A’râf-172, 173 ve 174, bir bütünlük oluşturuyor mu?

Anasayfa » Ana Sayfa » Cennet - Cehennem » A’râf-172, 173 ve 174, bir bütünlük oluşturuyor mu?
share on facebook  tweet  share on google  print  

A’râf-172, 173 ve 174, bir bütünlük oluşturuyor mu?

7/A'RÂF-172: Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne).
Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit tuttu. (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” Dediler ki: “Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz şahit olduk.”


A’râf 172’de bu olay var. Ezelde sırtlarından zürriyetlerini alıyor, onların nefsleri üzerine şahit tutuyor Allahû Tealâ. “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” diyor. “Dediler ki: Evet, biz şahit olduk.”

173’e geliyorum:

7/A'RÂF-173: Ev tekûlû innemâ eşreke âbâunâ min kablu ve kunnâ zurriyyeten min ba’dihim, e fe tuhlikunâ bimâ fealel mubtilûn(mubtilûne).
“Veya fakat daha önce babalarımız da şirk koştu ve biz onlardan sonraki nesiliz. Hal böyle iken bâtılla amel edenlerin yaptıklarından dolayı mı bizi helâk edeceksin?” dersiniz diye.


“ev tekûlû innemâ eşreke âbâunâ min kablu ve kunnâ zurriyyeten min ba’dihim, e fe tuhlikunâ bimâ fealel mubtilûn(mubtilûne): Veya daha önce babalarımız da şirk koştu ve biz onlardan sonraki nesiliz. ‘Hal böyle iken bâtılla amel edenlerin yaptıklarından dolayı mı bizi helâk edeceksin?’ dersiniz diye.” diyor Allahû Tealâ.

“Babalarımız Allah’a ulaşmayı dilemediler ve Allah'a şirk koştular. Biz onlardan sonraki nesiliz. Hal böyleyken bâtılla amel edenlerin (yani Sana ulaşmayı dilemeyenlerin) yaptıklarından dolayı mı bizi helâk edeceksin?’ dersiniz diye.” diyor Allahû Tealâ.

Yani ondan sonra gelen neslin de Allah'a ulaşmayı dilemesi lâzım, evvelki neslin de Allah'a ulaşmayı dilemesi lâzım. Eğer dilemese bu olay, nefslerin tesiri altındaki olay, devam ediyor. “Kıyâmet günü ‘Biz bunlardan haberdar değildik.’ dersiniz diye.” diyor Allahû Tealâ. “Nefslerin üzerine ruhları ve fizik vücutları şahit tuttuk.” diyor.

Burada da “Babalarımız da şirk koştu. Biz onlardan sonraki nesiliz. Biz de şirk koştuk. Bilmiyorduk.” diyorlar. “Onlar bâtılla amel ettiklerse biz de onlardan öğrendiğimizi yaptıysak bizi de bu sebeple helâk mi edeceksin?” diyorlar Allahû Tealâ’ya.

Aslında elbette helâk edecek. Babalarımız hata yapabilirler. Ama bizim doğruları öğrenip doğruları tahkik etmemiz lâzım. Nitekim Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den sonra Kur’ân unutulmuş. Ve şu anda insanlar, babalarından öğrendikleri ilimle amel ediyorlar. O ilim de kimseyi Allah’ın cennetine ulaştıramaz.

Ve A’râf-174:

7/A'RÂF-174: Ve kezâlike nufassılul âyâti ve leallehum yerci’ûn(yerci’ûne).
Ve işte böyle âyetlerimizi ayrı ayrı açıklıyoruz ki; böylece onlar, (Allah’a) dönsünler diye.


ve kezâlike nufassılul âyâti: Ve böylece bu sebeple âyetleri tasvir ediyoruz (etraflıca açıklıyoruz).
ve leallehum yerci’ûn(yerci’ûne): Umulur ki; onlar rücû ederler, hatalarından geri dönerler. Yani Allah'a ulaşmayı dilerler, diyor.

Allah'a ulaşmayı dileyen kişiler olmasını istiyor Allahû Tealâ herkesin.

Öyleyse A’râf-172, 173 ve 174; bir bütünü ifade ediyor. Hepsinde aynı şey var. “Kıyâmet günü ‘Biz bundan haberdar değildik.’ demesinler diye.” diyor. Ondan sonra da: “Babalarımız hata işlediler. Biz de babalarımızın işlediği hataları işledik. Babalarımız yüzünden mi bizi cezalandırıyorsun?’ demesinler diye.” diyor. Ve burada da “Âyetlerimizi ayrı ayrı açıklıyoruz ki; onlar Allah'a rücû etsinler diye (ruhlarını Allah'a ulaştırsınlar diye).” diyor Allahû Tealâ.

“Ve Arâf-172’de “kıyâmet günü gâfil olmaktan” Arâf-174’de; “Ancak Allah'a ulaşmayı dileyerek kurtulacağımızı söyleyebilir miyiz?”

Evet, Allah’a rücû etmek; Allah'a geri dönmektir. Ruhumuzu ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı diledikten sonra Allah'a ulaştırmaktır.

“A‘râf-179’da “Cehenneme gidenlerin” A’râf-172’de “Yüce Rabbimize verdikleri sözden gâfil olanlar” olduklarını söyleyebilir miyiz?” diyor.

Evet, A’râf-179’a bir bakalım. Diyor ki Allahû Tealâ:

7/A'RÂF-179: Ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîran minel cinni vel insi, lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ ve lehum a’yunun lâ yubsırûne bihâ ve lehum âzânun lâ yesmeûne bihâ, ulâike kel en’âmi bel hum edallu, ulâike humul gâfilûn(gâfilûne).
Ve andolsun ki; cehennemi, insanların ve cinlerin çoğuna hazırladık (yarattık). Onların kalpleri vardır, onunla fıkıh (idrak) etmezler. Onların gözleri vardır, onunla görmezler. Onların kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha çok dalâlettedirler. İşte onlar, onlar gâfillerdir.


“Biz cehennemi muhakkak ki; insanların ve cinlerin çoğu için hazırladık. Onların gözleri vardır, o gözlerle göremezler. Kulakları vardır, o kulaklarla işitemezler. Kalpleri vardır, o kalplerle idrak edemezler. Onlar, hayvanlar gibidirler. Hayır, hayvanlardan daha çok aşağıdadırlar. Onlar, Allah’ın âyetlerinden gâfil olanlardır.” diyor Allahû Tealâ.

“Hayvanlardan daha çok dalâlettedirler.” diyor. “Hayvanlar gibidirler, hayvanlardan daha çok dalâlettedirler.” diyor. Ve açıkça “İşte onlar gâfillerdir.” diyor. Allah’ın âyetlerinden gâfil olanlardır.” diyor.

A’râf-179’da “Cehenneme gidenlerin” A’râf-172’de “Yüce Rabbimize verdikleri sözden gâfil olanlardır, diyebilir miyiz?”

Evet. A’râf-172’de hepimiz Allahû Tealâ’ya söz vermişiz, misak vermişiz. Ruhumuzu, vechimizi, nefsimizi ve irademizi Allah'a teslim edeceğiz diye.

Benzer konular