Zumer-43, 44 ile Nahl-9 arasında ne gibi bir bağlantı olabilir?
Zumer-43, 44 ile Nahl-9 arasında ne gibi bir bağlantı olabilir?
Zumer-43:
emittehazû min dûnillâhi şufeâe: Yoksa onlar, Allah’tan başka şefaatçiler mi edindiler?
kul: De ki.
e ve lev kânû lâ yemlikûne şey’en ve lâ ya’kılûn(ya’kılûne): Onlar bir şeye mâlik olmasalar ve akıl edemeseler de mi?
Allah’tan başka şefaatçiler yani insanların taptığı putlar, “Biz, onlar bize Allah’ın huzurunda şefaat etsinler diye putlara tapıyoruz.” diyorlar. Allahû Tealâ’da diyor ki: “Onlar (o taptıkları putlar), şefaat diledikleri bir şeye mâlik olmasalar ve akıl edemeseler de mi?”
Zumer-44
kul lillâhiş şefâatu cemîâ(cemîan): De ki: Şefaatin tümü Allah’ındır.
lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı): Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır.
summe ileyhi turceûn(turceûne): Sonra O’na döndürüleceksiniz.
39/ZUMER-43: Emittehazû min dûnillâhi şufeâe, kul e ve lev kânû lâ yemlikûne şey’en ve lâ ya’kılûn(ya’kılûne).
Yoksa onlar, Allah’tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: "Onlar bir şeye (bir güce) malik olmasalar ve akıl etmeseler de mi?" emittehazû min dûnillâhi şufeâe: Yoksa onlar, Allah’tan başka şefaatçiler mi edindiler?
kul: De ki.
e ve lev kânû lâ yemlikûne şey’en ve lâ ya’kılûn(ya’kılûne): Onlar bir şeye mâlik olmasalar ve akıl edemeseler de mi?
Allah’tan başka şefaatçiler yani insanların taptığı putlar, “Biz, onlar bize Allah’ın huzurunda şefaat etsinler diye putlara tapıyoruz.” diyorlar. Allahû Tealâ’da diyor ki: “Onlar (o taptıkları putlar), şefaat diledikleri bir şeye mâlik olmasalar ve akıl edemeseler de mi?”
Zumer-44
39/ZUMER-44: Kul lillâhiş şefâatu cemîan, lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), summe ileyhi turceûn(turceûne).
De ki: "Şefaatin hepsi Allah’a mahsustur. Göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Sonra O’na döndürüleceksiniz." kul lillâhiş şefâatu cemîâ(cemîan): De ki: Şefaatin tümü Allah’ındır.
lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı): Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır.
summe ileyhi turceûn(turceûne): Sonra O’na döndürüleceksiniz.
Şimdi Nahl-9’a geliyoruz; bu iki âyet ile Nahl-9 arasındaki bağlantı soruluyor:
16/NAHL-9: Ve alâllâhi kasdus sebîli ve minhâ câirun, ve lev şâe le hedâkum ecmaîn(ecmaîne).
Ve sebîllerin (dergâhlardan Sıratı Mustakîm'e ulaşan bütün yolların yani mürşidlerin) tayini, Allah'ın üzerinedir. Ve ondan sapanlar vardır. Ve eğer O dileseydi, sizin hepinizi hidayete erdirirdi. ve alallâhi kasdus sebîli: Sebîlin tayini Allah’a aittir (Allah’ın üzerine vazifedir).
ve minhâ câir(câirun): Ve ondan dönenler de var.
ve lev şâe le hedâkum ecmaîn(ecmaîne): Allah dileseydi, herkesi hidayete erdirirdi.
Burada Zumer-43 ve 44’de Allah'tan başka edinilen şefaatçilerden bahsediliyor. Onların bir şeye mâlik olmadıklarından bahsediliyor. “Şefaatin tümü Allah'ındır.” deniyor. Allah'a döndürüleceğinden bahsediliyor insanların.
Nahl-9 ise mürşidlerin tayininden bahsediyor. Ve hidayetten sapanlardan bahsediyor. “Allah dileseydi hepinizi hidayete erdirirdi.” diyor.
O iki grup âyet arasında bir ilişkiyi biz göremiyoruz. Putlardan bahsediyor Allahû Tealâ. O putların hiçbir şeye yaramayacakları ifade ediliyor, diğerinde ise Sıratı Mustakîm’e ulaşmak, mürşide tâbî olmak ve hidayete ermek söz konusu.
Zumer Suresinin 44. âyet-i kerimesindeki, “Sonra O’na döndürüleceksiniz” ifadesi, ölümden sonraki dönüştür. Dolayısıyla iki grup âyet arasında bir ilişki söz konusu değil.
Benzer konular
