Bakara Suresinin 143. âyet-i kerimesini açıklar mısınız? Âyet-i kerimedeki Resûl’e uymak ile kıbleye yönelmek arasındaki bağlantı nasıldır? Her kıbleye yönelip namaz kılanın, Resûl’e uymayıp tam tersine Resûl’ü inkâr ettiği apaçık bir gerçek olduğuna göre bu âyette Yüce Rabbimiz neyi işaret etmektedir? Bu âyet-i kerimenin Bakara Suresinin 150. âyet-i kerimesi ile bir ilişkisi var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Bakara Suresinin 143. âyet-i kerimesini açıklar mısınız? Âyet-i kerimedeki Resûl’e uymak ile kıbleye yönelmek arasındaki bağlantı nasıldır? Her kıbleye yönelip namaz kılanın, Resûl’e uymayıp tam tersine Resûl’ü inkâr ettiği apaçık bir gerçek olduğuna göre bu âyette Yüce Rabbimiz neyi işaret etmektedir? Bu âyet-i kerimenin Bakara Suresinin 150. âyet-i kerimesi ile bir ilişkisi var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bakara Suresinin 143. âyet-i kerimesini açıklar mısınız? Âyet-i kerimedeki Resûl’e uymak ile kıbleye yönelmek arasındaki bağlantı nasıldır? Her kıbleye yönelip namaz kılanın, Resûl’e uymayıp tam tersine Resûl’ü inkâr ettiği apaçık bir gerçek olduğuna göre bu âyette Yüce Rabbimiz neyi işaret etmektedir? Bu âyet-i kerimenin Bakara Suresinin 150. âyet-i kerimesi ile bir ilişkisi var mıdır?

Bakara-143:

2/BAKARA-143: Ve kezâlike cealnâkum ummeten vasatan li tekûnû şuhedâe alen nâsi ve yekûner resûlu aleykum şehîdâ(şehîden), ve mâ cealnâl kıbletelletî kunte aleyhâ illâ li na’leme men yettebiur resûle mimmen yenkalibu alâ akibeyh(akibeyhi), ve in kânet le kebîreten illâ alellezîne hedallâh(hedallâhu) ve mâ kânallâhu li yudîa îmânekum innallâhe bin nâsi le raûfun rahîm(rahîmun).
Ve işte böylece insanların üzerine (hak) şahitler olmanız için Biz, sizi vasat (ikisi arasında) (hayırlı ve faziletli) bir ümmet kıldık. Resûl de sizin üzerinize şahit olsun.Ve Biz, sadece Resûl’e uyanı, topukları üzerinde geriye dönenden ayırıp bilmemiz(belirtmemiz) için, halen o üzerine (yönelmekte) olduğunuz (Kâbe’yi) kıble yaptık. Ve bu, elbette zor bir iştir, ancak Allah’ın hidayete erdirdiği kimseler hariç (bu onlara zor gelmez). Ve Allah sizin îmânınızı zayi edecek değildir. Muhakkak ki Allah, insanlara çok şefkatlidir, merhametlidir.


ve kezâlike cealnâkum ummeten vasatan: Ve işte böylece sizleri vasat bir ümmet kıldık. (Tıpkı bunun gibi sizleri vasat bir örnek kıldık; ümmet kıldık.)
li tekûnû şuhedâe alen nâsi: İnsanların üzerine şahit olasınız diye (Hakk şahitler olmanız için.)
ve yekûner resûlu aleykum şehîdâ(şehîden): Resûl de sizin üzerinize şahit olsun.
ve yekûner resûlu: Resûl de sizin üzerinize şahit olsun.

“İnsanların üzerine şahitler olmanız için Biz sizi vasat bir ümmet kıldık.” Yani buradaki mânâsı, Allah’a davet eden, insanların ruhlarını ölmeden evvel Allah’a ulaştırmalarını temin etmek üzere onları buna davet eden bir ümmet, vasat ümmet.

ve mâ cealnâl kıbletelletî kunte aleyhâ illâ li na’leme men yettebiur resûle mimmen yenkalibu alâ akibeyh(akibeyhi): Biz sadece Resûle uyanı topuğu üzerinde geriye dönenden ayırıp bilmemiz için kıble yaptık; o halen üzerinde olduğunuz Kâbe’yi kıble yaptık.
ve in kânet le kebîreten: Bu elbette zor bir iştir.
illâ alellezîne hedallâh(hedallâhu): Ancak Allah’ın hidayete erdirdiği kimseler hariç (o insanların üzerine değil, onlar hariç).
ve mâ kânallâhu li yudîa îmânekum innallâhe bin nâsi le raûfun rahîm(rahîmun): Allah îmânınızı zayi edecek değildir. Muhakkak ki Allah, insanlara çok şefkatli ve merhametlidir (Raûfun Rahîm’dir).

Burada Allahû Tealâ: İnsanların üzerine hak şahitler olmanız için.” diyor. Yani insanları Allah’a çağıran şahitler. Allah’a çağırdıkları için de hayırlı bir ümmet. Burada: “Resûl de sizin üzerinize şahit olsun.” ifadesi geçtiği cihetle Kâbe’de ibadet yapan insanlar, 2 ayrı hüviyet taşır. Bir kısım münafıklar ibadet yapar görünürler, aslında Resûl’e uymazlar. İkincisi; sahâbe Resûl’e tâbî olmuşlardır ve bi hakkın tâbiiyetlerini gerçekleştirmektedirler.

Öyleyse Resûl’e tâbî olanlar da ibadet ediyorlar, tâbî olmayanlar da ibadet ediyorlar. Ama insanlar hem Resûl’e karşı gelir hem de ibadet ederse onların ibadetlerinin onlara bir faydası olmaz, sevgili kardeşlerim.

“Bu âyet-i kerimede Allahû Tealâ neyi işaret etmektedir?” diyor kardeşimiz.

Allahû Tealâ diyor ki: Resûl’e tâbî olanlarla topukları üzerinde dönenleri birbirinden ayırmak için. Muhakkak bu zor bir iştir. Ancak Allah’ın hidayete erdirdiği kimseler için zor değildir.”

Bakara Suresinin 150. âyet-i kerimesi:

2/BAKARA-150: Ve min haysu haracte fe velli vecheke şatral mescidil harâm(harâmi), ve haysu mâ kuntum fe vellû vucûhekum şatrahu li ellâ yekûne lin nâsi aleykum huccetun, illâllezîne zalemû minhum fe lâ tahşevhum vahşevnî ve li utimme ni’metî aleykum ve leallekum tehtedûn(tehtedûne).
Nereden çıkarsan çık, bundan sonra (namazda) vechini (yüzünü) Mescid-i Haram yönüne çevir. Ve nerede olursanız olun, yüzlerinizi o yöne çevirin ki, insanların sizin aleyhinizde (kullanabilecekleri) delil olmasın. Onlardan zulmedenler hariç, artık onlardan korkmayın. Ben'den (sizin üzerinizdeki sevgimin azalacağından) korkun ki, sizin üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım da böylece hidayete eresiniz.


ve min haysu harecte fe velli vecheke şatral mescidil harâm(harâmi): Nereden yola çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir (namaz kılarken mutlaka Mescid-i Haram’a karşı namaz kıl).

“Nerede olursanız olun yüzlerinizi o yöne çevirin ki, insanların sizin aleyhinizde kullanabilecekleri hüccetleri olmasın. Onlardan zulmedenler hariç (onlar, hep bir şeyler söylerler mânâsına). Öyleyse onlardan korkmayın, Benden korkun (sizin üzerinizdeki sevgimin azalacağından korkun) ki sizin üzerinizdeki ni’metimi tamamlayayım da böylece hidayete eresiniz.”

Allah’ın insanların üzerindeki, herhangi bir kişi üzerindeki ni’metini tamamlaması demek; o kişinin ruhunun, vechinin, nefsinin ve iradesinin Allah’a teslimi demek ama Kur’ân-ı Kerim bütün insanlar için bir ni’mettir. Sahâbenin bütünü için de bir ni’metti. Kur’ân-ı Kerim’in tamamlanması sözkonusu burada. Allahû Tealâ: “Üzerinizdeki ni’metimi tamamlayayım.” diyor. Burada, “Allah’ın hidayete erdirdiği kimseler hariç” ifadesini kullanıyor.

Bakara-150’ye bakıyoruz: “Vechini Mescid-i Haram yönüne çevir.” diyor. “Sizin üzerinizdeki ni’metimi tamamlayayım.” diyor Allahû Tealâ. Bu ni’metin tamamlanması, başımızın üzerine devrin imamının ruhunun gelmesini de ifade ediyor.
 

Benzer konular