Nahl-36 ve Zumer-17 arasındaki ilişkiyi açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Resûl ve Nebî » Nahl-36 ve Zumer-17 arasındaki ilişkiyi açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Nahl-36 ve Zumer-17 arasındaki ilişkiyi açıklar mısınız?

Nahl-36 da ümmetler de bulunan resûllerin insanları şeytana kul olmaktan kurtarıp Allah’a kul edeceğini belirtmektedir. Zumer-17 de ise Allah’a yönelen herkesin şeytana kul olmaktan kurtulup Allah’a kul olacağını belirtmektedir. Bu iki âyet-i kerime arasındaki ilişkiyi açıklar mısınız?

16/NAHL-36: Ve lekad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâletu, fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). (Allah’a ulaşmayı dileyerek) Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını (Resûlün daveti üzerine Allah’a ulaşmayı dileyenleri), Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün).


"ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen: Biz bütün ümmetlerde, ülkelerde, milletlerde, resûl beas ederiz (hayata getiririz)." diyor Allahû Tealâ.     
"eni’budûllâhe: Allah’a kul olsunlar diye.
vectenibût tâgût(tâgûte): Ve taguttan içtinap etsinler diye.
fe minhum men hedallâhu: Onlardan bir kısmı hidayete erdi. Allah onları hidayete erdirdi (onlardan bir kısmını).
ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu): Bir kısmının da üzerine dalâlet hak oldu.
fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne): Yeryüzünde gez de tekzip edenlerin durumlarının ne olduğunu, akıbetlerinin (sonuçlarının) ne olduğuna gör." diyor Allahû Tealâ.

Bu Nahl-36. Burada Allahû Tealâ, "eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte)" "Resûl kıldı." diyor. "Allah’a kul olsunlar diye ve taguttan içtinap etsinler diye."

Zumer 17:

39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ibâdi.
Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!


"Onlar, taguta kul olmaktan içtinap ettiler. Çünkü Allah’a ulaşmayı dilediler. Onlar için müjdeler vardır. " diyor.

Şimdi sualine bakalım kardeşimizin;

"Nahl-36 da ümmetler de bulunan resûllerin insanları şeytana kul olmaktan kurtarıp Allah’a kul edeceğini belirtmektedir. Zumer-17 de ise, Allah’a yönelen herkesin şeytana kul olmaktan kurtulup Allah’a kul olacağını belirtmektedir. Bu iki âyet-i kerime arasındaki ilişkiyi açıklar mısınız?" diyor

Burada resûlün bulunduğu ülkede resûlün görevi tebliğ yapmaktır. Tebliğ yapıp da Allah’a ulaşma davetine icabet eden herkes, taguta kul olmaktan kurtulup Allah’a kul olmuştur. Ve resulün görevi tebliği yapmaktır. Tebliğ yaptıktan sonra tâbîyet sonraki kademede gelir. Ama taguta kul olmaktan kurtulup Allah’a kul olmak, o insanların tebliğe uyup Allah’a ulaşmayı diledikleri anda gerçekleşir. Bu açıdan Nahl-36 ile Zumer-17 aynı şeyleri anlatıyor.

Benzer konular