Allahû Tealâ Âli İmrân Suresinin 103. âyet-i kerimesinde: "Ve hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılın ve fırkalara ayrılmayın." buyuruyor. En’âm Suresinin 153. âyet-i kerimesinde Allah'ın ipinin Sıratı Mustakîm olduğu açıklanıyor. Buna göre Şûrâ-13’teki gibi dîni ikame ederek fırkalara ayrılmamanın olmazsa olmaz şartı, Allah'a ulaşmayı dileyerek Sıratı Mustakîm üzerinde bulunmaktır, diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'ın İpi » Allahû Tealâ Âli İmrân Suresinin 103. âyet-i kerimesinde: "Ve hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılın ve fırkalara ayrılmayın." buyuruyor. En’âm Suresinin 153. âyet-i kerimesinde Allah'ın ipinin Sıratı Mustakîm olduğu açıklanıyor. Buna göre Şûrâ-13’teki gibi dîni ikame ederek fırkalara ayrılmamanın olmazsa olmaz şartı, Allah'a ulaşmayı dileyerek Sıratı Mustakîm üzerinde bulunmaktır, diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Allahû Tealâ Âli İmrân Suresinin 103. âyet-i kerimesinde: "Ve hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılın ve fırkalara ayrılmayın." buyuruyor. En’âm Suresinin 153. âyet-i kerimesinde Allah'ın ipinin Sıratı Mustakîm olduğu açıklanıyor. Buna göre Şûrâ-13’teki gibi dîni ikame ederek fırkalara ayrılmamanın olmazsa olmaz şartı, Allah'a ulaşmayı dileyerek Sıratı Mustakîm üzerinde bulunmaktır, diyebilir miyiz?

Âli İmrân-103’e bakıyoruz:

3/ÂLİ İMRÂN-103: Va’tasımû bihablillâhi cemîân ve lâ teferrakû, vezkurû ni’metallâhi aleykum iz kuntum a’dâen fe ellefe beyne kulûbikum fe asbahtum bi ni’metihî ihvânâ(ihvânen), ve kuntum alâ şefâ hufratin minen nâri fe enkazekum minhâ, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn(tehtedûne).
Ve hepiniz, Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki ni’metini hatırlayın; siz (birbirinize) düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O’nun (Allah’ın) nimeti ile kardeşler oldunuz. Ve siz ateşten bir çukurun kenarında iken sizi ondan kurtardı. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz hidayete erersiniz.


va’tasımû bihablillâhi cemîân: Hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.
ve lâ teferrekû: Ve fırkalara ayrılmayın.
vezkurû ni’metallâhi aleykum: Allah’ın üzerinizdeki ni’metini zikredin ki (hatırlayın ki).
iz kuntum a’dâen: Siz düşmanlardınız.  
fe ellefe beyne kulûbikum: Ve O (o zaman) kalplerinizi birleştirdi.
fe asbahtum bi ni’metihî ihvânâ(ihvânen): Ve O’nun ni’meti ile (Allah'ın ni’meti ile) kardeşler oldunuz. “İhvan oldunuz.” diyor Allahû Tealâ. (ahi: kardeş, ihvan: kardeşler)
ve kuntum alâ şefâ hufretin minen nâri: Ve siz, bir ateş çukurunun kenarındaydınız.
fe enkazekum minhâ: O zaman sizi oradan kurtardı.
kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn(tehtedûne):  Size işte böylece Allah âyetlerini beyan ediyor ki; hidayete eresiniz.

Hidayette olmak, hidayete ermenin başlangıç noktası. Sıratı Mustakîm’in üzerinde olduğunuz anda dalâlette değil, hidayettesiniz. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse dilediği an, 1. Sıratı Mustakîm’in üzerindedir. Mürşidine ulaştı, 2. Sıratı Mustakîm tâbiiyet ile birlikte. Tabiî 12 tane ihsan alarak tâbiiyet söz konusu ise yani gerçekten kişi Allah'a ulaşmayı dilediyse 21. basamakta ruhun Allah'a ulaşması. İşte burası hidayete ermektir.

Ruhun Allah'a ulaşması kişinin hidayete erdiğini gösterir. Kimin ruhu Allah'a ulaşmışsa o kişi hidayete ermiştir. Bu ilk hidayettir, ruhun hidayetidir. 25. basamakta fizik vücut Allah'a teslim olur, Allah'ın bütün emirlerini yerine getirerek; 2. hidayet.

27. basamakta nefs Allah'a teslim olur; 3. hidayet (3. teslim). Sonra irşada ulaşırsınız ve nihayet iradenizi de Allah'a teslim edersiniz, 4. teslim ve iradenin teslimiyle tamamlanan bir hidayet. 7 safha ve 4 teslim tamam olmuştur.

Öyleyse hidayete ermek, Allah'ın ulaşılır bir hüviyetiyle geçerlidir. İnsan ruhu Allah'tan gelmiştir ve mutlaka Allah'a dönecektir. Ölmeden evvel Allah'a ruhumuzu ulaştırmamız, bu işi kesinleştirmemiz anlamına geliyor, hidayete ermek.

Şimdi En’âm-153’e bakıyoruz: “Ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen.” En’âm-152 ile başlasak daha iyi olur. En’âm-152’nin sonunda Allahû Tealâ diyor ki:

6/EN'ÂM-152: Ve lâ takrabû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddehu, ve evfûl keyle vel mîzâne bil kıst(kıstı), lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve izâ kultum fa’dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).
Yetimin malına, o en kuvvetli çağına gelinceye kadar, en güzel şekliyle olmadıkça yaklaşmayın. Ölçü ve tartıyı adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dışında (bir şey ile) sorumlu tutmayız. Söylediğiniz zaman, yakınınız olsa bile, artık adaletle söyleyin. Allah’ın ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) işte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti.


“ve bi ahdillâhi evfû: Ve Allah’ın ahdini ifa edin, yerine getirin.”

Yani ruhunuzu da vechinizi de nefsinizi de iradenizi de Allah'a teslim edin.” diyor Allahû Tealâ. 4 teslim. Allah'ın ahdi 4’ünü de ihtiva ediyor. Ondan sonra En’âm-153 geliyor:
 
6/EN'ÂM-153: Ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen fettebiûhu, ve lâ tettebiûs subule fe teferraka bikum an sebîlihi, zâlikum vassâkum bihî leallekum tettekûn(tettekûne).
Ve muhakkak ki; bu, Benim mustakîm olan yolumdur. Öyleyse ona tâbî olun. Ve (başka) yollara tâbî olmayın ki; o taktirde sizi, onun yolundan ayırır. İşte böyle size onunla vasiyet etti(emretti). Umulur ki böylece siz takva sahibi olursunuz.


“ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen fettebiûh(fettebiûhu): İşte bu, Sıratı Mustakîm’dir.
 
"ve enne hâzâ sırâtî mustekîmen."
 
fettebiûh(fettebiûhu): O’na tâbî olun.
ve lâ tettebiûs subule: Sebîllere, diğer sebîllere tâbî olmayın.
fe teferreka bikum an sebîlih(sebîlihi): Eğer onlara tâbî olursanız onlar o zaman sizi, Allah'ın yolundan fırkalara ayırırlar. Allah'ın yegâne yolundan fırkalara ayırırlar.
zâlikum vassâkum bihî leallekum tettekûn(tettekûne): İşte bu O’nun vasiyetidir. İşte böylece Allah sizi onunla vasiyet etti.
leallekum tettekûn(tettekûne): Umulur ki böylece takva sahibi olursunuz.”

Yani fırkalara ayrılırsanız takva sahibi olamazsınız, Sıratı Mustakîm’den sapmış olursunuz.

Allahû Tealâ’nın ipine sımsıkı sarılanlar fırkalara ayrılmayanlar olduğuna göre Âli İmrân-103’te, En’âm-153’te de Sıratı Mustakîm’in üzerinde olmayanlar fırkalara ayrıldığına göre Sıratı Mustakîm Allah'ın ipidir. Ve Şûrâ-13’e geliyoruz:

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


şerea lekum mined dîni: Sizin için şeriat kıldığı dînde.
mâ vassâ bihî nûhan: Onunla Nuh’a vasiyet ettiği şeyi (o vasiyeti);
vellezî evhaynâ ileyke: Ve sana da vahyetmek suretiyle vasiyet etti.
ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme: Ve İbrâhîm’e vasiyet ettiği şeyi.
ve mûsâ: Ve Musa’ya
ve îsâ: Ve İsa’ya vasiyet ettiği şeyi sizin için de dînde şeriat kıldı.” diyor.
en ekîmûd dîne: Dîni ikame edin (ayakta tutun, ihya edin).
ve lâ teteferrekû fîh(fîhi): Ve dînde fırkalara ayrılmayın diye.

Bakınız gene bu âyette de aynı şey var. Dînde fırkalara ayrılmamak.    

kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi): Ve müşriklere o davet ettiğin şey; ‘Allah'a ulaşmayı dileyin, takva sahibi olun, fırkalara ayrılmayın.’ sözü ağır geldi (büyük geldi).
allâhu yectebî ileyhi men yeşâu: Allah, dilediğini Kendisine seçer.
ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu): Ve Allah'a ulaşmayı dileyeni Allah Kendisine ulaştırır.”

Âyetler bunlar. Şûrâ-13’te de fırkalara ayrılmamak, Şûrâ-13’te de Allah'a ulaşmak geçiyor. Fırkalara ayrılmayanın Allah'a ulaşacağı, Allah’a ulaşmayı dileyenin asıl ifadesiyle Allah'a ulaşacağı Şûrâ-13’te de kesinleşiyor. Öyleyse kardeşimiz soruyor:

“Dîni ikame ederek fırkalara ayrılmamanın olmazsa olmaz şartı Allah'a ulaşmayı dileyerek Sıratı Mustakîm üzerinde bulunmaktır, diyebilir miyiz?”

Biliyorsunuz ki sadece Sıratı Mustakîm üzerinde Allah'a ulaşmayı dileyenler bulunur. Allah'a ulaşmayı dileyen herkes 1. Sıratı Mustakîm’e ulaşmıştır. Ve 7 tane Sıratı Mustakîm üzerinde hedeflere ulaşacaklardır.

2. Sıratı Mustakîm, mürşide tâbiiyetle başlar.
3. Sıratı Mustakîm, ruhun Allah'a ulaşmasından sonra başlar.
4. Sıratı Mustakîm, fizik vücudumuzun Allah'a tesliminden sonra başlar.
5. Sıratı Mustakîm, nefsimizi Allah'a teslim ettikten sonra başlar.
Böylece irşada ulaşmak ve iradenin teslimiyle 7 tane Sıratı Mustakîm üzerinde oluruz.
7. Sıratı Mustakîm, hayatımız boyunca bize üzerinde tuttuğu son Sıratı Mustakîm’dir. İrademizi de Allah'a teslim etmiş, hidayetin bütününe sahip olmuş bir insan oluruz.

Hangi neticeye ulaşıyoruz? Allah'a ulaşmayı dileyerek Sıratı Mustakîm üzerinde bulunmak, fırkalara ayrılmamanın olmazsa olmaz şartıdır. Takva sahibi olmak açısından da durum aynıdır. Rûm-31 ve 32’de Allahû Tealâ:

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.


"munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn (muşrikîne)." diyor. “Allah'a ulaşmayı dile ve takva sahibi ol. Ve müşriklerden olma. Namaz kıl ve müşriklerden olma." diyor Allahû Tealâ.

Rûm-32’de de müşrikleri anlatıyor:

30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyean, kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.


“O müşriklerden olma ki onlar fırkalara ayrılmışlardır. Herbiri kendi elindekiyle ferahlanırlar.”

Fırkalara ayrılanlar var, bir de tek bir fırkanın üzerinde olanlar var. Tek fırkanın üzerinde olanlar takva sahipleri yani Allah'a ulaşmayı dileyenler.

Benzer konular