Müşrik kimlere denir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Şirk » Müşrik kimlere denir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Müşrik kimlere denir?

Sayın Hocam! Ben bir dîn görevlisiyim. Bundan birkaç ay önce biz imamlara göndermiş olduğunuz dosyada biz imamları müşrik ilan ettiniz. Bizim ehli sünnet itikadına göre müşrik olmayan kişiye "müşrik" diyenin kendisi müşrik olur. Lütfen imam kardeşlerimizden özür dileyin. Ben o güne kadar sizi izliyordum ve saygı duyuyordum. Ama şimdi tereddüt içindeyim. Bu yeni geldi yani tereddüdün yeni geldiğini söylüyor kardeşimiz.

Sevgili dîn görevlisi kardeşim! Biz size "müşrik" kelimesini, sizi muhatap kılarak kullanmadık. Kur’ân-ı Kerim’de Allahû Tealâ aynen şöyle söylüyor. Eğer o paragrafa (Rûm Suresinin 31 ve 32. âyetleri) dikkatle bakarsanız şunu göreceksiniz. Allahû Tealâ buyuruyor ki: "Allah’a ulaşmayı dile (Allah’a yönel) ve böylece Allah’a karşı takva sahibi ol ve müşriklerden olma!"    

30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.


Bu Rûm Suresinin 31 ve 32. âyetlerinde, müşrik olmaktan kurtulmanın yegâne yolunu Allahû Tealâ ifade ediyor Kur’ân-ı Kerim’de. Başlangıcı bu 31. âyet-i kerime. Müşrik olmaktan kurtulmanın yolu mutlaka Allah’a ulaşmayı dilemektir. Allah’a ulaşmayı dilemeyen kişi sadece müşrik değil, aynı zamanda takva sahibi de değildir.    

Âyet-i kerimenin devamında (32. âyeti kerimede) Allahû Tealâ müşrikleri anlatıyor: "O müşriklerden olmayın ki; onlar fırkalara ayrılmışlardır, bölük bölük olmuşlardır ve her hizip kendi elindekiyle ferahlanır."

30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyean, kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.


Sevgili imam kardeşim! Kalbinizi kırdığımız için çok müteessiriz. Bu kalp kırılması konusunda Allah’ın huzurunda sizlerden af dileriz. Ama söylediğimiz sözü lütfen yerli yerine oturtun. Sonra kendiniz hakkında karar verin. Biz kendimizden bir şey söylemeyiz, Kur’ân’ı anlatırız sadece.    

Şimdi bakıyoruz Sebe Sûresinin 20. âyeti kerimesine. Allahû Tealâ bu konuyu orada daha net açıklamış. Allahû Tealâ orada diyor ki: "Bir fırka hariç bütün fırkalar Allah’a ulaşmayı dilemediler ve müşrikler oldular."

34/SEBE-20: Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan minel mu’minîn(mu’minîne).
Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi. Böylece mü’minleri oluşturan bir fırka (Allah’a ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tâbî oldular.


"Kıyâmet günü şeytan insanlara olan vaadini (hedefini) gerçekleştirdi (yerine getirdi). Mü’minleri oluşturan bir tek fırka hariç bütün fırkalar şeytana kul oldular."

İşte Allahû Tealâ’nın Rûm-31 ve 32’deki müşrik tarifi bütün fırkaları içeriyor. Bu fırkaların içinde sadece bir tanesinin kurtuluşa ulaştığını, müşrik olmadığını, onun da Allah’a ulaşmayı dileyenler olduğunu söylüyor. Öyleyse eğer salondaysanız bir sualimiz var size. Allah’a ulaşmayı dilediniz mi? O sözümüz, Allah’a ulaşmayı dilemeyenler için. Ne yazık ki Diyanet İşleri Teşkilatı "Allah’a ulaşmayı dilemek" gibi bir kavramı biz onlara ulaştırmadan evvel bilmiyorlardı ve en kötüsü, sözlerimizi düşmanca kabul etmeleridir. Hayır, biz sadece yol gösteriyoruz. Görülüyor ki; Rûm-32’de geçen fırkalara ayrılanların sadece bir tek fırkası kurtulacak. Onlara "mü’minler" diyor Allahû Tealâ Sebe-20’de. Burada da "müşrikler" diyor.

Sevgili dîn görevlisi kardeşim, imam kardeşim! Peygamber Efendimiz (S.A.V)’ in sözünü hiç unutmayın. Diyor ki: "Benim ümmetim için açık şirk artık mümkün değildir. Ondan korkum yok. Ama gizli şirkten korkuyorum." İşte Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in korktuğu şirk, bu şirk; Allah’a ulaşmayı dilememenin vücuda getirdiği şirk.    

Bütün insanlar doğuşlarından itibaren şirktedirler. Bu şirk, o kişinin Allah’a ulaşmayı dilediği güne kadar ne yazık ki devam eder ve şimdi eğer Diyanet İşleri Teşkilatı bu hakikati bilmiyorsa ve Allah’a ulaşmayı dilemiyorsa ki bilmediklerini çok iyi biliyoruz, siz de Allah’a ulaşmayı dilemediyseniz o zaman siz de şirktesiniz. Bunu size hakaret olsun diye söylemiyoruz. Bu bir uyarıdır. Lütfen Kur’ân’ı inceleyin. O ihtarları niye gönderdiğimizi zannediyorsunuz? Size hakaret etmek için mi? Allah’ın bir sevgilisi bunu yapar mı? İnsanlara hakaret eder mi? Biz size durumunuzu bildiriyoruz. Bilmediğiniz bir Kur’ân’ın ilmi bize geldi. Siz bundan hatalı değilsiniz. Çünkü size Kur’ân öğretilmedi. İster İmam Hatip Lisesi mezunu olun ister İlahiyat Fakültesi mezunu olun ama bunu kesin olarak biliyoruz ki; size Kur’ân’ın lafzı ve ruhu öğretilmedi. Onun için bunları bilmiyorsunuz ve heyecanınızı ben mazur görüyorum. Ama sözümü lütfen hakaret olarak kabul etmeyin.

Bu salonda, bu toplumda bir kez daha tekrar ediyorum ki; kim Allah’a ruhunu ölmeden evvel ulaştırmayı dilemezse, o kişi şirktedir sevgili kardeşim. Lütfen not al ve aç Kur’ân’ı bak. Göreceksin ki; Allah’a ulaşmayı dilemeyen herkesin şirkte olduğunu söylüyor Allahû Tealâ. Sizler dîn öğreticisisiniz ve bunları bilmiyorsunuz. Sadece şirkte de değil, "Allah’a ulaşmayı dilemek" diye bir kavramın olduğunu bilmiyorsunuz herşeyden evvel. Bunları size öğretmeyi ne kadar isterdik. Biliyor musunuz Diyanet İşleri Başkanlığı Yazıcıoğlu’nda iken 3 saat süreli onunla çok güzel bir konuşmamız olmuştu ve ona Kur’ân’daki İslâm’ı anlatmıştık. Sizlere konferansta anlattığımız İslâm’ı anlatmıştık ve neticede bize demişti ki: "Ben Kelâmcıyım. Aslında sizin bütün söylediklerinize itiraz etmem lâzım. Ama siz bana Kur’ân’ı anlattınız. Bu benim için bir ziyafetti." Buyurdular ve onunla bir karara varmıştık. Diyanet İşleri Teşkilatı’na, il müftülerine daha kısa süreli, kaza müftülerine daha uzun süreli (birisi bir ay, birisi iki aydı zannediyorum) bir seminer vermeyi planlamıştık. Ama bizi sevmeyen Dîn İşleri Yüksek Kurulu üyeleri bu konuya karşı çıkmışlar ve neticede bizim dîn öğretimi vermemiz engellendi. Eğer engellenmeseydi, şu anda siz bize bunu söylemeyecektiniz. Çünkü Allah’a ulaşmayı dilemiş olacaktınız ve Allah’ın sevgililerinden birisi olacaktınız.

Sevgili kardeşlerim! Biz, vaktiyle tutuklanmıştık. Tutuklandığımız zaman sonradan Diyanet İşleri Başkanı olacak olan, neydi adı? Adını hatırlayamadım. Mehmet Nuri? İşte neyse siz hatırlarsınız herhalde. O, cezaevine gelmişti (tutuklandığımız yere) ve bize sualler sormuştu. Ama yaptığı açıklamaların hepsinin yanlış olduğunu ona ispat ettik. Sonra başı önünde ayrıldı hapishaneden.

Sevgili kardeşlerim! Dîn adamları! Hayır, hedefimiz hiçbir zaman size hakaret etmek olamaz. Lütfen bizi bu kadar küçültmeyin. Biz buraya size hakaret etmek için gelmedik. Ama bilmediğiniz dîni öğretmekle de vazifeliyiz. Yalnız size değil, Diyanet Teşkilatı’nın özellikle o en üst kuruluna; Dîn İşleri Yüksek Kurulu’na da. Onlara sorduğumuz cevaplara onlar cevap veremediler. Siz de cevap veremezsiniz. Ama lütfen bizi karşı tarafta görmeyin. Biz sizden yanayız, sizin kurtuluşunuzu istiyoruz.Hepiniz dikkat ediniz, sevgili kardeşim! Sorumlusunuz. Bu millet, bu hakikatleri (Kur’ân hakikatlerini) bilmedikleri için cehenneme doğru gidiyor. Eğer siz dîninizi öğrenemezseniz, o zaman onlara da öğretmeniz mümkün değil ve bundan sorumlusunuz. İsterseniz bana telefon edin, kardeşlerimiz size telefon numarasını versinler. Daha uzun konuşalım. Ama şunu açık ve kesin olarak söylemek mecburiyetindeyim ki; Diyanet İşleri Teşkilatı "Allah’a ulaşmak" diye bir kavramdan henüz haberdar değil. Bu kavramın muhtevasında Allah’a ulaşmayı dilemeyen kişinin sadece şirkte olması değil, dalâlette olması da söz konusudur. Allah’ın âyetlerinden gâfil olması da söz konusu, gideceği yerin cehennem olması da söz konusudur. Bunları söylemekle sizi küçültmüş olmuyorum diye ümit ediyorum. Ama omuzlarınızda çok ağır vebal var sevgili kardeşim. Bunları öğrenmezseniz, o insanlara öğretmezsiniz. Size inandıkları için, o eksik olan kesimi bilmedikleri için, sizler de bilmediğiniz için onların cehenneme gitmesinden sorumlu olacaksınız. Ağır bir vebalin omuzlarınıza yüklendiğini lütfen düşünün. Daha uzun bir süre konuşalım sizinle. Âyetlere baktığımız zaman gerçekten putlara tapanların değil sadece, Allah’a ulaşmayı dilemeyen herkesin Kur’ân-ı Kerim şirkte olduğunu söylüyor. Daha da kötüsü kâfir olduğunu da söylüyor. Daha da kötüsü cehenneme gideceğini de söylüyor. Sevgili kardeşim! Lütfen bizi karşınızda görmeyin. Biz sizin karşınızda değiliz. Omuzlarınızdaki o büyük vebalin, omuzlarınızdan alınması için, size yardımcı olmak için elimizden geleni yapıyoruz.
 
Allah razı olsun.    

Benzer konular