Bakara-39 ile Yûnus-45 arasında hidayete yönelik âyetlerin yalanlanması yönünden bir ilişki var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Bakara-39 ile Yûnus-45 arasında hidayete yönelik âyetlerin yalanlanması yönünden bir ilişki var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bakara-39 ile Yûnus-45 arasında hidayete yönelik âyetlerin yalanlanması yönünden bir ilişki var mıdır?

Bakara-39:

2/BAKARA-39: Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbun nâr(nârı), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Ve inkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar ateş ehlidir, orada ebedî kalacak olanlardır.


“Onlar ki; inkâr ederler, kâfirdirler ve âyetlerimizi tekzip ederler (yalanlarlar). Onlar ateş ehlidirler, orada devamlı kalacaklardır.”

Yûnus-45:

10/YÛNUS-45: Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yeteârafûne beynehum, kad hasirallezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).
Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar). Allah’a mülâki olmayı (Allah’a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrandadır (nefslerini hüsrana düşürdüler). Ve hidayete eren kimseler olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah’a ulaştıramadılar).


“Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak yani  (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar; yete ârefûne. Allah'a mülâki olmayı yalanlayanlar (tekzip edenler), hüsrana düştüler. Ve onlar hidayete erenler olmadılar.”

Kim küfürdeyse o kişi Allah'a ulaşmayı dilemeyen birisidir. Ve Allah'ın âyetlerini tekzip eden birisidir (yalanlayan birisidir). Hangi konudaki âyetler? Ruhun ölmeden evvel Allah'a ulaşması konusundaki âyetler, yani hidayet sevgili kardeşlerim. Allah'a mülâki olmayı, tekzip edenler (yalanlayanlar) hüsrandadırlar. Bunlar Allah'a ulaşmayı dilemeyenler, kaybettikleri dereceler kazandıkları derecelerden fazla olanlar. Ve kim Allah'ın âyetlerini yalanlarsa bu tekzip ettikleri âyetler her şeyden evvel ruhun ölmeden evvel Allah'a ulaşmasıyla ilgili âyetler.

Öyleyse ‘kezzebû bi âyâtinâ’ deyince Allahû Tealâ Bakara-39’da bunun Yûnus-7 ve 8 ile ilişkisi söz konusu. Ateş ehli kişi ve Allah'ın âyetlerini inkâr ediyor. Ve kişi kâfir hüviyetinde “Ve âyetlerimizi yalanlıyor.” diyor Allahû Tealâ. Öyleyse küfürde olan kişi Allah'a ulaşmayı dilemeyen kişidir. Allah'a inanmayan kişi de elbette ki, küfürdedir. O zaten Allah'a inanmadığı göre Allah'a ulaşmayı hiçbir zaman dilemeyecektir. Ama Allah'a inananlardan da Allah'a ulaşmayı dilemeyenler ne yazık ki; onlar da küfürde kabul ediliyor Allahû Tealâ tarafından. Ve hidayete yönelik âyetlerin yalanlanması yönünden bir ilişki söz konusu Bakara-39 ve Yûnus-45 arasında.
 
Bakara-39 ile Ankebût-23 arasında hidayete yönelik âyetlerin inkâr edilmesi yönünden bir ilişki var mı?

CEVAP: Ankebût-23:

29/ANKEBÛT-23: Vellezîne keferû bi âyâtillâhi ve likâihî ulâike yeisû min rahmetî ve ulâike lehum azâbun elîm(elîmun).
Allah’ın âyetlerini ve O’na (Allah’a) mülâki olmayı (ruhlarını hayatta iken Allah’a ulaştırmayı) inkâr edenler; işte onlar, rahmetimden ümidi kestiler. Ve işte onlar ki; onlar için elîm azap vardır.


“Allah'ın âyetlerini ve O'na ulaşmayı inkâr edenler. Onlar Allah'ın rahmetinden (Benim rahmetimden) ümitlerini kesmişlerdir.” diyor Allahû Tealâ. “ve ulâike lehum azâbun elîm(elîmun): Onlara elîm azap vardır.”

Onlar demek ki; aynı zamanda başka insanların da Allah'a ulaşmasına mani oluyorlar ki, elîm azap onlara lâyık görülüyor. Yeryüzünde fesat çıkaranlar, başkalarının hidayetine mani olanlar.

Burada Allahû Tealâ’nın âyetlerini inkâr edenler söz konusu Ankeb3ut-23’de ve Allah'a ulaşmayı inkâr edenler söz konusu. Bakara-39’da kâfir olup da Allah'ın âyetlerini tekzip edenler (yalanlayanlar) var. Allah'ın âyetlerini yalanlayanlardan küfürde olanlar mutlaka Allah'a ulaşmayı dilemeyenler. Dileselerdi mü’min olmak şerefine ereceklerdi diledikleri anda.

2/BAKARA-39: Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbun nâr(nârı), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Ve inkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar ateş ehlidir, orada ebedî kalacak olanlardır.


Bakara-39’da bu konu açık bir şekilde dile getirilmiyor. Allah'a ulaşmayı dilemeyenler. Her ikisi de aynı hususu birisi açık bir şekilde Ankebût-23, Bakara-39 ise dolaylı bir şekilde ihtiva ediliyor.

Bakara-39 ile Bakara-159 arasında hidayete yönelik âyetlerin gizlenmesi yönünden bir ilişki var mı?

Bakara-159:

2/BAKARA-159: İnnellezîne yektumûne mâ enzelnâ minel beyyinâti vel hudâ min ba’di mâ beyyennâhu lin nâsi fîl kitâbi, ulâike yel’anuhumullâhu ve yel’anuhumul lâinûn(lâinûne).
Muhakkak ki, beyyinelerden indirdiğimiz şeyleri ve hidayeti (ölmeden evvel ruhun Allah'a ulaştırılmasını) Kitap'ta insanlara açıklamamızdan sonra gizleyenlere, işte onlara, Allah lânet eder ve lânet ediciler de onlara lânet eder.


“innellezîne yektumûne mâ enzelnâ min el beyyinâti: Onlar muhakkak ki; beyyinattan olan indirdiklerimiz, indirdiğimiz şeyleri ketmederler (gizlerler).
vel hudâ: hidayeti gizlerler.”

Öyleyse hidayet yönünden daha bu noktada hidayetin gizlendiği kesin olarak ortaya koyuyor. “min ba’di mâ beyyennâhu lin nâsi fîl kitâbi: Biz insanlar için onu beyan etmemize, beyan etmemizden, açıklamalar götürmemizden, ispat vasıtalarını kullanmamızdan sonra kitapta insanlara bunları açıklamamızdan sonra.
ulâike yel’anuhumullâhu ve yel’anuhumul lâinûn(lâinûne): Allah da onlara lânet eder, lânet ediciler de lânet eder.”

Öyleyse Bakara-39. âyet-i kerimesi ile 159. âyeti arasında hidayete yönelik âyetlerin gizlenmesi yönünden bir ilişki var.

2/BAKARA-39: Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbun nâr(nârı), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Ve inkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar ateş ehlidir, orada ebedî kalacak olanlardır.


Ve burada Bakara-39’un muhtevasında ‘âyetlerin (âyetlerimizin) tekzip edilmesi ve örtülmesi…’ diyor Allahû Tealâ. Ama bu âyetlerin muhtevasını vermiyor. Yalnız neticeye baktığımız zaman orada devamlı kalmak söz konusu. “Orada ebediyyen kalacaklardır. Onların gidecekleri yer ateştir.” ifadesi Bakara-39 ile Yûnus-7 ve 8’i birbirine yaklaştırıyor. Yani Allah'a ulaşmayı dilemedikleri için ateş ehli olmuşlardır. Kaybettikleri dereceler kazandıkları derecelerden fazla oldukları için ve devamlı ateşte kalacaklardır.

Gerek Yûnus-45’de gerek Ankebût-23’de gerek Bakara-159’da Allah'a ulaşmayı dilemenin, Allah'a ulaşmanın ve Allah'a mülâki olmanın yalanlandığı ifade ediliyor. Bu sebeple referans âyet Bakara-39 olmamalıydı. Referans âyet Yûnus-45 olabilirdi, Ankebût-23 olabilirdi veya Bakara-159 olabilirdi.

29/ANKEBÛT-23: Vellezîne keferû bi âyâtillâhi ve likâihî ulâike yeisû min rahmetî ve ulâike lehum azâbun elîm(elîmun).
Allah’ın âyetlerini ve O’na (Allah’a) mülâki olmayı (ruhlarını hayatta iken Allah’a ulaştırmayı) inkâr edenler; işte onlar, rahmetimden ümidi kestiler. Ve işte onlar ki; onlar için elîm azap vardır.


10/YÛNUS-45: Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yeteârafûne beynehum, kad hasirallezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).
Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar). Allah’a mülâki olmayı (Allah’a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrandadır (nefslerini hüsrana düşürdüler). Ve hidayete eren kimseler olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah’a ulaştıramadılar).


Hepsinde Allah'a mülâki olmanın ve hidayetin inkârı söz konusu (gizlenmesi söz konusu). Ama hepsi de hidayete yönelik âyetler. Birinde âyetlerin tekzip edilmesi (yalanlanması), diğerinde âyetlerin inkâr edilmesi ve Bakara-39’da da gizlenmesi yönünden bir ilişki söz konusu. Bu ‘keferû: örtmekle (inkâr etmekle)’ ketmetmek aynı şey değil. Birisi özellikle gizliyor. Ketmetmek de özellikle gizlemek müessesesi var. Ama neticede birbirine çok yakın ilişkide bulunan âyetler bunlar. Ve aynı hüviyette âyetler.

Bakara-39 ile âyetlerin örtülmesi ve yalanlanması, Kehf-103, 104, 105 ve 106 arasında hidayete yönelik âyetlerin inkâr edilmesi gizlenmesi yalanlanması ve alay edilmesi yönünden bir ilişki var mıdır?

Evet, vardır. Kehf-103:

18/KEHF-103: Kul hel nunebbiukum bil ahserîne a’mâlâ(a’mâlen).
De ki: “Ameller açısından en çok hüsrana uğrayanları size haber vereyim mi?”


“De ki; ameller açısından en çok hüsrana uğrayanları size haber vereyim mi?

18/KEHF-104: Ellezîne dalle sa’yuhum fîl hayâtid dunyâ ve hum yahsebûne ennehum yuhsinûne sun’â(sun’an).
Onlar, dünya hayatında amelleri (çalışmaları) sapmış (kaybettikleri dereceler, kazandıkları derecelerden daha fazla) olanlardır. Ve onlar, güzel ameller işlediklerini zannediyorlar.


“ellezîne dalle sa’yuhum fîl hayâtid dunyâ: Onların amelleri delâlete düşmüştür dünya hayatında
ve hum yahsebûne ennehum yuhsinûne sun’â(sun’an): Onlar, en güzeli yaptıklarını (güzel amel işlediklerini) zannediyorlardı.” Amelleri sapmış olanlar, Amelleri hasara uğramış olanlar.

18/KEHF-105: Ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî fe habitat a’mâluhum fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ(veznen).
İşte onlar, Rab’lerinin âyetlerini ve O’na mülâki olmayı (ölmeden evvel ruhun Allah’a ulaşmasını) inkâr ettiler. Böylece onların amelleri heba oldu (boşa gitti). Artık onlar için kıyâmet günü mizan tutmayız.


“ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim: Onlar Rab’lerinin âyetlerini inkâr ettiler.
ve likâihî: Ve O’na mülâki olmayı.
fe habitat a’mâluhum: Ve amelleri boşa gitti.
fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ(veznen): Onlar için kıyâmet günü mizan tutmayız.”
 
Aslında bu mizan tutulmayanlar bir sonraki âyet-i kerimeye ait.

Kehf-106:

18/KEHF-106: Zâlike cezâuhum cehennemu bimâ keferû vettehazû âyâtî ve rusulî huzuvâ(huzuven).
(Âyetlerimi) örtmeleri (inkâr etmeleri) ve âyetlerimi ve resûllerimi alay konusu edinmeleri sebebiyle, onların cezası işte bu cehennemdir.


“zâlike cezâuhum cehennemu bimâ keferû: İnkâr ettikleri için gidecekleri yer cehennemdir.
vettehazû âyâtî ve rusulî huzuvâ(huzuven): Âyetlerimi ve resûllerimi alay konusu etmeleri sebebiyle cezaları cehennemdir.” diyor Allahû Tealâ. Onlar için mizan tutulmaz.
 

Benzer konular