Nebî ile resûl arasındaki farkı açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Resûl ve Nebî » Nebî ile resûl arasındaki farkı açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Nebî ile resûl arasındaki farkı açıklar mısınız?

Sevgili kardeşlerimiz! Nebî, peygamber demek. Peygamber, risaletin ötesidir. İnsanlar Allah'a ulaşmayı diler, 1. kademededir. Ruhunu Allah'a teslim eder. Fizik bedenini Allah'a teslim eder. Nefsini Allah’a teslim eder. Muhlis olur ve iradesini Allah'a teslim eder. 7 tane safhayı aşar. Bu 7 safhanın her birisi onun öldüğü noktada, hangi noktadayken ölürse o 7 safhanın hangisinde ölürse o kişi, o cennete girer.

İşte zavallı, dînlerini bilmeyen insanların, insanlara ulaştırdığı dîn tatbikatında bir korkunç olay görüyoruz! İslâm’ın şartının 5 olduğu söyleniyor: Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek. Sevgili kardeşlerim! Bu nasıl dîn anlayışıdır ki; biz onlara soruyoruz: “Senin dîninin adı ne?” İslâm dîni. “Güzel! Ne demek İslâm dîni? İslâm ne demek?” Teslim olan demek. Güzel. Peki, sen şimdi bana diyorsun ki; İslâm’ın şartı 5’tir: Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek. Sen de bunları yapıyorsun. Namaz kılıyorsun, oruç tutuyorsun, zekât veriyorsun, hacca gidiyorsun, kelime-i şahadet getiriyorsun. Şimdi ben sana soruyorum: “Neyini Allah'a teslim ettin?”

Bu 5 tane şartı yerine getiren insanlardan hangisi neyini Allah'a teslim edebilir ki? Dînlerinden haberdar olmayan insanlar, insanlara dîn öğretiyorlar.

Sevgili kardeşlerim! Bu bir faciadır! Ve o insanların hedefe ulaşmasına da böylece engel oluyorlar. “Biz” diyorlar “Biliriz dînimizi. Namaz kılacaksın, oruç tutacaksın, zekât vereceksin, hacca gideceksin, kelime-i şahadet getireceksin.” O zaman onlara soruyoruz: “Senin dîninin adı ne?” İslâm dîni. “İslâm ne demek?” Orada kem küm etmeye başlıyorlar. Ama biz söylüyoruz: “İslâm, teslim olan demek.” Sen şimdi bu söylediğin standartlarda, sana soruyorum: “Neyini Allah'a teslim ettin? Ruhunu mu, fizik bedenini mi, nefsini mi, iradeni mi? Neyini teslim ettin? Sen İslâm dîninin bir müntesibi isen, İslâm’a intisap etmişsen, İslâm’ı seçmişsen dîn olarak kendine, sen Allah’a neyini teslim ettin?”

Mürşidine tâbî olmaksızın hiç kimse ruhunu Allah'a teslim edemez ki ruhun teslimi 1. teslimdir. O teslimden sonra ancak fizik bedenin teslimi gelir, nefsin teslimi gelir, muhlis olmak gelir, iradeyi Allah'a teslim etmek gelir.

Sevgili kardeşlerim! Öyle korkunç bir tuzak içindeyiz ki; bu tuzağı mutlaka yok etmek mecburiyetindeyiz. Her konuşmamızda sizlere anlatıyoruz sevgili kardeşlerim! Dîninizi Allah'ın dîni olarak düşüneceksiniz. Ve asla “İslâm’ın şartı 5’tir.” ifadesini kullanana “Evet.” demeyeceksiniz. “Hayır.” diyeceksiniz, “İslâm’ın şartı 5 değildir.”

Gerçekten namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek, hepsi de farzdır. Bunlar İslâm’ın şartlarından 5 tanesidir. İslâm’ın şartı 5 değildir, 7’dir. Allah'a ulaşmayı dilemek; 6. şart. Asıl önemli olan da, o hiç üzerinde durulmayan 7.’sidir. Çünkü bu 7.’si teslim olmaktır. Neden en önemlisi budur? Çünkü dînimizin adı zaten İslâm dînidir. Yani Allah'a teslim dîni…

Sevgili kardeşlerim! Bu sevgili hocalarımız, nasıl böyle bir dizaynı sanki doğruymuş gibi insanlara söylüyorlar? Ve itiraz da ediyorlar söylediklerimize. İspat ettiğimiz zaman da susup kalıyorlar. Dînlerini öğreniyorlar ama ondan sonra da söylemeye utanıyorlar. “Niye sen şimdiye kadar yanlış şeyler öğrettin bize de şimdi doğrusunu öğretiyorsun?” diyecekler diye.

Sevgili kardeşlerim! İşte buraya dikkat edin! Biz dînimizi insanlardan, hocamızdan öğrenmedik. Biz, dînimizi Allah'tan öğrendik! Öyleyse bütün insanlara alnımız açık, yüzümüz pak, şerefle “Biz, Allah'tan dînimizi öğrendik ve bu dîn İslâm’ın 5 şartı değildir. İslâm’ın şartı 7’dir. Allah'a ulaşmayı dilemek, 6. şart. Ruhu, fizik bedeni, nefsi, iradeyi Allah'a teslim etmek yani teslim, 7. şart. Teslimsiz bir İslâm olmaz. Çünkü İslâm, teslim olan demek.

Şimdi biz bu teslimlerden haberdar olmayan zavallı insanlara bunları anlattığımız zaman onlar susup kalıyorlar. Sevgili kardeşlerim! En hazini, bizi en çok hüzne sokan, üzen olay; dîn adamlarımızın hâlâ bunu devam ettirmeleri. Ne korkunç bir şey, biliyor musunuz sevgili kardeşlerim? Dîn adamlarımız insanlara İslâm’ın 5 şartını anlatıyorlar. Kur’ân-ı Kerim, İslâm’ın şartının 7 olduğunu söylüyor. Ama onlar İslâm’ın şartının 5 olduğunu söylüyorlar.
Ne korkunç bir durum sevgili kardeşlerim! Ve insanları neye mahkûm etmiş oluyorlar? Cehenneme.

Öğretimlerinde Allah'a ulaşmayı dilemek yok. İslâm’ın 5 şartı nedir? Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek.

1. kat cennet, Allah'a ulaşmayı dilemek.
2. kat cennet, mürşide tâbiiyet.
3. kat cennet, ruhun Allah'a ulaşması, teslimi.
4. kat cennet, fizik bedenin teslimi.
5. kat cennet, nefsin teslimi.
6. kat cennet, muhlis olmak.
7. kat cennet, iradeyi Allah'a teslim etmek.

Sevgili kardeşlerim! Dîn adamlarımızın bunlardan haberi yok. Bu korkunç bir olay! Bizi her zaman ağlatır. Sevgili kardeşlerim! Dîn adamlarımızın bu kadar Allah'ın hakikatlerinden habersiz oluşları, bizi gerçekten çok hüzne sokuyor, hüzünleniyoruz, üzülüyoruz. Çünkü insanlar dînlerini onlardan öğreniyorlar.

Bütün dîn adamları bu konuda sorumludur! Allahû Tealâ, onlardan soracaktır: “Sen neden Kur’ân’ın bütününe değil de sadece o 5 şarta mahkûm oldun? Başka insanları da, yüzlerce insanı buna ittin de onların hiçbirinin Allah'a teslim olmasına imkân vermedin.” Namaz kılmak da farz, evet, oruç tutmak da zekât vermek de hacca gitmek de kelime-i şahadet getirmek de hepsi farz. Ama bunların arasında hiçbir şey insanı İslâm yapamaz. Namaz kılmak, insanı İslâm yapamaz. Oruç tutmak yapamaz. Zekât vermek yapamaz. Hacca gitmek yapamaz. Bir insanın hedefe ulaşabilmesi, İslâm olabilmesi, Allah'a teslim olması demektir. İslâm, teslim olan demek. İşte orada kademeler başlıyor.

1- Neyini teslim edecek insan? Ruhunu.
2- Neyini teslim edecek? Fizik bedenini.
3- Neyini teslim edecek? Nefsini.
4- Neyini? İradesini.

Ruhu, vechi, nefsi ve iradesini Allah'a teslim etmesi birer birer herkesin gerekir. Ama bu teslimler gerçekleşmemişse o insan cennete giremez mi? Daha Allah'a ulaşmayı dilediği an, o kişi 1. kat cennetin sahibidir. Ve yapması lâzımgelen şey; Allah'a ulaşmayı dileyen bu kişinin, hacet namazını kılıp Allah’tan mürşidini sormasıdır. Mürşidi Allahû Tealâ 1.’de göstermese bile, hacet namazının 2.’sinde, en geç 3.’sünde mutlaka gösterir Allahû Tealâ. Kişinin ya o mürşide ya da o mürşidin kendi bulunduğu yerde bulunan bir vekiline tâbî olması, Allah'ın temel emridir.

İslâm tâbiiyetsiz gerçekleşmez. Hiç kimse kendi kendine İslâm olamaz. İslâm olabilmesi yani teslim olabilmesi ancak o kişinin Allah'tan mürşidini sormasıyla ve Allah'ın gösterdiği mürşide ulaşmasıyla mümkündür. O mürşidin kendi bulunduğu noktada veya kendisine yakın bir yerde, o mürşidin bir müridi varsa -tövbe verebilecek olan bir müridi- ona tâbiiyeti de aynı sonuca onu ulaştırır.

Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ istiyor ki; herkes hedefine ulaşsın. Allahû Tealâ istiyor ki; insanlar İslâm olsunlar. İslâm olmak; İslâm’ın 5 şartını yaşamak demek değildir. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek; hepsi farzdır. Ama yeterli değildir. Eğer biz namaz kılarsak, oruç tutarsak, zekât verirsek, hacca gidersek, kelime-i şahadet de getirirsek İslâm olabilir miyiz? Hayır, olamayız. Bir insan Allah'a ulaşmayı dilemedikten sonra İslâm olamaz. Allah'a ulaşmayı dileyecek, ondan sonra da hacet namazını kılıp Allah'tan mürşidini soracak ve Allah'ın hacet namazıyla kendisine gösterdiği mürşide veya onun bulunduğu yere yakın bir yerdeki vazifeli bir müridine, tövbe vermekle vazifeli bir müridine ulaşıp da tâbî olmadıkça o kişinin ruhu vücudundan ayrılarak Allah'a doğru yola çıkamaz. Çıkamazsa o kişi hiçbir zaman ermiş evliya olamaz. Hiç kimse için palavradan evliya olmak mümkün değildir.

Çok ciddî bir olayla karşı karşıyayız sevgili kardeşlerim! Dîn adamlarımızın çoğu ne yazık ki; bir kâmil mürşide varmadan görevlerini yapıyorlar. Gerçekten çok huzursuzluk verici -daha ötede bir şey kullanalım- hüzün verici, bizi hüzne sokucu bir nokta sevgili kardeşlerim!

Kimse Allah'ın hakikatlerini bilmek istemiyor. “Tamam.” diyorlar. “İslâm’ın şartı 5’tir. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek. Biz de bunların hepsini yapıyoruz.” Hayır, İslâm’ın şartı 5 değildir, 7’dir. Allah'a ulaşmayı dilemek ve Allah'a teslim olmak. Hem ruhunuzu teslim edeceksiniz, hem fizik vücudunuzu hem nefsinizi hem de iradenizi Allah'a teslim etmekle vazifelisiniz. Ha! “Bunların hepsini yapmak mecburiyetinde miyiz?” Evet, mecburiyetindesiniz. Ama yapmıyoruz. Tamam. Yapmadan da cennete girebilir misiniz? Evet, girebilirsiniz ama nasıl? Cennetler sıralanmış:

Eğer bir insan Allah'a ulaşmayı dileyip de ölmüşse 1. kat cennete girer. Bu kişi Allah'a ulaşmayı dilemişse hacet namazını kılıp, Allah'tan mürşidini sormadan evvel, Allah'a ulaşmayı dilemişse, Allah onun kalbindekini en iyi bilendir. O kişi mutlaka 1. kat cennetin sahibidir. Peki, bu kişi hacet namazını kılmışsa, Allah'tan mürşidini sormuşsa, mürşidine ulaşıp tâbî olmuşsa 2. kat cennete girer ve tâbî olan bir kişinin ruhu mutlaka vücudunu terk edip Allah'a doğru yola çıkar. Bu ruh 7 tane gök katını aşacaktır. 7. katta 7 tane âlemden geçecektir. Ve oradan dikey bir yolculukla yükselip Sidretül Münteha’ya ulaşacaktır. Oradan da Allah'ın Zat’ına ulaşacaktır. Kişinin ruhu Allah'a erecektir. Bu kişi ermiş evliya olacaktır.

Allah'a ulaşmayı dileyen bir kişi, sonra mürşidine tâbî olan ve ruhu vücudundan ayrılan bir kişi, sonra vücudundan ayrılan ruhun Allah'a ulaşması. İşte ruhun Allah'a ulaşmasıyla o kişi ermiş evliya olmak vasfına sahiptir. Sonra fizik vücudunu teslim edecektir, 4. kat cennete girer kişi. Sonra nefsini teslim edecektir ki; daimî zikre ulaşması lâzım bunun için, 5. kat cennete girecektir. Muhlis olmak, 6. kat cenneti temin eder. İradeyi Allah'a teslim etmekse 7. kat cenneti ifade eder.

İşte (5 burada, 2 de burada) 7 tane muhteva sevgili kardeşlerim! Allah ile olan ilişkilerimizde bizi Allah'a en yakın kılan 7 tane safha. Öyleyse “Ama ben İslâm’ın 5 şartını yerine getiriyorum. Namaz kılıyorum, oruç tutuyorum, zekât veriyorum, hacca gidiyorum, kelime-i şahadet getiriyorum. Bunlar İslâm’ın 5 şartı.” Hayır evlâdım! İslâm’ın şartı 5 değildir, İslâm’ın şartı 7’dir. Bu namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek, evet hepsi farzdır. Ama Allah'a ulaşmayı dilemek, 6. farz. Allah'a teslim olmak, 7. farz. İşte bunların en sonuncusu var ya, Allah'a teslim olmak; işte o İslâm olmanın temelini teşkil eder. İslâm, teslim olan demektir. Hiç kimse mürşidine tâbî olmadan Allah'a teslim olamaz. Böyle bir şey hiç kimse için mümkün değildir. Bugün dünya üzerinde yaşayan bütün insanlar arasında hiç kimse için mümkün değildir.

Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ istiyor ki; herkes hedefine ulaşsın. Allahû Tealâ istiyor ki; bütün insanlar ruhlarını, fizik bedenlerini, nefslerini ve iradelerini Allah'a teslim etsinler de Adn cennetlerinin sahibi olsunlar. 7 tane safhanın hepsini gerçekleştirsinler de Adn cennetlerinin sahibi olsunlar. Ama cehenneme gitmekle cennete girmenin arasındaki standarda baktığımız zaman bir insan namaz kılar, oruç tutar, zekât verir, hacca gider, kelime-i şahadet getirir ama bunların hiçbirisi onun 1. kat cennete girmesine sebep olmaz. Allah'a ulaşmayı dilemedikçe hiç kimse 1. kat cennetin sahibi olamaz.

Sevgili kardeşlerim! İslâm’ın 5 şartına dikkat edin. Tekrar ediyorum; namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek. Bu, İslâm’ın 5 şartı. Hiç kimse Allah'a ulaşmayı dilemeden 1. kat cennete giremez. Bunların arasında var mı? Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek. 1. kat cennet yok. Allah'a ulaşmayı dilemedikçe hiç kimse 1. kat cennetin sahibi olamıyor. Mürşidine tâbî olmadıkça 2. kat cennetin sahibi olamıyor. Ama bu kişi namaz kılıyormuş, oruç tutuyormuş, zekât veriyormuş, hacca gidiyormuş, kelime-i şahadet getiriyormuş evet ama cennetlerin standardı bunların dışında. Kişi mürşidine tâbî olmadıkça ruhu vücudundan ayrılıp Allah'a doğru yola çıkamaz. Bunu yaparsa 2. kat cennetin sahibidir. Vücuttan ayrılan ruh, Allah'a ulaşacaktır. Ulaştığı zaman kişi ermiş evliya olur; 3. kat cennetin sahibidir. Fizik bedenini teslim eder; 4. Nefsini teslim eder; 5. Muhlis olur; 6. İradesini Allah'a teslim eder; 7. 7. kat cennetin de sahibi olur.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allahû Tealâ’nın istediği şey, insanların hedeflerine ulaşmasıdır. Allahû Tealâ istiyor ki; herkes Allah'a teslim olsun. Ve bunu o kadar kolay bir hale getirmiş ki. Ne diyor? “Kim Bana ulaşmayı dilerse, Ben onu Kendime ulaştırırım.” diyor Allahû Tealâ. Sadece kalpten bir dileğin olmasını istiyor. Kalpten bir dilek söz konusuysa Allahû Tealâ onu Kendisine ulaştırır. Sevgili kardeşlerim! Bu ise o kişinin 3. kat cennetin sahibi olmasıdır. Sonra fizik vücudun teslimi 4, nefsin teslimi 5, muhlis olmak 6, iradeyi Allah'a teslim etmek 7; 7. kat cenneti ifade eder. Demek ki; bütün insanlar için 7 tane cennetin her birisi hazır bekliyor.

Sevgili kardeşlerim! Ne kaybederiz ki; Allah'a ulaşmayı dilesek, mürşidimize tâbî olsak, ruhumuzu Allah'a ulaştırsak, fizik bedenimizi Allah'a teslim etsek, nefsimizi Allah'a teslim etsek, irademizi Allah'a teslim etsek, her birisi Allahû Tealâ tarafından garanti ediliyor. Allahû Tealâ, “Kim Bana ulaşmayı dilerse, Ben onu Kendime ulaştırırım.” diyor.

Bütün insanlar için 3. kat cennet Allahû Tealâ tarafından garanti edilmiş. Bir dilek! “Yarabbi! Ben de ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum.”  Neticede o kişiye mürşid sevgisini Allah verir. O kişiyi mürşidine ulaştıran Allah'tır. Bu ulaştırmak, tâbiiyetle noktalanır. 2. kat cennetin sahibi olur kişi. Ruhu da Allah'a doğru yola çıkan kafileye katılır. 7-8 ay içinde o kişinin ruhu Allah'ın Zat’ına ulaşır. Ve kişi ermiş evliya olur. Buraya kadar olan kesimi Allahû Tealâ garanti ediyor: “Kim Bana ulaşmayı dilerse, Ben onu Kendime ulaştırırım.” ifadesiyle. Bundan sonraki kat cennetler, kişisel gayrete bağlı. Ama 3. kat cennete kadar olan cennet, Allahû Tealâ tarafından garanti ediliyor.

Sevgili kardeşlerim! Herşey çok mu güzel yoksa bana mı öyle geliyor? Ne diyorsunuz bu işe?

Benzer konular