Bir sohbetinizde Allahû Tealâ’nın size yazdırdığı risaletin bir bağlayıcı hüküm olmadığını söylediniz ama ben okuyunca Allah'ın bu kadar değer verdiği bir dostuna sadece itaatin farz olduğunu Nisa 64’teki “itaat edin” dediği resûl ortaya çıkıyor bu sebeple. Ve resûlünü canından çok sevmek gerektiğinin hükmünü anlıyorum. Bu da Allah'ın bu dönemde insanlara büyük bir hediyesi, ni’metidir, diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Bir sohbetinizde Allahû Tealâ’nın size yazdırdığı risaletin bir bağlayıcı hüküm olmadığını söylediniz ama ben okuyunca Allah'ın bu kadar değer verdiği bir dostuna sadece itaatin farz olduğunu Nisa 64’teki “itaat edin” dediği resûl ortaya çıkıyor bu sebeple. Ve resûlünü canından çok sevmek gerektiğinin hükmünü anlıyorum. Bu da Allah'ın bu dönemde insanlara büyük bir hediyesi, ni’metidir, diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bir sohbetinizde Allahû Tealâ’nın size yazdırdığı risaletin bir bağlayıcı hüküm olmadığını söylediniz ama ben okuyunca Allah'ın bu kadar değer verdiği bir dostuna sadece itaatin farz olduğunu Nisa 64’teki “itaat edin” dediği resûl ortaya çıkıyor bu sebeple. Ve resûlünü canından çok sevmek gerektiğinin hükmünü anlıyorum. Bu da Allah'ın bu dönemde insanlara büyük bir hediyesi, ni’metidir, diyebilir miyiz?

Sevgili kardeşlerim, Allahû Tealâ bizi huzur namazının imamı olarak tayin etti ve resûl olduğumuzu söylüyor. Risalet Nurları bizim resûl olduğumuzu ifade ediyor. Ama biz, o kitapta Risalet Nurları’nın bir emredici kitap, bir şeriat kitabı olmadığını söyledik. Elbette Allahû Tealâ’nın risaletine sahip olan Allahû Tealâ’nın resûlü kendisine itaat edilmesi lâzım gelen birisidir. Ama bu itaat başka bir itaat, Allah’ın nebîlerine olan itaattir başka bir itaattir. Allah'ın bütün nebîleri şeriat kitabıyla desteklenmişlerdir. Mutlaka bütün nebîlere, bütün peygamberlere Allahû Tealâ şeriat kitabı indirmiştir. Son nebî, son peygamber olan Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’e de Kur'ân-ı Kerim indirilmiştir ve Kur'ân-ı Kerim‘le emrolunmuşuz hepimiz. Kıyamete kadar yaşayacak bütün insanlar Kur'ân-ı Kerim’le emrolunmuşlardır. Kur'ân-ı Kerim bir farzlar demetidir. Ve mutlaka Kur'ân-ı Kerim’in bütün insanlara verdiği emirlere hepimiz itaat etmek mecburiyetindeyiz.

Risalet Nurları’nda bu tarzda bir emir mevcut değildir. Bu sebeple ikisinin aynı şey olmadığı kesindir. Allah'ın bize yazdırdığı Risale Nurları bir şeriat kitabı değildir. Bir peygambere yazdırılan bir kitap gibi onun bir takım emirler vaaz etmesi, mutlaka şöyle şöyle yapacaksınız demesi söz konusu değildir.

İşte sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, burada resûle itaat başka şey, resûlün kitabına itaat başka şeydir. Allahû Tealâ’nın bize yazdırdığı kitap sadece bir sohbet niteliğindedir, emredici hüküm ihtiva etmemektedir. Biz resûlüz diye Allah'ın bize indirdiği bir şer’î hükmü ihtiva eden hiçbir şey yoktur. Kıyamete kadar dünya Kur'ân-ı Kerim’deki hükümlerle yönetilecektir. Bizim için de aynı şey söz konusudur. Kur'ân-ı Kerim’e itaat etmek ve itaat ettirmekle vazifeliyiz.

“Bu da Allah'ın bu dönemde büyük bir hediyesi, ni’metidir, diyebilir miyiz?” diyor. Biz de öyle olduğuna inanıyoruz Doğan.
 
Nisâ 64’ü vermiş Doğan.

4/NİSÂ-64: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ li yutâa bi iznillâh(iznillâhi). Ve lev ennehum iz zalemû enfusehum câûke festagferûllâhe vestagfera lehumur resûlu le vecedûllâhe tevvâben rahîmâ(rahîmen).
Ve Biz, (hiç) bir resûlü, Allah’ın izniyle kendilerine itaat edilmesinden başka birşey için göndermedik. Ve onlar nefslerine zulmettikleri zaman, eğer sana gelselerdi, böylece Allah’tan mağfiret dileselerdi ve Resûl de onlar için mağfiret dileseydi, mutlaka Allah’ı, (iki tarafın da) tövbelerini (onların tövbesini ve Resûl’ün mağfiret talebini) kabul eden ve rahmet edici olarak bulurlardı.


ve mâ erselnâ min resûlin illâ li yutâa bi iznillâh(iznillâhi): Biz, ancak Allah'ın izniyle kendilerine itaat edilsin diye resûlleri göndeririz.
ve lev ennehum iz zalemû enfusehum câûke: Onlar, nefslerine zulm ettikleri zaman sana gelselerdi.
festagferûllâhe vestagfere lehumur resûlu: Allah onlara mağfiret edecekti ve Allah'tan mağfiret dileselerdi “vestagfere lehumur resûlu” resûl de onlar için mağfiret dileseydi.
le vecedûllâhe tevvâben rahîmâ(rahîmen): Allah'ı tövbeleri kabul edici ve Rahîm esmasıyla tecelli edici bulacaklardı.” diyor Allahû Tealâ.

Bu sebeple Doğan güzel bir konuya temas etmiş. Dikkat edin resûle itaat asıldır. Ama nebî resûller kitaplarında şeriat hükümleri bulunan ve bu şeriatla emretmek üzere gönderilmiş olan peygamberlerdir. Peygamberlerin dışındaki hiç kimse bu tarzda bir şerit kitabının sahibi olamaz. Ancak Allah'ın bize indirdiği gibi sohbet kitabı mahiyetinde kitaplar yazdırır Allahû Tealâ insanlara ve şimdiye kadar çok kişiye yazdırmıştır. Onlar da kitabın hükümleri emredici değildir. Şeriat hükmü taşımaz.

Benzer konular