uyaran ve müjdeleyen bir resûl gelmedi diye) hüccetleri (delilleri) olmasın. Ve Allah, Azîz’dir, Hakîm’dir.


rusulen mubeşşirîne ve munzirîne: Resûller, müjdeleyici ve uyarıcı.
li ellâ yekûne lin nâsi: İnsanlar demesinler diye.
alâllâhi huccetun ba’der rusul(rusuli): Resûllerden sonra Allah’a karşı hüccetleri olmasın diye.
ve kânallâhu azîzen hakîmâ(hakîmen): Allah, Azîz ve Hakîm’dir.”

Kendilerine resûl geldiği zaman herkes bu resûlden haberdar olacaktır. Ve bize resûl gönderseydin diyemeyecektir Allahû Tealâ’ya. Biz de dedik ki: “Resûl gelmiştir. Açıklamasını yapmıştır.” Ama onlar o resûle inanmamışlardır.

İşte kim Allah'ın resûlüne inanmıyorsa onların durumu anlatılıyor burada. Aslında bütün resûller müjdeleyici ve uyarıcı olarak gelirler. Ne diyor Allahû Tealâ: “Biz resûllerimizi, Biz resûllerimizi insanları uyarsınlar diye âmenû olanları müjdelesinler diye ve âmenû olmayanları uyarsınlar diye göndeririz." diyor Allahû Tealâ.

Öyleyse tebliğlerinin ne olduğu da kesin. Tebliğleri açık ve kesin bir şekilde insanları uyarmak, ama hangi standartlarda uyarmak? İnsanları uyarmak, ama hangi standartlarda uyarmak: “Allah'a mülâki olmayı dileyin! Böylece mutlaka kurtuluşa ulaşırsınız. Ama dilemezseniz eğer gideceğiniz yer cehennemdir. Bakın size uyarıyoruz." derler Allah’ın resûlleri. Bugünün resûlü de gene aynı şeyi söylüyor.

İşte her devirde olduğu gibi bu devirde de resûl var olduğu için herkese duyuruyor sözünü. Ve insanlar eğer ona inanmıyorsa inanmazlar. Ama inanmayanların da kurtuluşu mümkün değildir. Ama onlar kıyâmet günü diyemezler ki: “Ya Rabbi Sen bize resûl göndermedin. Gönderseydin de biz ona tâbî olsaydık.” diyemezler. Çünkü resûl kendini beyan etmiştir.

Şartlar açık ve kesin olarak onun kim olduğunu göstermiştir. Ama inanmayan insanlar da ona inanmamıştır. Gidecekleri yer bu sebeple cehennemdir.

5/MÂİDE-19: Yâ ehlel kitâbi kad câekum resûlunâ yubeyyinu lekum alâ fetretin min er rusuli en tekûlû mâ câenâ min beşîrin ve lâ nezîrin fe kad câekum beşîrun ve nezîr(nezîru) vallâhu alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Ey Kitap ehli! Resûllerin (peygamberlerin) fetret devrinde (aralarının kesildiği zamanda), sizlere gerçekleri açıklayan Resûl’ümüz (elçimiz) gelmişti. “Bize bir müjdeleyici ve de uyarıcı gelmedi.” dersiniz diye (dememeniz için). Oysa size "müjdeleyici ve uyarıcı" bir Resûl gelmişti. Allah herşeye kaadirdir.


yâ ehlel kitâbi kad câekum resûlunâ yubeyyinu lekum alâ fetretin min er rusuli: Ey kitap ehli! Size Resûl’ümüz geldi. Size beyan etmek üzere geldi. Resûller arasında yani burada peygamber resûller arasında fetret olduğu bir devrede.
en tekûlû mâ câenâ min beşîrin ve lâ nezîrin: Bize bir müjdeleyici veya nezredici bir resûl gelmedi dersiniz diye.
fe kad câekum beşîrun ve nezîr(nezîru): Böylece sizlere faydalı (size müjdeci ve uyarıcı olarak) resûl gelmişti.
vallâhu alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun): Ve Allah herşeye kadirdir.”

Kıyâmet günü peygamberlerin ardı arkası kesildiği fetret devrinde sizlere gerçekleri açıklayan size Allah'ın Kur'ân’ını beyan eden resûlümüz gelmişti. Ve bize bir resûl geldi.” dememeniz için. Şimdi burada Allahû Tealâ 2 tane resûl kullanıyor.

Birisi: “Size ey kitap ehli! Size resûlümüz geldi." diyor Allahû Tealâ. Her devir için kitap ehli kendilerine kitap  indirilenler. Yahudiler ve hristiyanların kitap ehli olduğu devir. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in Kur'ân-ı Kerim’in indirildiği devir.

Diğerleri kitap ehli. Bugünkü resûller için İslâm alemi de artık kitap ehli. Ve ona da hitap ediyor Allahû Tealâ. Bütün peygamberlerin arasının kesildiği bir devrede (peygamberlerin olmadığı bir devrede): “Size bir resûlümüz geldi." diyor Allahû Tealâ. Şimdi suale gelelim.

Nisa-165 ile Maide-19 arasında bir ilişki var mı?

Her ikisinde de Allah'ın resûlleri geliyor ve her ikisinde de İnsanlar:

“Bize bir resûl göndermedin ki biz ona tâbî olalım. Kurtuluşa erelim." diyememeleri ifadesi var.
“Hüccetleri (delilleri) olmasın diye." diyor ikisinde de.
“Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi dersiniz diye gönderdim." diyor resûlümü.

Her devirde bütün kavimler içinde bir resûl mutlaka vardır. Bu resûllerden bir tanesi de devrin imamıdır.

Maide Suresinin 19. âyet-i kerimesindeki resûl de devrin imamıdır.

Nisa 165’deki resûller ise her kavime indirilen resûller.

Öyleyse Nisa 165 ile Nisa 19 arasında bir ilişki vardır. Her ikisi de hem resûllerden bahsediyor (resûllerin gönderildiğinden). Hem de bu resûller gelince “Ya Rabbi bize bir resûl göndermedin.” dememelerini temin ediyor (diyememelerini temin ediyor). Çünkü kendilerine resûl gelmiş. Kıyâmet günü diyemeyecekler. “Biz.” diyecekler “Onu inanmadık ama. Onun resûl olduğu konusunda şüphelerimiz vardı.” İşte Allahû Tealâ onu söylüyor. Şüphesi olan tahkik etmek mecburiyetinde. O tahkik yapılmayınca sorumluluk o kişilerin üzerinedir.


Benzer konular