Bakara 18. ve Zuhruf 40'a göre körlükten, sağırlıktan, dilsizlikten ve dalâletten kurtulamayanların hidayete icabet etmeyenler olduğunu söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Bakara 18. ve Zuhruf 40'a göre körlükten, sağırlıktan, dilsizlikten ve dalâletten kurtulamayanların hidayete icabet etmeyenler olduğunu söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bakara 18. ve Zuhruf 40'a göre körlükten, sağırlıktan, dilsizlikten ve dalâletten kurtulamayanların hidayete icabet etmeyenler olduğunu söyleyebilir miyiz?

Bakara Suresinin 18. âyet-i kerimesinde: “Onlar kördür, sağırdır ve dilsizdirler. Onlar asla Allah'a rücû etmezler.” buyuruluyor. Zuhrûf Suresinin 40. âyet-i kerimesinde ise kör ve sağır olanların asla hidayete eremeyeceği ve dalâlette kalanlar olduğu buyuruluyor. Bu âyetlere göre körlükten, sağırlıktan, dilsizlikten ve dalâletten kurtulamayanların hidayete icabet etmeyenler olduğunu söyleyebilir miyiz?

Tabii söyleyebiliriz. Allah'a ulaşmayı dilemeyenler hidayete icabet etmeyenlerdir. Hidayet için harekete geçmeyenlerdir. Ve sonuçta hep dalâlette kalanlardır.

Bakara-18:

2/BAKARA-18: Summun bukmun umyun fe hum lâ yerciûn(yerciûne).
Onlar sağır, dilsiz ve kördürler. Artık onlar dönemezler.


summun bukmun umyun: Kör, sağır ve dilsizdirler.
fe hum lâ yerciûn(yerciûne): Artık onlar (Rabb’lerine) dönmezler (rücû etmezler, Allah'a yönelmezler; Allah'a dönmezler, Allah'a ulaşmazlar).

Zuhrûf-40:

43/ZUHRÛF-40: E fe ente tusmius summe ev tehdîl umye ve men kâne fî dalâlin mubîn(mubînin).
Yoksa sağırlara sen mi işittireceksin? Veya körleri ve apaçık dalâlette olanları sen mi hidayete erdireceksin?


“Öyleyse sağır olanlara sen mi işittireceksin? Veya kör olan ve apaçık bir sapıklık içinde dalâlet içinde bulunanı hidayete erdireceksin?”
“Sağır olanlara sen mi işittireceksin? Ve apaçık bir dalâlette olanı sen mi hidayete erdireceksin?” diyor Allahû Tealâ.

Görülüyor ki dalâlette olanlar körler, sağırlar ve dilsizler. Onlar, Allah'a dönmeyenler. Allahû Tealâ bütün insanları, Allah'a ulaşmayı diledikleri güne kadar sağır, dilsiz ve kör olarak değerlendiriyor: “Bütün insanlar, sağır, dilsiz ve kördürler. Görmezler, işitmezler, idrak etmezler.” diyor.

Neden öyle sevgili kardeşlerim? Çünkü hepsi Allah'a ulaşmayı dilemedikleri sürece hidayete mutlaka muhatap oluyorlar, tebliğe mutlaka muhatap oluyorlar. Tebliğ mutlaka onlara ulaşıyor. Yani Allah'a ulaşmayı dileme tebliği; eğer Allah'a ulaşmayı dilemezseniz dalâlettesiniz, küfürdesiniz, hüsrandasınız, gideceğiniz yer cehennem, Allah'ın âyetlerinden gâfilsiniz, hususları mutlaka onlara ulaşıyor. Ulaştıkları zaman eğer davete icabet etmezlerse onların uzuvları da hassaları da mühürleniyor. Öyleyse neticede ne oluyor bu insanlar? Kör, sağır ve dilsiz oluyorlar. Allah'a ulaşmayı dilemedikleri sürece de hep dalâlette kalıyorlar, kör, sağır ve dilsiz olarak. Kim bu insanlar? Hidayete icabet etmeyenler, Allah'a ulaşmayı dilemeyenler.

Benzer konular