Yûnus Suresinin 108. âyet-i kerimesinde belirtilen vekil olma ile Nahl Suresinin 89. âyet-i kerimesinde belirtilen şahit olma arasında bir ilişkiden bahsedebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Yûnus Suresinin 108. âyet-i kerimesinde belirtilen vekil olma ile Nahl Suresinin 89. âyet-i kerimesinde belirtilen şahit olma arasında bir ilişkiden bahsedebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Yûnus Suresinin 108. âyet-i kerimesinde belirtilen vekil olma ile Nahl Suresinin 89. âyet-i kerimesinde belirtilen şahit olma arasında bir ilişkiden bahsedebilir miyiz?

Yûnus Suresinin 108. âyet-i kerimesi:

10/YÛNUS-108: Kul yâ eyyuhân nâsu kad câekumul hakku min rabbikum, fe men ihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsihi, ve men dalle fe innemâ yadıllu aleyhâ, ve mâ ene aleykum bi vekîl(vekîlin).
De ki: “Ey insanlar, Rabbinizden size hak gelmiştir! Kim hidayete erdiyse, muhakkak ki kendi nefsi için hidayete erer. Ve kim dalâlette olduysa (kaldıysa) ancak kendi aleyhine (sorumluluğu kendi üzerinde) dalâlette olur. Ve ben, sizin üzerinize vekil değilim.”


“De ki: ‘Ey insanlar! Rabbinizden size hak gelmiştir! Kim hidayete erdiyse, muhakkak ki kendi nefsi için hidayete erer. Ve kim dalâlette olduysa artık ancak kendi aleyhine (sorumluluğu kendi üzerine alarak) dalâlette olur. Ve ben, sizin üzerinize vekil değilim.”

Burada, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in onların üzerine vekil olmadığını söylüyor (onların vekili olmadığını söylüyor) Allahû Tealâ. Kimin vekili? Allah’ın vekili. Allah’ın yeryüzündeki vekili. Ama o insanların vekili değil, şahidi.

Nahl Suresinin 89. âyet-i kerimesi:

16/NAHL-89: Ve yevme neb’asu fî kulli ummetin şehîden aleyhim min enfusihim ve ci’nâ bike şehîden alâ hâulâi, ve nezzelnâ aleykel kitâbe tibyânen li kulli şey’in ve huden ve rahmeten ve buşrâ lil muslimîn(muslimîne).
Ve o gün, bütün ümmetlerin içinde, onların üzerine, onların kendilerinden bir şahit beas ederiz (vazifeli kılarız). Ve seni de onların üzerine şahit olarak getirdik. Ve sana, herşeyi beyan eden (açıklayan), hidayete erdiren ve rahmet olan Kitab’ı, müslümanlara (Allah’a teslim olanlara) müjde olarak indirdik.


“Ve o gün, bütün ümmetlerin içinde, onların üzerine, onların kendilerinden bir şahit beas ederiz (vazifeli kılarız). Ve seni de onların üzerine şahit getirdik.” Neden bahsediyor Allahû Tealâ? Kavim resûllerinden bahsediyor.

Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in devrinde de bütün kavimlerde resûller vardı. Onlar o kavmin, ait oldukları kavmin şahitleridir. Aynı zamanda irşada memur ve mezun olanların da şahitleridir. O resûller, kendi kavimlerindeki irşada memur ve mezun olanların da şahididir. O irşada memur ve mezun olanlar da kendilerine tâbî olanların şahididir. Ve irşada memur ve mezun kılınmadan Allahû Tealâ tarafından, herkesin hidayete ermesi konusunda mutlaka bir mürşide ihtiyaç olduğu için Allahû Tealâ tarafından irşada tayin edilmediği halde, irşadla görevli olan insanlar söz konusu.

“Ve sana, herşeyi beyan eden (açıklayan), hidayete erdiren ve rahmet olan Kitab’ı, müslümanlara yani Allah’a teslim olanlara müjde olarak indirdik.” diyor.

Vekil olma ile şahit olma aynı şey değildir. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in vekâleti, Allah’ın vekâletidir (Allah’a vekildir yeryüzünde). Ama insanların vekili değildir, insanların şahididir.

Benzer konular