Nur 24, Fussilet 20, İsrâ 36. âyet-i kerimelerinde belirtilen uzuvların aleyhte şahitliğini, buradaki gözlerin, kulakların ve kalplerin sorumluluklarını açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âyetler ve Sırları » Nur 24, Fussilet 20, İsrâ 36. âyet-i kerimelerinde belirtilen uzuvların aleyhte şahitliğini, buradaki gözlerin, kulakların ve kalplerin sorumluluklarını açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Nur 24, Fussilet 20, İsrâ 36. âyet-i kerimelerinde belirtilen uzuvların aleyhte şahitliğini, buradaki gözlerin, kulakların ve kalplerin sorumluluklarını açıklar mısınız?

24/NÛR-24: Yevme teşhedu aleyhim elsinetuhum ve eydîhim ve erculuhum bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
O gün onlara, onların dilleri, elleri ve ayakları (hayat filmleri) yapmış olduklarına şahitlik edecek.


41/FUSSİLET-20: Hattâ izâ mâ câûhâ şehide aleyhim sem’uhum ve ebsâruhum ve culûduhum bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
Hatta ona (ateşe) geldikleri zaman yapmış oldukları şeylere, onların gözleri, kulakları ve derileri (uzuvları), (hayat filmlerinde) onların aleyhine şahitlik etti.


17/İSRÂ-36: Ve lâ takfu mâ leyse leke bihî ilmun, innes sem’a vel basara vel fuâde kullu ulâike kâne anhu mes’ûlâ(mes’ûlen).
Ve (hakkında) ilmin olmayan bir şeyin ardına düşme (karışma) (açıklamaya çalışma)! Muhakkak ki işitme, görme ve idrak, onların hepsi, ondan (takfu’dan) mesul (sorumlu) oldu (mesuldürler).


takfu: Ardına düşme, açıklamaya çalışma.
ve lâ takfu: Vakıf olma konusunda onlara eziyet etme, onlara saldırma. Onları ikna etmeye o istikamette çalışma manası var. Şimdi soruyor;

Nur 24, Fussilet 20, İsrâ 36. âyet-i kerimelerinde belirtilen uzuvların aleyhte şahitliğini, buradaki gözlerin, kulakların ve  kalplerin sorumluluklarını açıklar mısınız?

Üçü de Nur 24, Fussilet 20’de, İsra 36’da kıyamet günündeki olaydan bahsediyor. Biliyorsunuz kıyamet günü, sur’a birinci üfürülüşünde, kıyamet günü hayatta olan insanlar ölür, diğerleri zaten ölmüştür daha evvel. Ve  hepside birinci defa sur’a üfürülüşte, kıyamet koptuğu için, zaman gelecekten geçmişe döndüğü için kendi zamanlarına, kendilerinin hayatta olduğu zamana, hayatta olduğu ana, zaman geri döndüğünde, hepsi canlanmış olacaklar. Mezarlarına nasıl girdiler ise, aynı şekilde çıkacaklar. Mezarlarından çıkacaklar ama, hayatta oldukları zamana, zaman geri geldiğinde. Yani gene mezarlarına konuldukları gibi çıkacaklar. Herkes mahşer meydanında toplanacak. Mahşer meydanındaki bu toplantıda, sur’a ikinci defa üfürülecek, bütün insanlar yeniden ölecekler. Dirilmiş olan bütün insanlar, zamanın bütün parçalarından mahşer meydanına geleceklerdir. Ve  mahşer meydanında iken sura ikinci defa üfürülecek ve  hepsi bütün insanlar yeniden öleceklerdir. Bu ikinci ölümdür. Sura 3.defa üfürüldüğünde herkes aynı yaşta ve  cehenneme girecek olanlar, cehennem hayatını yaşamak üzere enerji bedenlerle mücehhez olarak girecekler. Yeniden yaratılacaklar, yeniden hayata getirilecekler. Ve  cennete girecek olanlarda cennet hayatını yaşayabilecek şekilde, cennet hayatıyla dizayn edilecek şekilde, hedeflere yönelmiş olacaklar. Sonra ne olacak? Sonra herkes aynı yaşta sura 3.üfürülüşte yeniden dirilecek, aynı yaşta ve  enerji bedenlerle. Artık yaşlanma hiçbir zaman vücut bulmayacak. Ne cehennem için ne cennet için. Ve  bundan sonra, insanlar hayat filmlerine ulaşacaklar. Hayat filmleri İndi ilahide o hayat filmlerine ulaşan herkes kendi hayat filmini görecek. Burada kişi, eliyle ayağıyla her şeyi ile kendisi, ama orada üç boyutlu olarak kendi hayat filmini görüyor. Ne yapıyor? Uzuvlar eller, ayaklar, gözler bütün vücut neler yapmışsa her uzuv kendisini birer, birer gösteriyor. Ve  eller, ayaklar ve  vücut kendi yaptıklarına şahitlik ediyor. Çünkü, bütün yaptıkları orada her saniye deracat kaybeden veya kazanan bir hüviyette. Her saniye derece işaret edilerek kişi bir noktaya ulaşıyor. Orada kardeşimiz soruyor? Uzuvların aleyhte şahitliğini, buradaki gözlerin, kulakların ve  kalplerin sorumluluklarını açıklar mısınız? Diyor.

Burada açık bir şekilde, orada herkesin yaptığı her işlev ve  kaybettiği dereceler, kazandığı dereceler görülüyor. Ve  uzuvların, kalbin muhtevasını davranış biçimleri dizisinde, orada görüyorsunuz. Böylece, Allahû Tealâ’nın indinde, her saniye derecat kazandığınızı yada  deracat kaybettiğinizi göreceksiniz. Buda uzuvlarınızın yapmış olduklarını göstermesi ile mümkün. Tesbihle zikir yapıyorsanız elleriniz zikir yapıyor. Ama kalbinizde zikri tekrar ediyor. Her uzvunuz için görüntü orada mutlaka tahakkuk edecek. Böylece hayatınızın filmini seyrederken, kazandığınız ve  kaybettiğiniz derecelerde her uzvunuzun ne ölçüde giriftar olduğunu göreceksiniz. O gün kıyamet günü bütün insanlar kendi hayat filmlerine çekilirler. Otomatik işlemler, elektronik sistemler onları hiç şaşması mümkün olmayan bir şekilde, kendi şifrelerine göre, kendi hayat filmlerinin bulunduğu bir nevi koloğram sistemine ulaştırıyorlar. Hayatları boşlukta oynar. Yani, gördükleri şey kendileridir ama üç boyutlu görüntüleridir kendilerinin. Bütün uzuvlar neler yapmışlarsa hepsini gösterecekler. Böylece her uzuv, kendi yaptığına şahitlik edecek. Böylece hayat filminizin, elinizdeki mizanla da ölçeceksiniz. Her kazandığı ve  kaybettiği derece mizana tamamen uygun çıkacak. Böylece Allahû Tealâ’nın size kıl kadar zulmetmediğini o zaman göreceksiniz. Bu hayat filmleri bu tarzda bir dizaynı içeriyor.

Benzer konular