Bu dönemde insanların Mehdi (A.S)’ın kavmini ve âlemi hidayete çağırması ve insanların Nisâ-64’e göre itaat etmemelerini, Duhân 10-11-12-13-14-15’e göre dünyayı fitne kaplayıp azap verdiği söylenebilir mi?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Bu dönemde insanların Mehdi (A.S)’ın kavmini ve âlemi hidayete çağırması ve insanların Nisâ-64’e göre itaat etmemelerini, Duhân 10-11-12-13-14-15’e göre dünyayı fitne kaplayıp azap verdiği söylenebilir mi?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bu dönemde insanların Mehdi (A.S)’ın kavmini ve âlemi hidayete çağırması ve insanların Nisâ-64’e göre itaat etmemelerini, Duhân 10-11-12-13-14-15’e göre dünyayı fitne kaplayıp azap verdiği söylenebilir mi?

"Bu dönemde Mehdi (A.S) olacak." diyor kardeşimiz. İnsanları hidayete çağıracak ve insanlar Nisâ Suresinin 64. âyet-i kerimesine uygun olarak itaat açıklandığı gibi (o âyette açıklandığı gibi) itaat etmeyecekler. Bu sebeple de Allahû Tealâ dünyayı fitneyle kaplayıp onlara azap verecek. Duhân Suresinin 10-11-12-13-14-15. âyet-i kerimelerine göre o Resûl’e itaat edilmediği için azap verecek.

Şu anda dünyayı bir fitne kaplamış durumda. Nisâ 64:

4/NİSÂ-64: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ li yutâa bi iznillâh(iznillâhi). Ve lev ennehum iz zalemû enfusehum câûke festagferûllâhe vestagfera lehumur resûlu le vecedûllâhe tevvâben rahîmâ(rahîmen).
Ve Biz, (hiç) bir resûlü, Allah’ın izniyle kendilerine itaat edilmesinden başka birşey için göndermedik. Ve onlar nefslerine zulmettikleri zaman, eğer sana gelselerdi, böylece Allah’tan mağfiret dileselerdi ve Resûl de onlar için mağfiret dileseydi, mutlaka Allah’ı, (iki tarafın da) tövbelerini (onların tövbesini ve Resûl’ün mağfiret talebini) kabul eden ve rahmet edici olarak bulurlardı.


ve mâ erselnâ min resûlin illâ li yutâa bi iznillâh(iznillâhi): Biz Allah’ın izniyle itaat edilsin diye resûllerimizi göndeririz. Başka bir maksatla göndermeyiz. Sadece Allah’ın izniyle kendilerine itaat edilsin diye göndeririz.
ve lev ennehum iz zalemû enfusehum: Onlar, nefslerine zulmettikleri zaman eğer.
câûke: Sana gelselerdi.
festagferûllâhe vestagfere lehumur resûlu: Allah’tan istiğfar dileselerdi, onlar için resûlde istiğfar dileseydi.
le vecedûllâhe tevvâben rahîmâ (rahîmen): Allah’ı onların tövbelerini kabul etmiş bulurlardı. Kabul eden ve rahmet gönderen olarak bulurlardı.

Burada, Nisâ 64’te farklı bir işaret var. Nisâ 64, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in insanlara olan şefaatini, sahâbeye olan şefaatini ifade eden bir âyettir. Ama âyetin başında:

“ve mâ erselnâ min resûlin illâ li yutâa bi iznillâh (iznillâhi): Biz, resûllerimizi kendilerine itaat edilsinler diye göndeririz.” diyor  Allahû Tealâ. İfade o.

Kardeşimiz diyor ki: “İnsanların Mehdi (A.S)’ın kavmini ve âlemi hidayete çağırması ve insanların Nisâ 64’e göre itaat etmemeleri.”

Evet, şu anda özellikle dîn âlimlerinin Allah’ın Resûl’üne itaat etmedikleri kesin. Ellerinde hiçbir delil de olmamasına rağmen insanlar Allah’ın Resûl’üne itaat etmiyorlar. Her geçen gün onunla cebelleşiyorlar ve de hadisleri Kur’ân’a karşı delil olarak kullanmaya çalışıyorlar. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'de diyor ki:

“Benim hadislerim tartışılacaktır. Hiçbir hadisim Kur’ân’a aykırı olamaz.”

Şimdi Duhân -10-11-12-13-14-15’e bakalım:

44/DUHÂN-10: Fertekib yevme te’tîs semâu bi duhânin mubîn(mubînin).
Artık göğün, apaçık duman (fitne) getireceği günü gözle.


"Göklerin açık dumanla kaplanacağı günü gözetle."

Duhân 11:

44/DUHÂN-11: Yagşân nâse, hâzâ azâbun elîm(elîmun).
(O fitne ki) insanları (insanların büyük kısmını) sarmıştır. İşte bu, elîm bir azaptır.


"Öyle bir duman ki, bütün insanları saracak elim bir azaptır." Yani "Bu bir duman değil, bir azap." diyor Allahû Tealâ.

Duhân 12:

44/DUHÂN-12: Rabbenâkşif annâl azâbe innâ mu’minûn(mu’minûne).
Rabbimiz, azabı bizden kaldır. Muhakkak ki biz, mü’minleriz.


"Rabbimiz, bu azabı bizden kaldır çünkü biz, mü’minleriz."

Bu mü’minleriz diyenlerin azaba duhçan olduklarına göre, mü’minler olmadıkları kesinleşiyor.

Duhân 13:

44/DUHÂN-13: Ennâ lehumuz zikrâ ve kad câehum resûlun mubîn(mubînun).
Onlara (herşeyi) açıklayan bir resûl gelmişti. (Buna rağmen resûlün söylediklerinden) ibret almadılar.


Muhakkak ki onlar öğüt almazlar. Onlara andolsun ki apaçık bir Resûl geldi. Onlara biz apaçık bir Resûl gönderdik. Resûl onlara söyledi:

“Allah’a ulaşmayı dileyin eğer dilemezseniz gedeceğiniz yer cehennemdir." dedi. "Ama onlar ibret almazlar. Onun söylediğini dikkate almazlar, Allah’a ulaşmayı dilemezler.” diyor.

Duhân 14:

44/DUHÂN-14: Summe tevellev anhu ve kâlû muallemun mecnûn(mecnûnun).
Ve (O’NA) (şeytan tarafından vahyedilerek) “öğretilmiş” ve “deli” dediler ve sonra O’NDAN yüz çevirdiler.


"Sonra O'ndan yüz çevirdiler." Gerçekten bizden, o devrede herkes yüz çevirmişti.

ve kâlû muallemun mecnûn (mecnûnun): Ve O’na “öğretilmiş” dediler, "şeytan tarafından öğretilmiş, şeytandan vahiy alıyor." dediler ve “deli” dediler.

44/DUHÂN-15: İnnâ kâşifûl azâbi kalîlen innekum âidûn(âidûne).
Muhakkak ki Biz, azabı biraz kaldırsak (bile), şüphesiz ki siz (şirke) dönecek olanlarsınız.


"Biz, bu azabı biraz kaldıracağız, siz yine küfre düşeceksiniz." diyor Allahû Tealâ.

İşte Ceviz Kabuğu rezaletini hepiniz dinlediniz, gördünüz. En az 60 milyon insan seyretti. Biz orada 3 defa, “Allah’a ulaşmayı dileyin, dilemezseniz gideceğiniz yer cehennemdir, kurtulamazsınız.” dedik. Söylediklerimizden kimse ibret almadı. Bize, biliyorsunuz ki orada deli dediler ve şeytandan vahiy alıyor dediler. Toplumun da büyük kısmı buna inandı ve ondan sonra insanlar bizden yüz çevirdiler. Bu olay bir tarih kitabı gibi Kur’ân-ı Kerim’de yer alıyor. Bizim Allah’ın Resûl’ü olduğumuz bir defa daha teyit edilmiş oluyor.


Benzer konular