Bakara-46 ile En’âm Suresinin 82. âyet-i kerimesi arasında bir ilişki var mıdır?

6/EN'ÂM-82: Ellezîne âmenû ve lem yelbisû îmanehum bi zulmin ulâike lehumul emnu ve hum muhtedûn(muhtedûne).

Âmenû olan kimseler ve îmânlarını zulümle karıştırmayanlar, işte onlar (korkudan) emindirler. Ve onlar hidayete erenlerdir.

ellezîne âmenû ve lem yelbisû îmanehum bi zulmin: Onlar âmenû olmuşlardır ve îmânlarına zulüm katılmamıştır; karıştırmamışlardır.
ulâike lehumul emnu: Onlar emindirler.
ve hum muhtedûn: Ve onlar hidayete erenlerdir.

Kim bu âmenû olan kişiler? Allah'a ulaşmayı dileyenler.

“ve hum muhtedûn: Onlar hidayette olanlardır.” diyor Allahû Tealâ. Âmenû olanlar ve îmânlarına zulüm karıştırmayanlar. “Onlar emin olanlardır; emniyette olanlardır.”

Şimdi bu âyete; En'âm-82'ye geldiğimiz zaman âmenû kelimesi 7 tane anlam taşır. Allah'a ulaşmayı dileyen kişi de âmenûdur, mürşidine ulaşıp tâbî olan kişi de âmenûdur. Ruhunu Allah'a ulaştıran kişi de âmenûdur. Vechini, nefsini Allah'a teslim eden kişi de âmenûdur her birinde. İrşada ulaşan kişi de âmenûdur, iradesini Allah'a teslim eden kişi de âmenûdur. Hepsinde âmenû kelimesi kullanılıyor. 7 kademe âmenû kelimesi var.

Burada îmânına zulüm karıştırmayan bir âmenû olma müessesesi var. Yani kalbine îmân yazılmış olan bir kişiden bahsediyor gibi Allahû Tealâ. O zaman 14. basamağı aşmış, tâbiiyetini tamamlamış ve artık hidayet üzere olmuş. Hidayette olmak, Allah'a ulaşmayı dilediğiniz andan itibaren geçerli. Hidayette olmak, hidayet üzere olmak. Burada başlangıcını da alabiliriz. Allah'a ulaşmayı dileyen, dilediği anda âmenû olmuştur. 3 temel esasa inandığı için;

1- Allah'a inanıyor.
2- İnsan ruhunun ölmeden evvel Allah'a ulaşmasını inanıyor.
3- Onun üzerimize farz olduğuna inanıyor kişi.

Ve bunun üzerine Allah'a ulaşmayı diliyor. Bu kişinin îmânına zulüm karışmamıştır. Kısa bir zaman sonra, 8-10 dakikanın içinde bu insanlar bir başka yere daha ulaşacaklardır. Allah kalplerine ulaşacak. Göğüslerinden kalplerine nur yolunu açacak ve bu insanlar nefslerinin kalbinde %2 nur oluşunca, rahmet oluşunca huşû sahibi olacaklar. Huşû sahibi oldukları zaman ruhlarını Allah'a ulaştırmaktan emin olan kişiler olacaklardır, Bakara Suresinin 46. âyet-i kerimesine göre.

Bakara-45 ve 46'da Allahû Tealâ buyuruyor ki:

2/BAKARA-45: Vesteînû bis sabri ves salât(salâti), ve innehâ le kebîratun illâ alâl hâşiîn(hâşiîne).

(Allah’tan) sabırla ve namazla istiane (özel yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah’a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.

2/BAKARA-46: Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).

Onlar (o huşû sahipleri) ki, Rab’lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarına ve (sonunda ölümle) O’na döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar.

vesteînû bis sabri ves salât (salâti): Allah'tan sabırla ve namazla istiane isteyiniz.
ve innehâ le kebîratun: Bu zor bir iştir; büyük bir iştir.
illâ alâl hâşiîn: Ama huşû sahipleri için zor değildir (huşû sahipleri için değil, huşû sahipleri hariç).

Kim bu huşû sahipleri? “ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).” Ne diyor Allahû Tealâ? “Onlar mutlak surette, muhakkak olarak inanırlar ki Allah'a mülâki olacaklardır. Ruhlarını ölmeden evvel Allah'a ulaştıracaklardır.”

“ve ennehum ileyhi râciûn: Ve gene onlar muhakkak surette inanırlar ki ruhlarını Allah'a rücû ettireceklerdir; ruhları Allah'a rücû edecektir.” Yani ölümden sonra tekrar döndürelecektir Allahû Tealâ'ya.

İkisi de Allah'a dönüş. İkisi de ruhun Allah'a dönüşü. Biri dünya hayatını yaşarken ruhun Allah'a ulaştırılması. 2.'si ölümden sonra ruhun Allah'a, vücuda geri döndükten sonra tekrar Allah'a geri dönmesi.

Öyleyse âyetlerle bu En'âm Suresinin 82. âyet-i kerimesi arasında bir ilişkinin olduğu kesin. Kim bu insanlar? Emin olanlar. En'âm Suresinin 82. âyet-i kerimesi mutlak olarak Bakara Suresinin 46. âyet-i kerimesiyle bir illiyet rabitası içinde.