İbrâhîm 12 ile Mâide 16'da geçen hidayet yolları arasında bir illiyet rabıtası var mı?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » İbrâhîm 12 ile Mâide 16'da geçen hidayet yolları arasında bir illiyet rabıtası var mı?
share on facebook  tweet  share on google  print  

İbrâhîm 12 ile Mâide 16'da geçen hidayet yolları arasında bir illiyet rabıtası var mı?

İbrâhîm Suresinin 12. âyet-i kerimesi:

14/İBRÂHÎM-12: Ve mâ lenâ ellâ netevekkele alâllâhi ve kad hedânâ subulenâ, ve le nasbirenne alâ mâ âzeytumûnâ, ve alâllâhi felyetevekkelil mutevekkilûn (mutevekkilûne).
“Ve biz niçin Allah’a tevekkül etmeyelim? Bizi, yollarımıza hidayet etmiştir (ulaştırmıştır). Sizin bize yaptığınız eziyetlere elbette sabredeceğiz. Artık tevekkül edenler, Allah’a tevekkül etsinler.”


“Ve biz niçin Allah'a tevekkül etmeyelim (Allah'ı vekil kılmayalım)? Bizi, yollarımıza hidayet etmiştir (ulaştırmıştır). Sizin bize yaptığınız eziyetlere elbette sabredeceğiz. Artık tevekkül edenler, Allah'a tevekkül etsinler.”

Burada: “Biz niçin Allah'a tevekkül etmeyelim ki, bizi yollarımıza ulaştırmıştır.” ifadesi geçiyor. Allah'ın yollara ulaştırması söz konusu.

Mâide Suresinin 16. âyet-i kerimesi:

5/MÂİDE-16: Yehdî bihillâhu menittebea rıdvânehu subules selâmi ve yuhricuhum minez zulumâti ilân nûri bi iznihî ve yehdîhim ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Allah (c.c.), rızasına tâbî olan kişiyi onunla (Resûlü ile) teslim yollarına hidayet eder. Kendi izniyle onları karanlıktan aydınlığa (zulmetten nura) çıkarıp Sırât-ı Mustakîm’e hidayet eder (ulaştırır).


yehdî bihillâhu menittebea rıdvânehu subules selâmi: Allah, bununla (rızasıyla) tâbî olan kişiyi teslim yollarına ulaştırır. (Rızasına tâbî olan kişiyi Allahû Tealâ, teslim yollarına hidayet eder, ulaştırır.)

Her iki âyette de ‘teslim yollarına’ veya ‘yollarımıza’ ifadesi geçiyor. Her iki âyette de yollara ulaştırmak söz konusu. Ve devam ediyor âyet-i kerime:

ve yuhricuhum minez zulumâti ilen nûri bi iznihî: İzniyle (Kendi izniyle) onları zulmetten nura çıkarır.
ve yehdîhim ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin): Ve Onları Sırât-ı Mustakîm'e hidâyet eder (ulaştırır).

Her ikisinde de tevekkül etme müessesesi geçmiyor. Ama her ikisinde de Allah'ın onları yollara ulaştırdığı kesinleşiyor. Allahû Tealâ’nın yollara ulaştırması ve kişinin Allah'a tevekkülü.  

Başlangıçta tevekkülü Allah oluşturuyor, sonrakinde kişi tevekkül ediyor. Ruhun Allah'a ulaşmasına kadar geçen süreç içerisinde tevekkül, Allahû Tealâ tarafından oluşturulur. Kişi sadece Allah’a ulaşmayı diler ama Allahû Tealâ onu tevekkül sahibi yapar. Otomatik olarak o kişi (Allah’a ulaşmayı dileyen kişi) şeytanın hegemonyasından kurtulur.

Ve neticede ruhunu Allah'a ulaştırdıktan sonra kişinin fizik vücudunu da Allah’a ulaştırmak konusunda Allah'ı vekil etmesi, Allah'a tevekkül etmesi söz konusu olmalıdır. Her iki âyet de onu söylüyor. Allah’a ulaşmayı dileyenler, Allah'a ulaşıyorlar her iki âyet-i kerimede de. Nefslerinin kalbi zulmetten nura ulaşıyor, ruhları da Allah'a ulaşıyor. Yarıdan fazla nurlanıyor kalpleri. Ondan sonra yeni bir Sıratı Mustakîm’in üzerinde seyredecekler, kemal derecelerinde olgunlaşacaklar. Bu, fizik vücudun Sıratı Mustakîm'idir.

“İbrâhîm Suresinin 12. âyet-i kerimesi ile Mâide Suresinin 16. âyet-i kerimesinde geçen ‘hidayet yolları’ arasında bir illiyet rabıtası var mı?”

Hidayet yolları arasında bir illiyet rabıtası var.

Benzer konular