Bir kişi namaz kıldı, zekât verdi, oruç tuttu ama Allah’a ulaşmayı dilemedi. Bu kişi cennete mi cehenneme mi gider?

Anasayfa » Ana Sayfa » Cennet - Cehennem » Bir kişi namaz kıldı, zekât verdi, oruç tuttu ama Allah’a ulaşmayı dilemedi. Bu kişi cennete mi cehenneme mi gider?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bir kişi namaz kıldı, zekât verdi, oruç tuttu ama Allah’a ulaşmayı dilemedi. Bu kişi cennete mi cehenneme mi gider?

Namaz kıldı, zekât verdi, oruç tuttu ve gideceği yer cehennem, sevgili kardeşim! Allahû Tealâ bütün bunların hepsinden daha önemli bir fonksiyondan bahsediyor; bu Allah'a ulaşmayı dilemek yani ruhunu hayattayken Allah’a vasıl etmeyi, ulaştırmayı dilemek. Konferans boyunca söylediğimiz gibi eğer bir insan Allah’a ulaşmayı dilemezse gideceği yer cehennemdir. Başka bütün sebepler yok oluyor.

Bir defa daha söyleyelim. Yûnus-7 ve 8. âyetler. Allahû Tealâ buyuruyor ki:

10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatmeennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).


Diyor ki Allahû Tealâ: “Onlar, kesinlikle Bize ulaşmayı, Bize mülâki olmayı (ruhlarını ölmeden evvel Bize ulaştırmayı dilemezler, kesinlikle dilemezler. Onlar dünya hayatından razıdırlar, dünya hayatıyla mutmain olurlar, doyuma ulaşırlar. (Yani onları tatmin eden dünya hayatıdır. Dünya hayatından kazandıkları paralar, dünyadan aldıkları zevk.) Onlar, Bizim âyetlerimizden gâfil olanlardır.” diyor Allahû Tealâ.

Evvelâ bu kişi Allah’a ulaşmayı dilemiyorsa Allah’ın âyetlerinden gâfildir. Gafildir ki; bir tek dilekle sonsuz mutluluklara ulaşacağının farkında değil kişi. “Onlar, Allah’ın âyetlerinden gâfildirler ve onların gidecekleri yer, kazandıkları dereceler itibariyle ateştir.” diyor Allahû Tealâ.    “Cehennemdir.” diyor.

Öyleyse Kur’ân-ı Kerim böyle söylüyor. Allahû Tealâ’nın dizaynı açık ve kesin. 14 asırdan beri Kur’ân-ı Kerim’de hiçbir değişiklik olmadı, kıyâmete kadar da olmayacak. Bütün kâinata Kur’ân-ı Kerim hükmedecek ve Kur’ân-ı Kerim hep aynı şeyi söyleyecek: “Kim, ruhunu ölmeden evvel Allah’a ulaştırmayı dilemezse; onun gideceği yer cehennem.”

Şimdi kardeşimiz de bu işe pek akıl erdirememişe benzer. Haklıdır. Çünkü bugün Diyanet İşleri Teşkilatı’nda dîn öğreticileri bu hususları bir kısmı bilmediği için, bir kısmı bilip öğrendiği halde, doğruluğuna kesin olarak inandığı halde söyleyemediği için, bir kısmı da âyetleri görüp doğruluğunu tahkik etmeden “Bunlar saçmalık.” deyip insanlara bilgi vermekten sarfa nazar eden, kaçınan dîn adamları söz konusu.

O zaman sevgili kardeşim! Size bunlar, onlar tarafından ulaştırılmadığı için, siz bize böyle bir suali sormuş olmalısınız. Ama onlara ihtarlar gönderdik. İhtarları okuyanlar hakikati gördüler.  

Bir kısmı “Hadi canım sen de! Bunca âlim bunu söylüyor: ‘Hardal tanesi kadar kalbinde îmânı olan kişi mutlaka cennete girer.’ diyor. Bu adam diyor ki: ‘Allah’a ulaşmayı dilemeyen cennete giremez.’ Böyle saçmalık olur mu?” diyor.

Sevgili kardeşlerim! Onun penceresinden öyle görünüyor. Neden öyle görünüyor? Çünkü ona öğretilen dîn; o pencereden görünen dîn. Yani ona İslâm’ın 5 şartı öğretilmiş. Demişler ki ona:

“Namaz kılacaksın, 1.
Oruç tutacaksın, 2.
Zekât vereceksin, 3
Hacca gideceksin, 4
Bir de kelime-i şahadet de getireceksin sık sık, 5.

Bunları yaptın mı? Bunlar İslâm’ın şartıdır. Ve İslâm; teslim olmak demek. İslâm teslim olmak demekse, teslim olmanın şartı da 5’se; sen 5 şartını yerine getirdin mi Allah’a teslim olmuşsun demektir. Geri kalanı laf-ı güzaftır, hiç önemi yoktur.” diye öğretmişler. O da aldığı dîn öğretiminin neticesinde buraya ulaşmış. Ve de Kur’ân hakikatlerini ona öğretmedikleri için, o da öğretebilecek bir pozisyonda değil.

Sevgili kardeşlerim! Herkes sadece öğrendiğini öğretebilir. İşte biz sevgili dîn adamlarımızdan bunun için öğrenmelerini istiyoruz, Kur’ân hakikatlerini öğrenmelerini istiyoruz.

Allah’a ulaşmayı dilemeyen kişinin… “Allah’a ruhunu kim ulaştırmayı dilemezse; o kişinin cehenneme gideceğini” söylüyor Kur’ân-ı Kerim. İslâm’ın 5 şartını yerine getirmesi yetmiyor Allah’a. “Herkes mutlaka Allah’a ulaşmayı dilemek mecburiyetinde.” diyor Allahû Tealâ.  

Ve Allahû Tealâ’nın cephesinden bakalım olaya. Allahû Tealâ bize ne demiş oluyor, biz insanlara? “Ey kullarım! Ben sizleri o kadar çok seviyorum ki; hiçbirinizin cehenneme gitmenize razı olamam. Hepinizin mutlaka cennete girmesini istiyorum. Bunun için de size inanamayacağınız kadar kolay bir sebep söylüyorum. Bir tek dileğiniz, sadece bir tek dileğiniz, Benim hepinizi cennetime almam için Benim açımdan yeterli. Ve kararları Ben veririm.” diyor Allahû Tealâ. “Bu Kur’ân’ı; bu Kur’ân’ın sahibi olarak Ben indirdim.” diyor.

15/HİCR-9: İnnâ nahnu nezzelnâz zikre ve innâ lehu le hâfizûn(hâfizûne).
Muhakkak ki zikri (Kur'ân-ı Kerim’i), Biz indirdik. O'nun koruyucuları (da) mutlaka Biziz.


Ve diyor: “Eğer siz, bu kadar kolay bir şeyi yaparsanız (yani sadece Bana ulaşmayı dilerseniz) dilediğiniz takdirde Ben sizi mutlaka önce mürşidinize ulaştırırım, sonra da ruhunuzu Bana ulaştırırım. Bana ulaşmayı dilediğiniz takdirde 1. kat cennet sizindir. Eğer mürşidinize ulaşabilirseniz, tâbiiyetinizi gerçekleştirebilirseniz; 2. kat cennetin sahibi olursunuz. Eğer ruhunuzu Bana ulaştıracak kadar yaşarsanız, hayatınız varsa yani Allah’a ulaşmayı diledikten sonra 5-6 aylık ömrünüz varsa; o zaman mutlaka Ben sizin ruhunuzu da Kendime ulaştırırım ve size 3. kat cenneti de hediye ederim. Yetmez. Bu devre zarfında ruhunuzun Bana ulaşabilmesi için nefs tezkiyesi yapacaksınız. Bu sebeple nefsinizin kalbi en az %51 nurlarla dolacak. Bunun mânâsı; dünya hayatının da en az yarısını mutlulukla geçireceksiniz. Bunu da (diyor) garanti ediyorum.” diyor Allahû Tealâ.

Şimdi sevgili kardeşlerim! Bu Allah’ın inanılmaz derecede muhteşem bir hediyesi değil mi? Değil mi? Söyleyin, iç dünyanızda ne duyuyorsunuz? Değil mi? Allahû Tealâ sizi o kadar çok seviyor ki; bir tek dileğinizle size 3. kat cenneti teslim etmeye hazır ve dünya mutluluğunun da yarısını teslim etmeye hazır.

Ve şimdi kardeşimiz bana soruyor: “Bu nasıl iş (diyor) böyle? Kişi namaz kılıyor, zekât veriyor, oruç tutuyor ama Allah’a ulaşmayı dilemediği için cehenneme gidiyor.” Evet, öyle; cehenneme gidiyor.

Allahû Tealâ’nın sizi ne kadar çok sevdiğini hâlâ anlatamadık mı sevgili kardeşlerim? Düşünün bir defa. Bir hiç! Sadece bir tek dilek!

Ben şimdi size sorsam: Cennete girmeyi istiyor musunuz? Hepiniz “Evet.” dersiniz. Peki, cennete girebilmek için şartın ne olduğunu biliyor musunuz? “Biliyoruz tabiî. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek.”

Hayır, sevgili kardeşlerim! Onlar değil. Onlar size Allahû Tealâ tarafından sevdirilecek, mutlaka sevdirilecek. Ama sizin yapmanız icap eden şey bunlar değil; Allah’a ulaşmayı dilemeniz. Dilediğiniz zaman göreceksiniz ki; namaz sizin için dayanılmaz bir zevk olacak, bir tutku olacak. Oruç tuttuğunuz zaman açlık hissetmeyeceksiniz. Zekât verdiğiniz zaman bundan mutluluk duyacaksınız. “Aman, benim param bana lâzım. Ben yabancıya, başkasına para vermem.” demeyeceksiniz. Çünkü Allahû Tealâ bunu size bir zevk haline getirecek. Hac da bir zevk verecek size. Kelime-i şahadet de bir zevk verecek. Ve Allahû Tealâ hayatınızı, mutsuz olan hayatınızı, huzursuz bir dünya hayatını siz yaşarken mutlu bir hale getirecek.

Öyleyse Allahû Tealâ bir tek dileğinizle sizi cennetine ulaştıracağına göre O’na şükran duymanız gerekmiyor mu sevgili kardeşlerim? Allah biz insanları ne kadar çok seviyor ki; bir tek dileğimizle bizi cennetine almaya hazır. Üstelik de bunu garanti etmiş.  Hem de kaç defa garanti etmiş.  Öyleyse Allah’a şükretmemiz gerekmez mi böyle bir şey için?

Bu suali soran kardeşimiz, farklı bir düşüncenin sahibi, belli. Ama sevgili kardeşim! Kendine yazık ediyorsun. Allahû Tealâ bu kadar kolay bir sebeple seni cennetine alacağına göre neden? Gene namaz kıl, gene oruç tut, gene zekât ver, gene hacca git, gene kelime-i şahadet getir. Zaten bunlar Kur’ân-ı Kerim’in temel farzları.

Bunları yapıyorsun diye cennete giremezsin ama Allah’a ulaşmayı dilersen, bunları zaten yaptığın için, ayrıca Allahû Tealâ bunların hepsini bir zevk haline getirdiği için hem bir zevkle bunları gerçekleştireceksin hem de mutlaka Allahû Tealâ seni cennetine alacak. Hem de 3. kat cennetine. Dünya saadetin de yarısı cabası!

O zaman a benim canım kardeşim! Bu tarzda bir sual sorarak bizi hesaba çekiyorsun, görüyoruz. Ama böyle yaptığın zaman Allah’ı hesaba çekmiş olmuyor musun? Bu emirleri veren biz değiliz. Kur’ân-ı Kerim’i biz indirmedik, hâşâ! Kur’ân-ı Kerim’i Allah indirdi. Ve bu indirdiği Kur’ân-ı Kerim’de Allah’a ulaşmayı dilemek, üzerinize farz kılınmış. Bunun için farz kılınmış. Sizin için farz kılınmış sevgili kardeşlerim. Sizin mutlu olmanız için, sizin dünya saadetine, sizin ahiret saadetine ulaşmanız için.

Niçin elinizin tersiyle Allahû Tealâ’nın size verdiği bu muhteşem ni’meti itiyorsunuz da; “Biz namaz kılarız, oruç tutarız, zekât veririz, hacca gideriz, kelime-i şahadet de getiririz, biz cennete gideriz.” zannedersiniz?

Bu sizin zannınız. Gidemezsiniz, sevgili kardeşlerim! Ve Allah’ın bunca ni’metini inkâr etmiş olmuyor musunuz o zaman? Allahû Tealâ diyor ki: “Sadece Bana ulaşmayı dileyin, Ben sizi cennetime ulaştıracağım. Bunu garanti ediyorum.” diyor.

Siz de reddetmiş olmuyor musunuz şimdi, Allahû Tealâ’nın bu güzelliğini? Etrafınızdaki bu binlerce kişi, bunları yaptığı için mutlu. Ama siz mutlu değilsiniz.

Öyleyse neden, Allahû Tealâ bunu farz kıldığına göre bu farzı neden yerine getirmiyorsunuz sevgili kardeşlerim?

Öyleyse bu farzı yerine getirmeniz, Allah’ın temel emri. Ve eğer siz hem yerine getirmez hem de derseniz ki: “Neden böyle olmuyor da ruhunu Allah’a ulaştırmayı dileyen kişi cennete gidiyor? Ama namaz kılan, oruç tutan, zekât veren, hacca giden, kelime-i şahadet getiren kişi cennete girmiyor?”

Bu kanunu biz koymadık sevgili kardeşlerim! Bu Allah’a küfran-ı ni’met etmek değil mi? Öyleyse düşünün… Allah’ın size sırf Allah’a ulaşmayı dilediğiniz için cenneti vaat etmesi, Allahû Tealâ’nın ne kadar büyük bir lütfu olduğunu düşünün… Yetmez, onu yaptığınız zaman bu zorla yaptığınız ibadetler, isteksiz yaptığınız ibadetler bir zevk haline de dönüşecek.

Öyleyse kendinize zulmetmiyor musunuz, sevgili kardeşim? Allahû Tealâ bunları söylüyor.

Benzer konular