Âli İmrân Suresinin 19. âyet-i kerimesinde Allah’ın indinde bir tek dînin mevcut olduğu belirtilmesine rağmen, Fetih-28 ve Tevbe-33’te “aled dîni kullihî” sözünün anlamını açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Kur’ân-ı Kerim'deki Temel Emirler » Âli İmrân Suresinin 19. âyet-i kerimesinde Allah’ın indinde bir tek dînin mevcut olduğu belirtilmesine rağmen, Fetih-28 ve Tevbe-33’te “aled dîni kullihî” sözünün anlamını açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Âli İmrân Suresinin 19. âyet-i kerimesinde Allah’ın indinde bir tek dînin mevcut olduğu belirtilmesine rağmen, Fetih-28 ve Tevbe-33’te “aled dîni kullihî” sözünün anlamını açıklar mısınız?

Âli İmrân 19:
 
3/ÂLİ İMRÂN-19: İnned dîne indâllâhil islâm(islâmu), ve mâhtelefellezîne ûtûl kitâbe illâ min ba’di mâ câehumul ilmu bagyen beynehum, ve men yekfur bi âyâtillâhi fe innallâhe serîul hısâb(hısâbı).
Muhakkak ki Allah'ın indinde dîn, İslâm'dır (teslim dînidir). Kendilerine kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki hased sebebiyle ihtilâfa düştüler. Ve kim Allah'ın âyetlerini örterse (inkâr ederse), o taktirde, muhakkak ki Allah, hesabı çabuk görendir.


inned dîne indâllâhil islâm (islâmu): Allah’ın indinde İslâm'dan başka bir dîn yoktur. Sadece İslâm vardır.

Muhakkak ki, şüphesiz ki, Allah’ın İndi’nde İslâm’dan başka bir dîn yoktur. Şüphesiz ki, Muhakkak ki, Allah’ın İndi’ndeki dîn muhakkak ki İslâm’dır.

"ve mahtelefellezîne ûtûl kitâbe illâ min ba’di mâ câehumulılmu bagyen beynehum, ve men yekfur bi âyâtillâhi fe innallâhe serîul hısâb (hısâbı)."

"Allah katında dîn, hiç şüphesiz muhakkak ki İslâm’dır. O kitap verilen kişiler, kendilerine ilim geldikten sonra sırf kendi aralarındaki ihtiras yüzünden ihtilâfa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkâr ederse (bilsin ki;) Allah, SERİ’UL HİSAB’tır (Allah hesabı çabuk görendir).

Burada açık bir şekilde: “inned dîne indâllâhil islâm(islâmu)"  diyor Allahû Tealâ. Muhakkak ki Allah katındaki, Allah’ın İndi’ndeki dîn sadece İslâm’dır. Yani Allah’ın katında tek bir dîn vardır. O da İslâm dînidir.” diyor Allahû Tealâ.

Fetih 28:

48/FETİH-28: Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakkı li yuzhirahu alâd dîni kullihî, ve kefâ billâhi şehîdâ(şehîden).
O’dur ki, Resûl’ünü hidayetle ve hak dîn ile bütün dînlere izhar etmesi (açıklaması) için gönderdi ve şahit olarak Allah yeter.


huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakkı: O'dur ki resûlünü hidayetle, hak dînle gönderir.
li yuzhirehu: Onu (o dîni) izhar etmek için.
aled dîni kullih (kullihî): Bütün dînler üzerine.
ve kefâ billâhi şehîdâ (şehîden): Allah şahit olarak yeter.

Burada, Allah bütün dînler üzerine hak dîni ve hidayeti izhar etmek için (açıklamak için) resûlünü gönderendir.

Âli İmrân Suresinin 19. âyet-i kerimesi Allah’ın katında, Allah’ın İndi’nde, başka bir dînin olmadığını sadece bir tek dînin, Allah’a teslim olma dîninin İslâm dîninin var olduğunu söylüyor. Fetih 28’de ise; "Resûlünü hidayet ve hak dîn ile hakkın katındaki o tek dînle, bütün dînlerin üzerinde izhar etmesi için, açıklaması için gönderir.

Bu, bugünde bizim üzerimize verilen bir vazifedir. Çünkü bir tek dîn asırlar geçince, 1000 yıllar geçince dînler olmuş, ayrı ayrı dînler oluşmuş. Oysaki bütün dînlerin, dîn olarak mevcudiyetleri Allahû Tealâ tarafından kabul edilmiyor.

“Allah’ın katında bir tek dîn vardır." diyor. Ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allah’a teslîm etmeyi ihtiva eden teslîm dîni İslâm dîni. İslâm dîni yani Allah’a teslîm dîni. Ama Peygamber Efendimiz (S.A.V) geldiği zaman kitaplı dîn olarak Hıristiyanlıkta vardı, onlardan daha evvelki Yahudilikte vardı. O dînler üzerine izhar etsin diye. Bugün de var. Hıristiyanlık da var, Yahudilik de var. Dîn olarak kabul edilen, en azından inanç çeşidi olarak kabul edilen 72. çeşit inanç söz konusu. Bunlardan dîn adını verdiklerimiz dünya üzerinde; Hristiyanlık, Yahudilik, Budizm. Bizim aklımıza gelenler bundan daha fazla değil. Ve diğer inanç çeşitleri. Ama bugün Hristiyanlığın ve Yahudiliğin bulunduğu nokta ve İslâm’ın bulunduğu nokta aynı noktadır. Gerçek İslâm’ın unutulduğu bir nokta. Bunun için bugünkü resûl bir peygamber resûl değildir, bir velî resûldür. Görevi;

* İslâm’ı yaşadıklarını zannedenlere de İslâm’ı öğretmek,
* Hıristiyanlığı yaşayanları da Allah’a teslimi öğretmek.
* Yahudilere de İslâm’ı, Allah’a teslim olmayı öğretmek.

Onunla vazifelidir. Onun için, insanların kabul ettiği dînler var ama Allah’ın katında dîn bir tanedir. Sonunda da dönüş ona olacaktır. Dünyanın sonu gelmeden evvel insanların o tek dîne yöneldiğini hepiniz göreceksiniz.

Tevbe Suresinin 33. âyet-i kerimesi:

9/TEVBE-33: Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakkı li yuzhirahu alâd dîni kullihî ve lev kerihel muşrikûn(muşrikûne).
Resûl'ünü müşrikler kerih görseler de, hidayetle ve hak dîn ile (bu dîni) bütün dînler üzerine izhar etmesi (hak dîn olduğunu ispat etmesi) için gönderen O'dur.


"O Allah'tır ki (O'dur ki) resûlünü, hidayetle ve hak dîn ile diğer bütün dînlerin üzerine izhar etsin diye (açıklasın diye) müşrikler istemesede gönderen, O’dur." diyor Allahû Tealâ, O Allah'tır.

Öyleyse dînler yoktur, Allah’ın İndi’nde sadece bir tek dîn vardır. Allah’ın katındaki dînin adı İslâm’dır ama bütün peygamberler aynı dîni yaşamışlardır. Peygamberler rahmetli olduktan sonra, asırlar geçince insanların ne kadar değişik yanlışlıklara yöneldikleri açık bir şekilde ortada.

Şu anda da bir mücadele sürüyor dîn adamlarıyla bizim aramızda ve bu mücadeleden galip çıkacak olan onlar değildir sevgii kardeşlerim. Şu anda dîn adamlarının önemli bir bölümü incelediler söylediklerimizi ve bir kısmı (önemli bir kısmı) bütün söylediklerimizin doğru olduğunda aynı fikre ulaştılar.

Öyleyse dînler yoktur, tek bir dîn vardır ama insanlar başka başka dînlerin mensubu olduklarını zannettikleri için, Allahû Tealâ o insanlara göre yapılan tasnifin neticesinde insanların kanaâtlerini burada açıklıyor dînler olarak; Hıristiyanlık gibi, Yahudilik gibi. Aslında Allah’ın katındaki dîn bir tek dîndir, o da Allah’a teslîm olma dînidir.


Benzer konular