En’âm Suresi 152 ve 153. âyet-i kerimeler ile Yunus Suresi 25 ve 26. âyet-i kerimeler arasında bir ilişki var mıdır? Burada da 4 teslim ile Sıratı Mustakîm arasındaki ilişki buyruluyor diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Sıratı Mustakîm » En’âm Suresi 152 ve 153. âyet-i kerimeler ile Yunus Suresi 25 ve 26. âyet-i kerimeler arasında bir ilişki var mıdır? Burada da 4 teslim ile Sıratı Mustakîm arasındaki ilişki buyruluyor diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

En’âm Suresi 152 ve 153. âyet-i kerimeler ile Yunus Suresi 25 ve 26. âyet-i kerimeler arasında bir ilişki var mıdır? Burada da 4 teslim ile Sıratı Mustakîm arasındaki ilişki buyruluyor diyebilir miyiz?

10/YÛNUS-25: Vallâhu yed'û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin).
Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zat'ına ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm'e ulaştırır.


“Allah selâm yurduna yani aslında teslim yurduna çağırır ve Allah dilediği kişiyi Sıratı Mustakîm’e ulaştırır.” Neyini dilediği kişiyi? Bu dâris selâma yani selâm yurduna bir başka ifadeyle asıl mânâsıyla teslim yurduna ulaştıracağı kişiyi Sıratı Mustakîm’e ulaştırır.

Yûnus 26:

10/YÛNUS-26: Lillezîne ahsenûl husnâ ve zîyâdetun, ve lâ yerheku vucûhehum katerun ve lâ zilletun, ulâike ashâbul cenneti, hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Onlar için Ahsenül hüsna (Allah'ın Zat'ına ulaşmak) ve ziyadesi (daha fazlası, Allah'ın cemalini görmek) vardır. Onların yüzlerini bir keder kaplamaz ve bir zillet (küçük düşme, hakirlik) yoktur. İşte onlar, cennet halkıdır. Onlar, orada devamlı kalanlardır.


lillezîne ahsenûl husnâ ve zîyâdeh(zîyâdetun): Onlar Ahsenül Hüsna vardır, Allah'ın Zat’ı, (Allah'ın Zat'ına ulaşmak) vardır.

Neden bunu ulaşmak olarak değerlendiriyoruz? Çünkü “ve zîyâdeh: ve ziyadesi de vardır, daha ötesi de.” O zaman birincisi Allah'ın Zat’ına ulaşmak olmalı ki, daha ötesi Allah'ın Zat’ını görmek olsun. Bu ikisi konuyu bütünleştiriyor.

ve lâ yerheku vucûhehum katerun: Onların yüzlerini bir keder kaplamaz.
ve lâ zilleh(zilletun): Ve bir zillet de kaplamaz.
ulâike ashâbul cenneh(cenneti): Onlar cennet ashabıdırlar. Cennette kalacak olanlardır.
hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne): Orada devamlı kalanlardır.”

Ne oldu sevgili kardeşlerim? Burada bir büyük sonuç var. Yûnus 25 ve Yûnus 26 bütünü alıyor. Allah'ın Zat’ına ulaşmayı ve Allah'ın Zat’ını görmeyi ifade ediyor. Bu ihata, bu muhtevaya alış bütünü ifade eder. Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah'a teslimidir. Ruhun Allah'a teslimi, ruhun Allah'a ulaşmasıdır. Bu Ahsenül Hünsa ile ifade edilmiş ve ziyadesi ruhun Allah'a tesliminin ötesinde bu kişinin Allah'ın Zat’ını kalp gözüyle görmesidir. İkisi de Allah'ın Zat’ıyla alâkalıdır.

Evet, Yûnus Suresinin 25 ve 26. âyet-i kerimelerinde Allahû Tealâ gene 4 teslimi vermiş oluyor. 4 teslim ve Sıratı Mustakîm arasındaki ilişki gene vardır. Allahû Tealâ’nın burada Ahsenül Hüsna’dan muradı, Allah'ın Zat’ı, Allah'ın Zat’ına ulaşmaktır. Allahû Tealâ zaten her ne kadar “selâm yurdu” şeklinde ifade etmişse de selâm yurdu kişinin kendisine selâm verilen yurt yani cennet gibi görünüyor. Ama “Sıratı Mustakîm’e ulaştırır.” dediği zaman Allahû Tealâ anlaşılıyor ki orası Allah'a ulaştıran yoldur. Biliyorsunuz Sıratı Mustakîm Allah'a ulaştıran yolun adıdır. Burada Allah'ın Zat’ına ulaştırdığını hem Ahsenü Hünsa kelimesini hem de ziyade kelimesini kullanmasından anlıyoruz. 21. basamakta ruh Allah'a ulaşır. Ahsenül Hüsna’ya kavuşur. Ama ruhun Allah'ın Zat’ına ulaşması 21. basamakta olmasına rağmen ziyadesi, daha ötesi 28. basamakta ve insanların az bir kısmına nasip olur. İrşad makamına Allah'ın teslim ettiği ruhunu da vechini de nefsini de iradesini de Allah'a teslim etmiş olanlara.

Sevgili kardeşlerim, Allah'ın davetinin muhtevasına baktığımız zaman ifade selâm yurdu olarak kullanılıyor ama kişiler Sıratı Mustakîm’e davet ediliyor. Nisa 175’e baktığımız zaman bilmeceyi çözüyoruz. Allahû Tealâ Nisa 175’te diyor ki:

4/NİSÂ-175: Fe emmâllezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen).
Böylece Allah'a âmenû olanları (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenleri) ve O'na (Allah'a) sarılanları ise, (Allah) Kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, Kendisine ulaştıran "Sıratı Mustakîm"e hidayet edecektir (ulaştıracaktır).


“Kim Allah'a ulaşmayı ve sarılmayı yani Allah'ın Zat’ında yok olmayı dilerse Allah, onları rahmetinin ve fazlının içine koyar yani onlara rahmet ve fazl nurlarını gönderir ve böylece onları Kendisine ulaştıran Sıratı Mustakîm’e ulaştırır. Kendisine ulaştıran Sıratı Mustakîm’e.”

Öyleyse sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, işte burada bir bütünü görüyoruz ve gördüğümüz şey o ki; Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaştıran yoldur. Öyleyse selâm yurdu Allah'ın Zat’ıdır. O selâm yurduna ulaştırmak istediklerini Allahû Tealâ Sıratı Mustakîm’e ulaştıracağına göre selâm yurdu Allah'ın Zat’ıdır.  

“ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen): Ve dilediği kişiyi Sıratı Mustakîm’e ulaştırır.”

Benzer konular