Fâtiha ile Nisâ-69 arasındaki ilişkiyi izah eder misiniz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Fâtiha ile Nisâ-69 arasındaki ilişkiyi izah eder misiniz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Fâtiha ile Nisâ-69 arasındaki ilişkiyi izah eder misiniz?

Fâtiha-1:

1/FÂTİHA-1: Bismillâhir rahmânir rahîm.
Rahmân ve rahîm olan Allah'ın ismi ile.


“Bismillâhir rahmânir rahîm: Bismillâhir rahmânir rahîm.”

1/FÂTİHA-2: El hamdu lillâhi rabbil âlemîn (âlemîne).
Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’adır.


Fâtiha-2:

“el hamdu lillâhi rabbil âlemîn(âlemîne): Allah'ın ismiyle, Rahîm ve Rahmân olan Allah'ın ismiyle. Hamd; âlemlerin Rabbi olan Allah’adır.”

Fâtiha-3:

1/FÂTİHA-3: Er rahmânir rahîm(rahîmi).
Rahmân’dır, Rahîm’dir.


er rahmânir rahîm(rahîmi): Rahîm ve Rahmân esmalarının sahibi olan.”

Rahmân ismiyle herkese yardım eden, Rahîm ismiyle de Allah'a ulaşmayı dileyenleri hidayete erdiren.

1/FÂTİHA-4: Mâliki yevmid dîn(dîne).
Dîn gününün mâlikidir.


Fâtiha-4:

mâliki yevmid dîn(dîne): Dîn gününün MALİK’i olan.”

Allah'a ulaşmayı dilediğiniz gün dîn günüdür. Böyle bir muhtevada dîn gününün arkasından Allah'a kul olursunuz. Allah'a ulaşmayı dilediğiniz gün, tagutun üzerinizdeki hâkimiyeti kalkar ve Allah'ın kulu olursunuz.

“yevmid dîn (Mâliki yevmid dîn)” in arkasından “iyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu)” geliyor.

1/FÂTİHA-5: İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu).
(Allah'ım!) Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİANE (mürşidimizi) isteriz.


“iyyâke na’budu: Yalnız Sana kul oluruz. (Nasıl? Allah'a ulaşmayı dileyerek.)
ve iyyâke nestaîn(nestaînu): Yalnız Senden İSTİANE isteriz.”

Allah'a ulaşmayı dilemek yetmez. Allah'a ulaşmayı diledikten sonra yalnız Allah'tan istenen bir şeyi istemek mecburiyetindeyiz Allahû Tealâ’dan: Mürşidimizin kim olduğunu.

Burada muhtevaya daha yaklaşmak mecburiyetini duyuyorum. Allahû Tealâ diyor ki:

5/MÂİDE-35: Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah’a karşı takva sahibi olun ve O’na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.


“yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete: Ey âmenû olanlar! Takva sahibi olun. (Ey Allah’a ulaşmayı dileyenler! Takva sahibi olun.)”

Zaten Allah'a ulaşmayı dilemiş ve takva sahibi olmuş kişi. “Ama bir defa daha takva sahibi olun." diyor Allahû Tealâ. Nasıl? “Allah'a ulaşmaya vesileyi, kim Allah'a ulaşmanıza vesile olacaksa o kişiyi isteyin." diyor Allahû Tealâ.

İşte kimden isteyeceksiniz? Cevabı burada: “ iyyâke nestaîn: Yalnız Senden İSTİANE isteriz.” Allah'a ulaşmaya vesile olacak kişiyi (İSTİANE’yi) Allah'tan isteyeceğiz. Sadece Allah'tan isteyebiliriz. Nasıl isteyeceğimize gelince, o da Bakara Suresinin 45 ve 46. âyet-i kerimelerinde:

2/BAKARA-45: Vesteînû bis sabri ves salât(salâti), ve innehâ le kebîratun illâ alâl hâşiîn(hâşiîne).
(Allah’tan) sabırla ve namazla istiane (özel yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah’a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.

2/BAKARA-46: Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).
Onlar (o huşû sahipleri) ki, Rab’lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarına ve (sonunda ölümle) O’na döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar.


“Sabırla ve namazla yani hacet namazıyla isteyin." diyor Allahû Tealâ.

Hacet namazıyla istenileceğine göre zaten Allah'tan istenecek. “ve iyyâke nestaîn” ifadesi de sadece istianenin Allah'tan isteneceğini kesinleştiriyor.

Ne diyor Allahû Tealâ? “Bu zor bir iştir (büyük bir iştir).” Yani Allah'tan istianenin (mürşidinin kim olduğunun) öğrenilmesi. “Ama huşû sahipleri için zor değildir (özellik).”  

“O huşû sahipleri ki ruhlarını Allah'a ulaştıracaklarına mutlak olarak inanırlar (muhakkak surette inanırlar)." diyor. “Allah'a mülâki olacaklarına (ruhlarını ölmeden evvel Allah'a ulaştıracaklarına) muhakkak surette inanırlar." diyor. “Ve ruhlarını ölümden sonra tekrar Allah'a döndüreceklerine de (ruhlarının ölümden sonra tekrar Allah'a döneceğine de) kesin şekilde (muhakkak şekilde) inanırlar.”

Şimdi: “iyyâke na’budu: Yalnız Sana kul oluruz.” Neden? Allah'a ulaşmayı dilediğiniz anda Allah'a kul oldunuz. “ve iyyâke nestaîn: Yalnız Senden istiane isteriz.”

Allah'a kul oldunuz. Şimdi daha ötesine geçeceksiniz kulluğun. Kademelerini birer birer dolaşacaksınız. Allah'a ulaşmayı dileyen herkes 1. kulluğa ulaşmıştır. Mürşidine ulaşıp tâbiiyette 2. kulluk. Ruhun Allah'a ulaşması, fizik vücudun teslimi, nefsin teslimi, irşada ulaşmak ve iradenin tesliminde 7 tane kulluk kademesi aşılacaktır. Ve istianeyi sadece Allah'tan istiyoruz. Niçin?

1/FÂTİHA-6: İhdinâs sırâtel mustakîm(mustakîme).
(Bu istiane'n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM'e hidayet et (ulaştır).


“ihdinas sırâtel mustakîm(mustakîme): Bizi Sıratı Mustakîm’ine ulaştır.”

İstiane ile ancak ulaşabiliriz. Niçin?

1/FÂTİHA-7: Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn(dâllîne).
O yol (SIRATI MUSTAKÎM) ki; üzerlerine nimet verdiklerinin yoludur. Üzerlerine gadap duyulmuşların ve dalâlette kalmışların (Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin) yolu değil.


“sırâtallezîne en’amte aleyhim: O yol ki üzerlerine ni’met verilenlerinin yoludur.
gayril magdûbi aleyhim: Üzerlerine gadap duyulanların… (Kimlere gadap duyuyor Allahû Tealâ? Kafirlere.) Gadap duyulanların da yolu değildir.
ve lâd dâllîn(dâllîne): Ve dalâlette olanların da yolu değildir.”

Sadece dalâletten kurtulanlar… Ne zaman kurtuluyor? Allah'a ulaşmayı diledikleri anda dalâletten kurtuluyor. Dalâletten kurtuldukları an hidayet üzereler.

Şimdi Nisâ-69’a bakıyoruz. Bu açıklamayı yaptıktan sonra bakıyoruz:

4/NİSÂ-69: Ve men yutiıllâhe ver resûle fe ulâike meallezîne en’amellâhu aleyhim minen nebiyyîne ves sıddîkîne veş şuhedâi ves sâlihîn(sâlihîne), ve hasune ulâike rafîkâ(rafîkan).
Ve kim, Allah'a ve Resûl'e itaat ederse, o taktirde işte onlar, Allah'ın kendilerine ni'met verdiği nebîlerle (peygamberlerle) ve sıddîklerle ve şehitlerle ve salihlerle beraberdirler. Ve işte onlar ne güzel arkadaştır.


“ve men yutiıllâhe ver resûle: Kim, Allah’a ve resûlüne itaat ederse.
fe ulâike meallezîne en’amellâhu aleyhim minen nebiyyîne ves sıddîkîne veş şuhedâi ves sâlihîn(sâlihîne), ve hasune ulâike refîkâ(refîkan): Kim Allah'a ve resûlüne itaat ederse onlar Allah’ın kendilerine ni’metlendirdikleri nebîlerle ve sıddîklerle ve şehitlerle ve salihlerle beraberdirler ve Allah'ın has kullarıyla beraberdirler. Onlar ne güzel arkadaştırlar." diyor Allahû Tealâ.

Allah'a ve resûle itaat etmek. Allah'a itaat etmek; Allah'a ulaşmayı dilemekle başlayan, iradenin teslimine kadar giden 7 safhalık bir vetireyi ifade eder.

Sadece Allah'a itaat edenler. Başlangıç noktası Allah'a ulaşmayı dilemek olan bir itaat dizaynı. Sadece onlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler Allah'a itaat edenlerdir. Geri kalanı namaz kılıyor, oruç tutuyorlar, zekât veriyorlar, hacca gidiyorlar, kelime-i şahadet getiriyorlar. Allahû Tealâ onları Kendisine itaat etmiş saymıyor.

80 yıl yaşasalar, 15 yaşından 80 yaşına kadar 65 yıl bütün ibadetlerini yerine getirseler, bu İslâm’ın bu 5 şartını, hiçbirisinin cehennemden kurtulması mümkün değildir.

Neden bu kadar kesin konuşuyoruz? Çünkü Allahû Tealâ kanunlarını koymuş. “Bana ulaşmayı dilemeyen kişinin gideceği yer cehennemdir." diyor. Kaç defa yazmış Kur'ân-ı Kerim’ine bunu.

Öyleyse ne olur yani sevgili kardeşlerim, insanlar birazcık akıllarını başlarına toplasalar. “Yahu biz Allah'a ulaşmayı dilemiyoruz. Allahû Tealâ da diyor ki: ‘Eğer Allah'a ulaşmayı dilemezseniz gideceğiniz yer cehennemdir. Ne yapsanız kendinizi kurtaramazsınız. Başka bir yolu yok.” diyorsa ne olur yani biz de Allah'a ulaşmayı dilesek.”

Hayır, sevgili kardeşlerim. Dilemiyor adamlar. Ve Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişinin ise kurtuluşu yok. Hem de bütün negatif faktörler onların üzerinde:

* Onlar dalâlette.
* Onlar kâfir.
* Onlar tagutun dostu, Allah'ın dostu değil.
* Onlar Allah'ın kulu değil, tagutun kulu.
* Onlar Allah'ın âyetlerinden gâfil olanlar.
* Onların gidecekleri yer cehennem.

Sevgili kardeşlerim! Daha ne olsun! Allah'ın bütün cezalarına muhatap insanlar. Bir tek dilek; Allah'a ulaşmayı dilemek. Mutlaka kurtulacaklar cehennemden. Ama dilemiyorlar insanlar. Şeytan nasıl bir tesir altına alıyorsa alıyor insanları.

Şimdi Nisâ-69’da Allah'a ve resûlüne itaat edenlerden bahsediyor. Resûle itaat edenler; Allah'a ulaşmayı dileyip resûle tâbî olanlardır. Tâbiiyet; hangi mürşid olursa olsun, resûle tâbiiyet sayılır. Çünkü kişinin başının üzerine gelecek olan ruh, daima devrin imamının ruhudur.

Hangi mürşide kişi tabiî olursa olsun, o mürşid irşad vasfına haiz ise ister velî mürşid olsun ister vekil mürşid olsun ister sadece ona tövbe etme yetkisi verilmiş olsun kendi mürşidi tarafından, netice değişmez. O kişide cereyan varsa Allahû Tealâ’nın cereyanı o kişiye geçtiği anda başının üzerine devrin imamının ruhu gelir. Ve Allah'a itaat. Resûle itaat Allah'a itaattir. Bu ise tâbiiyet demektir ve 12 tane ihsan ile tâbiiyet söz konusu.

Ve bu tâbiiyetten sonra kişinin başının üzerine bir ni’met geleceği kesinlik kazanıyor. Ve böylece insanlar kurtuluşa ulaşıyorlar. Allah'a ve resûlüne itaat edenler, Allah'a ulaşmayı dileyenlerdir. Diledikleri anda da zaten cehennemden kurtulmuşlardır. Mutlaka olaylar cereyan edecek. Mürşidlerine ulaşacaklar, tâbiiyetlerini mutlaka gerçekleştireceklerdir ve Nisâ-69’un standartlarına geleceklerdir.

Benzer konular