"Mehdi (A.S) bizdendir, soyumuzdandır. Allahû Tealâ nasıl bu dîni bizimle başlattıysa O’nunla sona erdirecektir. Onlar nasıl bizimle şirkten kurtulmuşlarsa O’nunla fitneden kurtulacaklardır." hadîsinde geçen şirkten kurtuluş ile Rûm-31, Duhân 10-14, Bakara 217 ve Nisâ 167-169 arasında bir ilişki var mı?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » "Mehdi (A.S) bizdendir, soyumuzdandır. Allahû Tealâ nasıl bu dîni bizimle başlattıysa O’nunla sona erdirecektir. Onlar nasıl bizimle şirkten kurtulmuşlarsa O’nunla fitneden kurtulacaklardır." hadîsinde geçen şirkten kurtuluş ile Rûm-31, Duhân 10-14, Bakara 217 ve Nisâ 167-169 arasında bir ilişki var mı?
share on facebook  tweet  share on google  print  

"Mehdi (A.S) bizdendir, soyumuzdandır. Allahû Tealâ nasıl bu dîni bizimle başlattıysa O’nunla sona erdirecektir. Onlar nasıl bizimle şirkten kurtulmuşlarsa O’nunla fitneden kurtulacaklardır." hadîsinde geçen şirkten kurtuluş ile Rûm-31, Duhân 10-14, Bakara 217 ve Nisâ 167-169 arasında bir ilişki var mı?

Peygamber Efendimiz (S.A.V) hadîsi şerifinde: “Mehdi (A.S) bizdendir, soyumuzdandır. Allahû Tealâ nasıl bu dîni bizimle başlattıysa O’nunla sona erdirecektir. Onlar nasıl bizimle şirkten kurtulmuşlarsa O’nunla fitneden kurtulacaklardır.” buyuruyor. Acaba hadîste geçen şirkten kurtuluş ile Rûm-31 arasında bir ilişki var mı?
 
Peşin olarak söyleyelim; evet, var. Rûm-31’de Allahû Tealâ diyor ki:

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.


“Allah’a yönel yani Allah'a ulaşmayı (ruhunu ölmeden evvel Allah'a ulaştırmayı) dile ve böylece Allah'a karşı takva sahibi ol. Ve namaz kıl ve müşriklerden olma.”

Aslında Allahû Tealâ’nın dizaynı, 32. âyet-i kerimede konuyu daha açık bir hale getirmiş, buyuruyor ki:

31/LOKMÂN-32: Ve izâ gaşiyehum mevcun kez zuleli deavûllâhe muhlisîne lehud dîn(dîne), fe lemmâ neccâhum ilâl berri fe minhum muktesidun, ve mâ yechadu bi âyâtinâ illâ kullu hattârin kefûr(kefûrin).
Ve karanlık gölgeler gibi dalgalar onları sardığı zaman, dîni O'na halis kılarak Allah’a yalvarırlar. Böylece onları karaya (çıkarıp) kurtardığımız zaman, bundan sonra onların bir kısmı mutedil davranırlar (aşırı gitmezler). Çok gaddar ve çok nankör olanlardan başkası ayetlerimizi ısrarla (bilerek) inkâr etmez.


“O müşriklerden olma ki onlar, dînlerinde fırkalara ayrılmışlardır. Hizip hizip olmuşlardır. Her hizip (her gurup) kendi elindekiyle ferahlanır.”

Yani 73 fırkadan 72 tanesi hizipleri oluşturuyor. Her biri dîn zannettiği bir şeyle oyalanıyor. Ama her birinin içinde küçük gruplar, 73. fırkayı oluşturuyor. Onlar, Allah’a ulaşmayı dileyenler. Öyleyse şirkten kurtuluş, Allah’a ulaşmayı dilemekle mümkün. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in de sahâbeye ilk öğrettiği şey, Allah’a ulaşmayı dilemektir.

Hadîste geçen fitneyle Duhân-10, 11, 12, 13 ve 14 arasında bir ilişki var mı?

Gene peşin olarak söyleyelim ki var.

Duhân-10:

44/DUHÂN-10: Fertekib yevme te’tîs semâu bi duhânin mubîn(mubînin).
Artık göğün, apaçık duman (fitne) getireceği günü gözle.


“Göklerin açık bir dumanla kaplanacağı, apaçık bir dumanla kaplanacağı günü gözetle.”

Yani; “İlerde böyle bir şey olacak.” diyor Allahû Tealâ. Gökler bir dumanla bir başka ifadeyle fitneyle tamamen dolacak.

Duhân-11:

44/DUHÂN-11: Yagşân nâse, hâzâ azâbun elîm(elîmun).
(O fitne ki) insanları (insanların büyük kısmını) sarmıştır. İşte bu, elîm bir azaptır.


“Öyle bir duman ki bütün insanları saracak elîm bir azaptır.”

Öyleyse bu duman bütün insanları saracak olan bir duman. Bir duman olur, bir yerde bir duman çıkar. O duman o yöreyle alâkalı bir olayı işaret eder. Ama bu; bir yerleri saracak olan bir duman değil, insanları saracak olan bir duman, bütün insanları saracak olan bir duman; bir fitne dumanı. Çağımız, tam bu fitnenin alabildiğine canlandığı bir devreyi ifade eder. Bütün gökleri saracak olan, bütün insanları saracak olan göklerle birleşik bir standart. İnsanların, bütün göklerden kendilerine ulaşan yanlış bilgiler sebebiyle bir azaba duçar olmaları. Bu, bütün insanları saran elîm bir azap. Neden azap? Çünkü insanlar dalâlette oldukları sürece Allah’a ulaşmayı dilemeyen bütün insanlar dalâlettedir, küfürdedir. Tagut onlara emretmektedir. Bunların hepsi azap içindeler. Sebebi; devamlı hatalar işliyorlar.

Allah’ın emirlerini yerine getirmiyorlar, yasaklarını işliyorlar. Her ikisinin arkasından da mutlaka onlara azap ediliyor. İşte bu sebeple bütün insanları saracak olan, devamlı azapta olan insanlar topluluğu. Hâlbuki mutluluk onları bekliyor. Allah’a ulaşmayı dileseler bütün bu azaptan toptan kurtulacaklar.

Duhân-12:

44/DUHÂN-12: Rabbenâkşif annâl azâbe innâ mu’minûn(mu’minûne).
Rabbimiz, azabı bizden kaldır. Muhakkak ki biz, mü’minleriz.


Onlar; “Rabbimiz, bu azabı bizden kaldır. Çünkü biz mü’minleriz.” diyecekler, “Biz mü’min olduğumuza göre bize azap etme Yarabbi!”

Hâlbuki mü’min olsalar yani Allah’a ulaşmayı dileseler, azap derhal kalkacak.

“rabbenekşif annel azâbe innâ mû’minûn: Muhakkak ki biz mü’minleriz. Bizden bu azabı kaldır.”

Duhân-13:

44/DUHÂN-13: Ennâ lehumuz zikrâ ve kad câehum resûlun mubîn(mubînun).
Onlara (herşeyi) açıklayan bir resûl gelmişti. (Buna rağmen resûlün söylediklerinden) ibret almadılar.


“Muhakkak ki onlar öğüt almazlar. Onlara andolsun ki apaçık bir resûl geldi.”

ve kad câehum resûlun mubîn: Onlara apaçık bir resûl geldi.

Duhân-14:

44/DUHÂN-14: Summe tevellev anhu ve kâlû muallemun mecnûn(mecnûnun).
Ve (O’NA) (şeytan tarafından vahyedilerek) “öğretilmiş” ve “deli” dediler ve sonra O’NDAN yüz çevirdiler.


summe tevellev anhu: Sonra ondan yüz çevirdiler.
ve kâlû: Ve dediler ki.
muallemun mecnûn: Öğretilmiş bir delidir.

Sevgili kardeşlerim, bütün bu olayların cereyan ettiğini biliyorsunuz. Bize dedikleri şey buydu: “O, şeytandan alıyor, şeytan tarafından öğretilmiştir.” Ve dediler ki: ‘O, delidir.”

Ceviz Kabuğu olayını hepiniz biliyorsunuz. Bizim için bunlar apaçık bir şekilde söylendi. Öyleyse bu, hadîsteki fitneyi ifade ediyor. Bu devre, fitne devri sevgili kardeşlerim. Fitne bütün gökleri, yerleri kaplamış durumda. Dünya insanının %90’dan fazlası şu anda cehenneme doğru sefer halinde ve insanlara anlatamazsak herkes cehenneme gidecek. Asıl kurtuluş reçetesi olan Allah’a ulaşmayı dileme keyfiyeti, bütün dînlerde ya da ayrı ayrı dînler sanılan o Hz. İbrâhîm’in tek dîninin bütününde unutulmuş.

İkinci sualin cevabını verdik: “Duhân Suresinin 10, 11, 12, 13 ve 14. âyetlerinde geçen fitneyle hadîsteki fitne aynı mıdır?” diyor.

Evet, aynıdır. Fitne, bu devirdeki bir olay. Şirk, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in devrindeki bir olay. İnsanlar bu fitneden ve azaptan kurtulmak için mutlaka Allah’a ulaşmayı dilemek mecburiyetindeler.     

Benzer konular