Hidayet çağı ile Vâkıa-14’te açıklanan sonraki sabikûnlar (sabikûn-el ahirin) arasında bir ilişki var mı?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Hidayet çağı ile Vâkıa-14’te açıklanan sonraki sabikûnlar (sabikûn-el ahirin) arasında bir ilişki var mı?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Hidayet çağı ile Vâkıa-14’te açıklanan sonraki sabikûnlar (sabikûn-el ahirin) arasında bir ilişki var mı?

Vâkıa-14:

56/VÂKIA-13: Sulletun minel evvelîn(evvelîne).
(Onlar), evvelkilerden bir ümmettir.

56/VÂKIA-14: Ve kalîlun minel âhirîn(âhirîne).
Ve (onların) birazı sonrakilerdendir.


Sonrakiler.

Sabikûn-el evvelînin çok olduğunu söylüyor El Vakıa-13’de. El Vakıa-14’de de: "Ahirînden de az bir kişi, onlardan daha az bir topluluk." diyor. Kıyâmet günü orada Allah'ın huzurunda olacaklar evvelki sabikunlar da sonraki sabikûnda. Sabikûn hayırlarda yapılan müsabakalarda ilk 3 dereceye girenler. Yani son kademenin sahipleri, salihin olanlar (salihler), ondan bir evvelki kademe muhlisler, ondan bir evvelki kademe ulûl’elbab. Hepsi de daimî zikirin sahibi. Hepsi tasfiyeye ulaşmış olan insanlar. Allahû Tealâ biliyorsunuz Tevbe-100’de sabikûn-el evvelînden

bahsediyor, diyor ki:

9/TEVBE-100: Ves sâbikûnel evvelûne minel muhâcirîne vel ensâri vellezînettebeûhum bi ihsânin radıyallâhu anhum ve radû anhu ve eadde lehum cennâtin tecrî tahtehâl enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), zâlikel fevzul azîm(azîmu).
O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayırlarda yarışanlardan salâh makamında iradesini Allah'a teslim ederek irşada memur ve mezun kılınanlar): Onların bir kısmı muhacirînden (Mekke'den Medine'ye göç edenlerden) bir kısmı ensardan (Medine'deki yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandı. (Sahâbe irşad makamına sahip oldukları için onlara tâbî olundu). Allah, onlardan razı ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razıdır. Onlara Allah, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı ve orada ebediyyen kalacaklardır. İşte bu, en büyük (azîm) mükâfattır.


ves sâbikûnel evvelûne minel muhâcirîne vel ensâri vellezînettebeûhum bi ıhsânin: O evvel ki sabikunlar (hayırlarda yarışanlar) muhacirinden ve ensardandır. Ve onlara ihsanla tâbî  tâbî olanlardandır.
radıyallâhu anhum ve radû anhu: Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da O’dan (Allah'tan).
ve eadde lehum cennâtin: Allah onlara cennete hazırlamıştır.
tecrî tahtehel enhâru: Altından ırmaklar akan cennetler.
hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden): Orada ebediyyen kalacaklardır.
zâlikel fevzul azîm(azîmu): İşte bu fevz-ül azîmdir.

Yani burada sahâbenin Hakkul yakîne ulaştıkları kesinlik kazanıyor. Çünkü Allahû Tealâ fevz-ül azîmden bahsediyor. En büyük mükâfat azîm mükâfat. Öyleyse irade teslimini gerçekleştirdikleri kesin. Zaten irşad makamına tayin edilmişler ki kendilerine tâbî olunmuş.

İşte sahâbe evvelki sabikûnlardı (sabikûn-el evvelîndi). Ve şimdi de bu çağda da (hidayet çağında da) sabikûn-el ahirîn. Sizler sabikûn-el ahirîni oluşturuyorsunuz sevgili kardeşlerim. Hidayetin ne olduğunu bilenler, hidayet çağının temsilcileri

Benzer konular