Lokmân Suresinin 22. âyetinde: "Muhsin yani vechini Allah'a teslim eden kişinin akıbetinden Allah, sorumludur." demekle nefsin emanet haline gelmesiyle ayrı bir yardım söz konusu mu olur?

Anasayfa » Ana Sayfa » Muhsinler (2. teslim: fizik beden teslimi) » Lokmân Suresinin 22. âyetinde: "Muhsin yani vechini Allah'a teslim eden kişinin akıbetinden Allah, sorumludur." demekle nefsin emanet haline gelmesiyle ayrı bir yardım söz konusu mu olur?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Lokmân Suresinin 22. âyetinde: "Muhsin yani vechini Allah'a teslim eden kişinin akıbetinden Allah, sorumludur." demekle nefsin emanet haline gelmesiyle ayrı bir yardım söz konusu mu olur?

Biz evvelâ âyeti okuyalım. Lokmân 22:

31/LOKMÂN-22: Ve men yuslim vechehu ilâllâhi ve huve muhsinun fe kadistemseke bil urvetil vuskâ, ve ilâllâhi âkibetul umûr(umûri).
Ve kim muhsin olarak vechini Allah’a teslim ederse, o taktirde sağlam bir kulba tutunmuş olur. Ve işlerin sonucu Allah’a (ulaşır).


ve men yuslim vechehu ilâllâhi: Kim muhsin olarak vechini Allah'a teslim ederse.
 
(Lokmân 22’de fizik vücudun tesliminin muhsin olmayı ifade ettiği bir defa daha vurgulanıyor.)
 
fe kadistemseke bil urvetil vuskâ: O, urvet-il vuskaya sımsıkı yapışmıştır.
ve ilâllâhi âkibetul umûr(umûri): Ve işlerin sonucu Allah'a ulaşır.

“Lokmân Suresinin 22. âyet-i kerimesinde, ‘Muhsin yani vechini Allah’a teslim eden kişinin akibetinden Allah sorumludur.’ demekle nefsin emanet haline gelmesiyle ayrı bir yardım söz konusu mu olur?”

Burada onun akıbetinden Allah'ın sorumlu olduğuna dair bir ifade kullanılmıyor ama sağlam bir kulba tutunmuş olur ifadesi var.

Bu âyet-i kerime (Lokmân 22) Allahû Tealâ’nın ruhu Allah'a teslim edinceye kadar geçirdiği istianeler konusunda bize söylediği; “Allah'a ulaşmayı dileyin. Ben Kendimden ulaştırırım.” sözünün, “Ben mutlaka Kendime ulaştırırım” sözünün ötesini ifade ediyor. Çünkü “Fizik vücudunu Allah'a teslim eden kişi urvet-il vuskâ’ya tutunmuştur.” diyor. Her devirde Allah'tan kopması mümkün olmayan bir kulp bu; urvet-il vuskâ.

Her bir teslimin işareti, ruhu Allah'a teslim etmek de Allah'tan kompası mümkün olmayan bir kulba sımsıkı sarılmak. Fizik vücudu Allah'a teslim etmek de o kulba; urvet-il vuskâ’ya gene sımsıkı sarılmak oluyor. Bu bir nevi Allah'ın sözüne sımsıkı sarılmak mânâsını tazammun  ediyor. Kardeşimiz burada haklıdır. Allahû Tealâ o kişinin akibetinden kendisini sorumlu tutuyor gibi bir mânâ gerçekten çıkıyor yani biz insanlar, Allah'a tevekkül edebilirsek; nasıl Allah'a ulaşmayı dilediğimiz zaman biliyoruz ki Allah mutlaka ruhumuzu Allah'a ulaştıracaktır. Nerden biliyoruz? Açık olarak söylüyor Allahû Tealâ. Şûrâ 13’de ne diyor?

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


“allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu): Allah dilediğini Kendisine seçer ve onlardan kim Allah'a ulaşmayı dilerse Allah'a yönelirse Allah onları Kendisine ulaştırır.” diyor.

O zaman yönelenin Allah'a ulaşacağı kesin. Burada da kişinin muhsin olarak Allah'a vechini teslim etmesinin bir urvetil vuskâya sımsıkı tutunmak mânâsını tazammun ettiğini söylüyor Allahû Tealâ. Tıpkı Allahû Tealâ, nasıl biz Allah'a ulaşmayı dilersek ruhumuzu Kendisine ulaştıracağına garanti etmişse Şûrâ 13’de, bu Lokmân 22 ile de Allahû Tealâ fizik vücudun Allah'a teslim edeceğine inanan kişiyi sağlam bir kulba yapışmış kişi olarak değerlendiriyor. O kişi ruhunu Allah'a ulaştırırken nasıl sağlam bir kulpa sarılmışsa Bakara Suresinin 256. âyet-i kerimesine göre… Ne diyordu Allahû Tealâ?

2/BAKARA-256: Lâ ikrâhe fîd dîni kad tebeyyener ruşdu minel gayy(gayyi), fe men yekfur bit tâgûti ve yu’min billâhi fe kadistemseke bil urvetil vuskâ, lânfisâme lehâ, vallâhu semîun alîm(alîmun).
Dînde zorlama yoktur. irşad yolu (hidayet yolu, Allah’a ulaştıran yol), gayy yolundan (dalâlet yolundan, şeytana, cehenneme ulaştıran yoldan) açıkça (ayrılıp) ortaya çıkmıştır. Artık kim tagutu (şeytanı ve şeytana ulaştıran yolu) inkâr edip de Allah’a îmân ederse (mü’min olur, Allah’a ulaştıran yolu tercih ederse), böylece o, (Allah’tan) kopması mümkün olmayan urvetul vuskaya (sağlam bir kulba, mürşidin eline) tutunmuştur. Allah Sem’î’dir, Alîm’dir.


“Dînde zorlama yoktur. İrşad yollarıyla gayy yolları birbirinden kesin şekilde beyan edilmiştir, ayrılmıştır, kesinleşmiştir ve kim tagutu inkâr edip de devre dışı bırakıp da rüşd yoluna girerse gayy yolunu terk etmiştir, rüşd yoluna girmiştir. O zaman o, Allah’tan kopması mümkün olmayan bir kulpa sımsıkı yapışır.” diyor.

İşte burada başlangıç noktasındaki urvet-il vuskâya sarılma var burada. Fizik vücudun Allah'a teslimi noktasındaki urvet-il vuskâ’dan  bahsediyor Allahû Tealâ. Nefsin tesliminde de aynı şey söz konusu. Hep urvet-il vuskânın daha sonraki, daha sonraki, daha sonraki kademeleri.

Nasıl Allahû Tealâ ruhun teslimini garanti ediyorsa, “Allah'a ulaşmayı kim dilerse Allah onu mutlaka Kendisine ulaştırır.” şeklinde Şûrâ 13’de, bu âyette de fizik vücudun teslimini garanti ediyor. O sağlam bir kulpa tutunmuş olarak Allahû Tealâ’ya fizik vücudunu teslim eder çünkü Allah'a tevekkül etmiştir. Bir farklılık olduğu için değil fizik vücudun teslimi de nefsin teslimi de tevekkülü gerektirdiği için Allahû Tealâ böyle söylüyor. Ama ifade yakalama çok güzel. Lokmân Suresisin 22. âyet-i kerimesi, Allah'a tevekkül eden kişinin, “Fizik vücudumu da Allahû Tealâ’ya ben mutlaka ulaştıracağım.” şeklinde Allah’a tevekkül eden kişinin mutlaka fizik vücudunu da Allah’a teslim edeceğini söylüyor. Çünkü o kişi fizik vücudunu Allah'a teslim ederek muhsinlerden oluyor, bu konudaki Allah'a olan güveni sebebiyle.

Benzer konular