Mu’min-40’da belirtilen hesapsız rızıklanmayla Mâide-9’da belirtilen ecrun azîm arasında bir ilişki var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âyetler ve Sırları » Mu’min-40’da belirtilen hesapsız rızıklanmayla Mâide-9’da belirtilen ecrun azîm arasında bir ilişki var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Mu’min-40’da belirtilen hesapsız rızıklanmayla Mâide-9’da belirtilen ecrun azîm arasında bir ilişki var mıdır?

Mu’min-40:

40/MU'MİN-40: Men amile seyyieten fe lâ yuczâ illâ mislehâ, ve men amile sâlihan min zekerin ev unsâ ve huve mu'minun fe ulâike yedhulûnel cennete yurzekûne fîhâ bi gayri hisâb(hisâbin).
Kim seyyiat (şer, derecat düşürücü ameller) işlerse mislinden daha fazla cezalandırılmaz. Kadınlardan veya erkeklerden kim amilüssalihat (nefsi ıslâh edici ameller, nefs tezkiyesi) yaparsa işte onlar, (îmânı artan) mü’minlerdir. Onlar, cennete konulacak ve hesapsız rızıklandırılacaktır.


“men amile seyyieten fe lâ yuczâ illâ mislehâ: Kim bir seyyiat işlerse (seyyiate amil olursa).
fe lâ yuczâ illâ mislehâ: O cezalandırılmaz. Ancak onun misli kadar. Ancak kendisi kadar cezalandırılır.
ve men amile sâlihan: Kim salih amel işlerse (nefsi ıslâh edici amel işlerse).
min zekerin ev unsâ: Erkeklerden veya kadınlardan.
ve huve mu'minun: Onlar mü’minlerdir. (Yani Allah'a ulaşmayı dilemişler, ondan sonra da salih amel işlemeye başlamışlar. Nefs tezkiyesi yapmaya başlamışlar. Tâbî olmuşlar.) Onlar mü'minlerdir.
fe ulâike yedhulûnel cennete yurzekûne fîhâ bi gayri hisâb(hisâbin): Onlar, cennete konulacaklar ve hesapsız rızıklandırılacaklardır.” diyor.

Hesapsız rızıklandırma. Şimdi Mâide-9’a bakıyoruz:

5/MÂİDE-9: Vaadellâhullezîne âmenû ve amilûs sâlihâti lehum magfiratun ve ecrun azîm(azîmun).
Allah, âmenû olup, ıslah edici ameller (nefs tezkiyesi ve tasfiyesi) yapanlara vaad etti, onlar için mağfiret ve “Ecrun Âzim (en büyük mükâfat)” vardır.


“Âmenû olan ve amilüssalihat yapanlar için mağfiret vardır ve ecrun azîm vardır.”

Mu’min-40’la Mâide-9 aynı şeyi ifade etmiyor.

Mu’min-40’ta Allahû Tealâ mü’min tarifini veriyor. Bu îmânı artan bir mü'min tarifi. Mürşidine ulaşmış, tâbî olmuş ve nefs tezkiyesine başlamış.

Mâide-9’da da gene aynı şeyi söylüyor. Âmenû olmuş ve nefsi ıslâh edici ameller yapıyor. Ama “Ecrun azîm var onlar için.” diyor. Ecrun azîm; ta irşada ulaşan bir kişinin seviyesini gösterir. Yani Allah'ın Zat’ını gören değil, mürşidine ulaşıp îmânı artan mü'min olan bir kişi değil, çok daha ötede bir olay. “Âmenû ve amilüssalihatı.” Ve netice; ecrun azîm. Kişi irşada ulaşmış, ruhunu, vechini, nefsini ve iradesini Allah’a teslim etmiş.

Mu’min-40’la Mâide-9 arasında çok büyük bir farklılık var.

Benzer konular