Bakara Suresinin 103. âyet-i kerimesi:
2/BAKARA-103: Ve lev ennehum âmenû vettekav le mesûbetun min indillâhi hayr(hayrun), lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne).
Eğer onlar âmenû olup (Allah’a ulaşmayı dileyip) ve takva sahibi
olsalardı, mutlaka Allah’ın katından (kendilerine verilecek) sevap,
elbette daha hayırlı olurdu, keşke bilselerdi.
ve lev ennehum âmenû vettekav: Eğer onlar âmenû olsalardı (Allah’a ulaşmayı dileselerdi) ve takva sahibi olsalardı ki; âmenû olan (Allah’a ulaşmayı dileyen) herkes mutlaka takva sahibi olmuştur.
le mesûbetun min indillâhi hayr(hayrun): Allah’ın katından isabet edenler hayır, muhakkak ki hayır olacaktı.
lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne): Onlar hayır, onu bilselerdi.
Allahû Tealâ Muhammed Suresinin 36. âyet-i kerimesinde diyor ki:
47/MUHAMMED-36: İnnemâl hayâtud dunyâ laibun ve lehvun, ve in tu’minû ve tettekû yu’tikum ucûrakum ve lâ yes’elkum emvâlekum.
Muhakkak ki dünya hayatı bir oyun ve eğlencedir. Ve eğer âmenû olursanız ve takva sahibi olursanız (Allah’a ulaşmayı dilerseniz) size ecirleriniz verilir. Ve sizden mallarınızı istemez.
innemel hayâtud dunyâ laibun ve lehv(lehvun): Muhakkak ki; dünya hayatı bir oyun ve eğlencedir.
ve in tu’minû ve tettekû: Eğer âmenû olsalardı ve takva sahibi olsalardı.
yu’tikum ucûrekum: Onlara ücret verilecekti.
ve lâ yes’elkum emvâlekum: Ve Allah sizlerden mallarınızı istemez, “emvâlekum” mallarınızı sual etmez (mallarınızın hesabını sormaz).
Allahû Tealâ âyet-i kerimenin gerisinde: “Şayet onlar îmân edip takva sahibi olsalardı, Allah katından kendilerine verilen sevap elbette daha hayırlı olacaktı.” diyor. Her ikisinde de Allahû Tealâ, âmenû olup takva sahibi olmaktan bahsediyor. Aralarında bir illiyet rabıtası söz konusu.