Saff-9 ileTâhâ-123 arasında bir illiyet rabıtası var mı? Vardır diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Saff-9 ileTâhâ-123 arasında bir illiyet rabıtası var mı? Vardır diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Saff-9 ileTâhâ-123 arasında bir illiyet rabıtası var mı? Vardır diyebilir miyiz?

Saff Suresinin 9. âyet-i kerimesi:

61/SAFF-9: Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakkı li yuzhirahu alâd dîni kullihî ve lev kerihel muşrikûn(muşrikûne).
Resûl’ünü hidayet ile ve (esasları unutulmuş olan) dînlerin hepsinin üzerine, izhar etmek (açıklayıp doğrusunu ispat etmek) için, Hakk dîn (Allah’ın ezelî ve ebedî olan dîni) ile gönderen O’dur. Ve müşrikler, kerih görseler bile.


huvellezî ersele resûlehu bil hudâ: O Allah’tır ki resûllerini hidayet ile gönderir.    
ve dînil hakkı: ve Hakk dîn için.
li yuzhirehu aled dîni kullihî: Bütün dînler üzerine, dîni izhar etmek için (açıklamak için). Bütün dînlere tek bir dîn olduğunu, bir tek dînin müntesipleri olduğunu açıklamak için.
ve lev kerihel muşrikûn(muşrikûne): Müşrikler istemese de.

Kimdir burada müşrikler? Allah’a ulaşmayı dilemeyenler. Müşrikler deyince hemen puta tapanları anlamayın. Şu anda insanlar arasında %90’dan daha fazla insan, Allah’a göre müşrik hüviyetindedir. Allah’a ulaşmayı dilemedikleri için, Rûm Suresinin 31. ve 32. âyetleri gereğince.

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyean, kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.


Öyleyse Allahû Tealâ resûlünü yani huzur namazının imamı olan resulünü, kâinatın tek dînini bütün dînlerin sahiplerine hatırlatması ve aralarında bir farklılık olmadığını söylemesi, bütün dînlerin olmadığını, sadece bir tek dînin olduğunu, dînlerini unutmuş olan büyük toplulukların hepsine -ki bütün dünyadaki yaşayan insanların %90’dan fazlası bugün dînlerini unutmuşlardır. İslâm’ın da durumu aynıdır, hristiyanlığın da durumu aynıdır, yahudiliğin de durumu aynıdır.- gönderir.

Hepsi dînlerini unutmuşlar. Şeytan tarafından dînleri unutturulmuş ve de dînlerini yaşayamıyorlar. Ve bunlar aynı zamanda dîn öğreticileri, sevgili kardeşlerim. Konunun hüzünlenecek olan yanı burası. Ve onlara Allah’ın dînini mutlaka devrin imamı anlatmak mecburiyetinde. Alternatifi yok. Doğrular mutlaka ortaya çıkacaktır. Herkes ihanet üzere olamaz. Birtakım insanlar doğruyu söylediğiniz zaman onu örtmeye, sizi susturmaya çalışırlar. Bir kısım insanlar bir süre buna tahammül ederler, bir süre sonra Allah onların kalplerine hakikati mutlaka açıklamaları lâzımgeldiği konusunda bir ilham verir. O zaman onlar da doğru olan safta yerlerini alırlar.

Allah’ın Kur’ân-ı Kerim’i 14 asırdır hiç değişmedi. Onlar 14 asır evvel İslâm’ı yaşadılar ve bugün İslâm (kâinatın tek dîni) yaşanmıyor, insanların -İslâm’ın içinde de %90’dan fazlası- tarafından. Ve yanlış bir öğreti, bütün dünyada İslâm’a hâkim olmuş durumda, diğer dînlere daha evvel olduğu gibi.

Öyleyse bütün insanları kurtarmak, aklı başında olan, vicdan sahibi olan bütün insanların üzerine vazifedir. Hiç kimse bu vazifeden berî kılamaz kendisini. Bu bir sorumluluktur. Bütün insanların sorumluluğudur. Ve doğruları görüp de saklayan, Allah’ın da lânetine muhataptır, bütün lânet edicilerin de lânetine muhataptır.

Tâhâ Suresinin 123. âyet-i kerimesi:

20/TÂHÂ-123: Kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dın aduvvun, fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe menittebea hudâye fe lâ yadıllu ve lâ yeşkâ.
(Allahû Tealâ şöyle) dedi: “İkiniz oradan (aşağı) inin! Hepiniz (şeytan ve siz), birbirinize düşman olarak. Bundan sonra Benden size mutlaka hidayet gelecek. O zaman kim hidayetime tâbî olursa artık o, dalâlette kalmaz ve şâkî olmaz.”


kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dın aduvv(aduvvun): Hadi oradan hepiniz aşağı inin! Birbirinize düşman olarak.
fe immâ ye’tiyennekum minnî huden: Size hidayetimiz geldiği zaman.
fe menittebea hudâye: Kim hidayetçime tâbî olursa.
fe lâ yadıllu ve lâ yeşkâ: O artık dalâlette kalmaz ve şâkî olmaz.

Öyleyse Allahû Tealâ her ikisinde de aynı şeyi açıklıyor. Hidayetin gelişini, açıklanmasını ve sadece hidayetçiye tâbî olanların, sadece o hidayetin muhtevasına tâbî olanların ki; bu neticede hidayetçiye tâbî olmayı gerektirecektir, onlar kurtuluşa ererler.

Bunlar arasında bir illiyet rabıtası mevcut.

Benzer konular