Tevbe-33’de hidayetle vazifeli kılınan resûl ile Secde-24’de Allah’ın emri ile hidayete erdiren imam arasında bir iliyet rabıtası varmı?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Tevbe-33’de hidayetle vazifeli kılınan resûl ile Secde-24’de Allah’ın emri ile hidayete erdiren imam arasında bir iliyet rabıtası varmı?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Tevbe-33’de hidayetle vazifeli kılınan resûl ile Secde-24’de Allah’ın emri ile hidayete erdiren imam arasında bir iliyet rabıtası varmı?

Secde-24’e Allahû Tealâ buyuruyor ki:

32/SECDE-24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).
Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık, sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.


“Onlardan imamlar kıldık, emrimizle hidayete erdinsinler diye, sabrın sahibi oldukları için ve âyetlerimize yakîn hasıl ettikleri için.”

Yakîn; Hakk’ul yakîn sabrın sahibi olmak da sabırsızlığa müteallik bütün afetler yok olduktan sonra, yerini sabır aldıktan sonra, 19 mertebe, nefsin kalbindeki sabrın 19 kademe şekilenmesi, müzeyyen olması, süslenmesi.

Dikkat edin ki, sabırsızlık afetinin yok olması başka şey, sabrın sahibi olmak başka şey. Kişi nefsindeki bütün afetler yok olduğu zaman sabırsızlık afeti tamamen yok olmuştur ama sabır hasleti ve diğer bütün faziletler, sabır fazileti, kalpteki ve hasleti toplamı tamama ulaşmıştır. Nefsin kalbindeki sabırsızlık afeti bütünüyle yok olmuştur yerini sabra terketmiştir ama sabrın sahibi olan bu kişi diğer vasıfların da sahibi ama henüz yerlerin melekûtunu, göklerin melekûtunu görmemiştir, Rabbini de görmemiştir. Yani sabır unsurunun kalbine yerleştiği kişi nihai noktaya ulaşmamıştır. Ne yerlerin melekûtunu görmüştür ne göklerin melekûtunu görmüştür ne de Allah’ın Zatı’nı görmüştür.

İşte 19 mertebe, hedefe götürecek olan şey o kişiyi, bütün bu yerlerin melekûtunu, göklerin melekûtunu ve Allah’ın Zat’ını görme konusunda kişinin sabrının tamama erdirilmesi işidir.  
 
Öyleyse ne diyor Allahû Tealâ burada? “Emrimizle hidayete erdirsin diye.” diyor.

Tevbe-33’de:
 
“huvellezî ersele resûlehu bil hudâ: Resûlünü hidayetle gönderen O’dur.” diyor.

9/TEVBE-33: Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakkı li yuzhirahu alâd dîni kullihî ve lev kerihel muşrikûn(muşrikûne).
Resûl'ünü müşrikler kerih görseler de, hidayetle ve hak dîn ile (bu dîni) bütün dînler üzerine izhar etmesi (hak dîn olduğunu ispat etmesi) için gönderen O'dur.


Öyleyse burada “Hidayete erdirsin diye; emrimizle hidayete erdirsin diye.” ifadesiyle, resûlünü hidayetle göndermesi birbiriyle örtüşüyor, çakışıyor, bir eş mânâ ifade ediyor. Hidayetle gönderdiği resûl, hidayete erdiriyor.

Öyleyse burada bir güzellik söz konusudur. Hidayete erme müessessesi, hidayete erme sürecince, kişi nihaî hidayete 19 mertebe nefsinin kalbi müzeyyen olmasıyla erer. Kalbi müzeyyen olduğu zaman yerlerin melekûtu da göklerin melekûtu da  tamamlanmış ve kişi için son bilmece de çozülmüştür, kişi Allah’ın Zat’ını görmüştür.

Benzer konular