Îmân ne demektir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âmenû » Îmân ne demektir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Îmân ne demektir?

Îmân kelimesi, inanç kelimesinin Arapça karşılığı. Mü'min; îmânın, inancın sahibi demek. İnanan demek. Ama “âmenû” kelimesini kullanmış Allahû Tealâ. Âmenû kelimesi de 2 ayrı anlamda da kullanılıyor. Hem inanan demek, inanmış demek hem de bir başka mânâsı da Allah'a ulaşmayı dileyen bir inanan kişi.

Ayrı ayrı âyetlerde, âmenû olan kişinin yani Allah'a inanan kişinin cennete giremeyeceğini, gideceği yerin cehennem olduğunu söylüyor Allahû Tealâ, Allah'a ulaşmayı dilemedikçe. Ama Allah'a ulaşmayı dileyene de âmenû demiş, dilemeyene de. İkisi de inanıyorlar ama cennete girebilecek olanlar, sadece Allah'a inananlardan Allah'a ulaşmayı dileyenler.

Öyleyse îmân önemli mi? Son derece önemli bir şey. Hiç inanmayan kişi, Allahû Tealâ’ya inanmıyorsa Allah'a ulaşmayı dileyebilir mi? Dileyemez. Gideceği yer de cehennemdir. Ama bu konuda çok yanlış bir ilim insanlara söylenmiş. “Kalbinde zerre kadar îmânı olan mutlaka cennete girermiş.” Sevgili kardeşlerim! Bir mevzu hadîs o. Kur'ân’a ters düşüyor.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) diyor ki hayattayken: “Benim hadîslerim gelecekte tartışılacaktır. Kur'ân’a bakın. Hiçbir hadîsim Kur'ân’a aykırı olamaz.” diyor. Ve de dîn adamlarımız, hiçbir şeylerini Kur'ân'dan öğrenmiyorlar. Öğrendikleri hep kitaplar, kitaplar, kitaplar… Hem de o kitapları yazanlara, birazcık yanlışlarını ortaya koyduğumuz zaman “Kur'ân’a uymuyor.” diye, küplere biniyorlar.

Sevgili kardeşlerim! Onun için âmenû olanlar 2 gruba ayrılıyor: Allah'a ulaşmayı dileyenler bir de dilemeyenler. İşte Enfâl Suresinin 29. âyet-i kerimesinde Allah'a ulaşmayı dilemeyen ama inanan kişiden bahsediliyor. Ama onun kurtulması mümkün değil.

8/ENFÂL-29: Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar! Allah’a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.


“Ey âmenû olanlar! Takva sahibi olun. Allah'a ulaşmayı dileyin ki takva sahibi olun. Allah da size furkanlar versin ve günahlarınızı örtsün. Sonra da sevaba çevirsin.” diyor Allahû Tealâ.

Öyleyse buradaki âmenû kelimesi inanan ama Allah'a ulaşmayı dilemeyen, takva sahibi olmayan kişi, Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişidir.

Allahû Tealâ bunu ispatlıyor Rûm-31’de.

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.


“munîbîne ileyhi vettekûhu: Allah'a yönel ve O’na karşı takva sahibi ol.”

Allah'a yönelmeden (Allah'a ulaşmayı dilemeden) hiç kimse Allah'a karşı takva sahibi olamaz. Öyleyse îmân, son derece önemli bir kavram. İnancı ifade eder ve îmândır insanı Allah'a ruhunu, vechini, nefsini ve iradesini teslim ettiren temel güç.

Benzer konular