Ahzâb-15’de belirtilen arkalarına dönmeyecekleri Allah’a ahd verenlerin mesuliyetlerinin muhtevasını açıklar mısınız? Bu mesuliyet A’râf 172'de kâlû belâ günü verilen yeminler midir? Bu âyetlerin Mâide 7 ile bağlantısı var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âyetler ve Sırları » Ahzâb-15’de belirtilen arkalarına dönmeyecekleri Allah’a ahd verenlerin mesuliyetlerinin muhtevasını açıklar mısınız? Bu mesuliyet A’râf 172'de kâlû belâ günü verilen yeminler midir? Bu âyetlerin Mâide 7 ile bağlantısı var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Ahzâb-15’de belirtilen arkalarına dönmeyecekleri Allah’a ahd verenlerin mesuliyetlerinin muhtevasını açıklar mısınız? Bu mesuliyet A’râf 172'de kâlû belâ günü verilen yeminler midir? Bu âyetlerin Mâide 7 ile bağlantısı var mıdır?

Şimdi bakalım Ahzâb-15:

33/AHZÂB-15: Ve lekad kânû âhedûllâhe min kablu lâ yuvellûnel edbâr(edbâre), ve kâne ahdullâhi mes’ûlâ(mes’ûlen).
Ve andolsun ki onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah’a ahd vermişlerdi. Ve Allah’ın ahdi bir mesuliyettir (sorumluluktur).


“Andolsun ki onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah’a ahd vermişlerdi. Ve Allah’ın ahdi bir mes’uliyettir (sorumluluktur).”

Allah’a söz vermişler. Dönüp kaçmayacaklarına dair. Dönmeyeceklerine dair.

“lâ yuvellûnel edbâr(edbâre): Dönüp kaçmayacaklarına dair Allah’a ahd vermişlerdi.”

“Ve Allah’ın ahdi bir mes’uliyettir.”

A’râf-172:

7/A'RÂF-172: Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne).
Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit tuttu. (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” Dediler ki: “Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz şahit olduk.”


“Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit tuttu. (Allahû Tealâ buyurdu): ‘Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?’ Dediler ki: ‘Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin). Biz şahit olduk.”

Bundan sonra ne olduğunu Allahû Tealâ; Mâide-7’de söylüyor:

5/MÂİDE-7: Vezkurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri).
Allah’ın, sizin üzerinizdeki nimetini ve: “İşittik ve itaat ettik” dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misâkınızı hatırlayın. Allah’a karşı takvâ sahibi olun, Muhakkak ki Allah göğüslerde (sinelerde) olanı en iyi bilir.


“Allah’ın, sizin üzerinizdeki ni’metini ve “İşittik ve itaat ettik.” dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misakinizi hatırlayın. Allah’a karşı takva sahibi olun. Çünkü O, göğüslerde olanı bilir.”

Ve kâlû belâ günü Allah’a verdiğimiz yeminler söz konusu. Ve Mâide Suresinin 7. âyet-i kerimesi ile bu konunun alâkası var. Allahû Tealâ ezelde bize soruyor: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” Hepimiz diyoruz ki: “Evet, Sen bizim Rabbimizsin.” O zaman Allahû Tealâ bize yemin, misak ve ahd verdiriyor. Sonra da Allah’ın İlâhi İradesi, bizim cüz’i irademizden bir yemin, misak ve ahd isteyen Allahû Tealâ, Allah’ın İradesi de bizim irademizden misak istiyor. İrademizin de Allah’a teslimini istiyor. Böylece hem ruhumuzu, vechimizi, nefsimizi hem de irademizi teslim etmekle mükellef oluyoruz.

Benzer konular