Sahâbe ve tâbiînin hidayetleri konusunda ne buyurursunuz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Sahâbe ve tâbiînin hidayetleri konusunda ne buyurursunuz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Sahâbe ve tâbiînin hidayetleri konusunda ne buyurursunuz?

Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir  hadîs-i şerifinde: "Sahâbe ve tâbîin denilen ehli sünnet topluluğuna sarılın." buyuruyor.
 
Ehli sünnetten Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in neyi tarif ettiği son derece açık. Ehli sünnet; ruhunu da, vechini de, nefsini de, iradesini de Allah'a teslim edenlerdir. Onlar sabikûn-el evvelîndi.

"Sahâbe ve tabiîn denilen ehli sünnet topluluğuna sarılın. Onlar sizi hedefe ulaştıracak yani onlar irşad makamının sahipleridir." diyor.

Kimdir ehli sünnet? Ruhunu, vechini, nefsini ve iradesini Allah'a teslim edenler. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in lisanında bu. Ama bugün ehli sünnet vel cemaat denince ne anlaşılıyor? Kur'ân’ın bugünkü dîn uleması tarafından yapılan açıklamalarını öğrenenler ve onları tatbik edenler. Bir başka ifadeyle Îslâm’ın 5 şartıyla amel edenler ve asırlardan beri insanlar tarafından yazılan kitaplardaki hükümlere riayet edenler.

Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, Allahû Tealâ’nın dizaynında sabikûn onlardır. Hayırlarda yarışanlar onlardır. Ehli sünnet vel cemaat.
 
Öyleyse bugün dünya üzerinde ehli sünnetin gerçek sahipleri kimlerdir? Bizleriz. Allah'ın öğretisi bizi nereye alıyor? Ruhumuzu, vechimizi, nefsimizi ve irademizi Allah'a teslim etmeye. Bunların hepsinin sahâbe tarafından yapıldığını görüyoruz. Zaten Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in burada "Sahâbeye ve tabiîne sarılın." mânâsına (sarılın) şeklinde söylediği söz, sahâbe tabiînin mürşididir. Tabiîn de tebei tabiînin mürşididir. Ve burada Tevbe-100’de Allahû Tealâ:

9/TEVBE-100: Ves sâbikûnel evvelûne minel muhâcirîne vel ensâri vellezînettebeûhum bi ihsânin radıyallâhu anhum ve radû anhu ve eadde lehum cennâtin tecrî tahtehâl enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), zâlikel fevzul azîm(azîmu).
O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayırlarda yarışanlardan salâh makamında iradesini Allah'a teslim ederek irşada memur ve mezun kılınanlar): Onların bir kısmı muhacirînden (Mekke'den Medine'ye göç edenlerden) bir kısmı ensardan (Medine'deki yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandı. (Sahâbe irşad makamına sahip oldukları için onlara tâbî olundu). Allah, onlardan razı ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razıdır. Onlara Allah, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı ve orada ebediyyen kalacaklardır. İşte bu, en büyük (azîm) mükâfattır.


Sahâbenin de, tabîinin de fevz-ül azîmin sahipleri olduğunu açıkladığına göre, tabiîn de irşad makamının sahibi olmuşlar. Ve sarılından muratta, tâbî olun.
 
İşte asırlardan beri sahâbe, tabîin, tebei tâbiîn, tebei tâbiînne tâbî olanlar, onlara tâbî olanlar, onlara tâbî olanlar, bize kadar gelmiş. Biz kendi mürşitlerimize tâbî olmuşuz. Sizler de bugün bizlere tâbî oluyorsunuz. Ehli sünnet vel cemaatin hiçbir kayıp vermeden bugüne kadar ulaştırdığı dîn dağarcığı bunu ihata ediyor. Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah'a teslimini. Ve bugün ehli sünnet vel cemaat denen insanlara baktığımız zaman sıkı sıkıya asırlardan beri yazılan kitapların muhtevasını öğrenen ve doğrunun o olduğunu zanneden insanlar.

Sevgili kardeşlerim, herşey iblis tarafından şeceresinden çıkarılmış ve Îslâm’ı mahvetmek için bütün tedbirleri almış ve ne yazık ki korkunç bir başarıyla yürütmüş işlevleri bugüne gelmişiz.

"Sabikûn-el evvelîn olan muhacirin ve ensarın ve tâbiînin yani sahâbe ve tâbiînin hidayetleri konusunda ne buyurursunuz." diyor.  

Hepsinin hidayete erdikleri kesin. Çünkü fevz-ül azîmin sahipleri. Yetmez açık bir şekilde tâbiîn ve sahâbeden bahsettiğine göre sahâbeye tâbî olanlardan bahsettiğine göre sahâbeye tâbî olunduğu kesin. Öyleyse sahâbe irşad makamının sahipleriydi ve Adn cennetlerine hak etmişlerdi. Bu sebeple fevz-ül azîmin sahibi olarak tarif ediliyorlar. Ama aynı zamanda tâbiînde Adn cennetlerinin sahibi olarak görülüyor âyet-i kerimede ve onlar da irşad makamının sahibi. Çünkü tebei tâbiînin varlığı da kesinlik kazanıyor. Ayrıca bu âyette onlara da aynı cennet hazırlandığına göre onlar da fevz-ül azîmin sahipleri olduğuna göre gidecekleri yer mutlaka Adn cennetleri mutlaka irşad makamının sahipleri.

Devam ediyor kardeşimiz:

Sabikûn-el ahirîn için sahâbe ve tâbiîn gibi Îslâm’ın 7 safhasını yaşayarak, ruhun, vechin, nefsin ve iradenin teslimini gerçekleştirenlerdir diyebilir miyiz?

Elbette diyebiliriz. Nitekim Tevbe-100’ü açıkladık. Aynı sonuçla karşı karşıyayız.

Benzer konular