İbrâhîm 13 ve 14'ü bizlere açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Resûl ve Nebî » İbrâhîm 13 ve 14'ü bizlere açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

İbrâhîm 13 ve 14'ü bizlere açıklar mısınız?

İbrâhîm Suresinin 13. âyet-i kerimesi:

14/İBRÂHÎM-13: Ve kâlellezîne keferû li rusulihim le nuhricennekum min ardınâ ev le teûdunne fî milletinâ, fe evhâ ileyhim rabbuhum le nuhlikennez zâlimîn(zâlimîne).
Kâfirler, resûllerine dediler ki: “Sizi mutlaka arzımızdan (ülkemizden) çıkaracağız veya mutlaka bizim dînimize döneceksiniz.” Bunun üzerine onlara Rab’leri: “Mutlaka zalimleri helâk edeceğiz.” diye vahyetti.


ve kâlellezîne keferû li rusulihim le nuhricennekum min ardınâ: Kâfirler, resûllerine dediler ki: “Sizi mutlaka aramızdan (ülkemizden) çıkaracağız.”
ev le teûdunne fî milletinâ: Veya bizim dînimize döneceksiniz.”
(le teûdunne dediklerine göre, mutlaka veya mutlaka bizim dînimize döneceksiniz.)
fe evhâ ileyhim rabbuhum: Ve onlara o zaman Rab’leri vahyetti.
le nuhlikennez zâlimîn: Mutlaka zalimleri helâk edeceğiz.

Burada İbrâhîm Suresinin 13. âyet-i kerimesinde sadece bir resûle denen bir olay değil, “rusulihim” diyor Allahû Tealâ, her bir ülke kendi resûlüne söylüyor bunu. Bütün kavimlerdeki resûllere kavmin büyük çoğunluğu mutlaka bunu söylemişlerdir: “Sen yalancısın, senin yaptığın bir sihirdir ve biz seni istemiyoruz. Sen mutlaka bizim dînimize dönmek mecburiyetindesin.”

Ve İbrâhîm Suresinin 14. âyet-i kerimesi:

14/İBRÂHÎM-14: Ve le nuskinennekumul arda min ba’dihim, zâlike li men hâfe makâmî ve hâfe vaîdi.
Sizi onlardan sonra mutlaka yeryüzünde yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan ve tehdidimden (vaadimden) korkan kimse içindir.


ve le nuskinennekumul arda min ba’dihim: Ve onlardan sonra sizi mutlaka arzda (yeryüzünde) sakin kılacağız (meskûn kılacağız, yerleştireceğiz).
(ba’dihim: Bundan sonra, onlardan sonra.)
zâlike li men hâfe makâmî ve hâfe vaîd: Bu, makamımdan ve tehdidimden (vaadimden) korkan kimse içindir.

Görüyoruz ki her şey Allah’ın yardımıyla mümkün. Allah, Allah’ın yolunda olan bir orduyu üç katı olan düşmanla savaştığında galip getirmiştir birçok savaşta. Melekleriyle yardımcı olmuştur ve her şey Allah’ın yardımıyla gerçekleşmiştir. Allahû Tealâ bunları söylediği zaman muhtevaya bakıyoruz, acaba İbrâhîm-14’ten sonra ne olmuş? 15’te diyor ki Allahû Tealâ:

14/İBRÂHÎM-15: Vesteftehû ve hâbe kullu cebbârin anîd(anîdin).
Ve (Resûller) fetih istediler ve bütün zorba inatçılar kaybettiler.


vesteftehû: (Resûller) fetih istediler.
ve hâbe kullu cebbârin anîd: Bütün zorba inatçılar heba oldular, kaybettiler.

Öyleyse sonucu veriyor Allahû Tealâ; resûllerin fetih istemeleri ve arkasından zorbaların, inatçıların kaybetmesi olayı.

İki âyet-i kerime; İbrâhîm-13 ve 14’te kuvvetliler her zaman kendilerinin galip geleceğini zannederler. Ama bilmezler ki helâke doğru ağır ağır gidiyorlar. Her devirde kuvvetin sahiplerinin önce zulmettikleri ama zaman içerisinde zulümlerinin kurbanı olduklarını görürüz. Bir devirde zâlimler, kuvvetleri sebebiyle hâkimdirler. Ama kısa bir süre sonra kuvvetleri Allahû Tealâ tarafından alınır ve zâlimler zulümleri ile kalırlar, onun cezasını çekerler. Hâkimiyetleri uzun süreli değildir.

Sevgili kardeşlerim, hangi devirde olursa olsun zulüm varsa onun arkası mutlaka gelir. Geceler ömür boyu sürmez. Geceler başlar ve biter. Dostlarını Allah olarak seçmeyenler, Allah’a karşı savaş verenler, eninde sonunda bu savaşı kaybetmek mecburiyetindedirler ve zulümleri yanlarına kâr kalır, cezalarının artmasına sebebiyet verir. Ama bir gün sahip olduklarını zannettikleri makamlar ayaklarının altından kayarak devrilir. Zulüm yaptığı işin bedeli, zulümle kendisine ödenmiş olur. Kim zâlimse o zulmün sahibidir. Mutlaka zulmü geri dönecektir. Kendilerini kuvvetli sananlar, her devirde o kuvvetlerinin ayaklarının altından çekilip gittiğini görmüşlerdir. Kimse, hiç bir grup dünya üzerinde hangi kuvvetin sahibi olurlarsa olsunlar Allah’a karşı gelemezler. Neticede galip gelecek olan mutlaka Allah’ın dostlarıdır. Türkiye de böyle bir süreçten geçmiştir ve ülkelerini soyup soğana çevirenler, her tarafta zulüm estirenler onlar iktidardan ayrılmak mecburiyetinde kalmışlardır. Elbette hepsinden bahsetmiyoruz. Bir kısmından bahsediyoruz. Halk onları zaten yakînen tanıyor. Zulmün sahipleri gizli kalamazlar. Hak mutlaka yerini bulur. Adalet mutlaka yerini bulur.

Benzer konular