Özellikle Ercüment Özkan Grubu A’raf 3’e bakarak Allah’tan başka dost edinmeyin diyerek, mürşidi kabul etmiyorlar. Allahû Tealâ Bakara 257 ve Casiye 19’a göre âmenû olanların ve takva sahiplerinin dostu olduğuna göre, Kehf 17’de sözü geçen mürşid Allah dostu bir mürşidse, bu durumda A’raf 3’ü nasıl anlamamız gerekir diyor?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Özellikle Ercüment Özkan Grubu A’raf 3’e bakarak Allah’tan başka dost edinmeyin diyerek, mürşidi kabul etmiyorlar. Allahû Tealâ Bakara 257 ve Casiye 19’a göre âmenû olanların ve takva sahiplerinin dostu olduğuna göre, Kehf 17’de sözü geçen mürşid Allah dostu bir mürşidse, bu durumda A’raf 3’ü nasıl anlamamız gerekir diyor?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Özellikle Ercüment Özkan Grubu A’raf 3’e bakarak Allah’tan başka dost edinmeyin diyerek, mürşidi kabul etmiyorlar. Allahû Tealâ Bakara 257 ve Casiye 19’a göre âmenû olanların ve takva sahiplerinin dostu olduğuna göre, Kehf 17’de sözü geçen mürşid Allah dostu bir mürşidse, bu durumda A’raf 3’ü nasıl anlamamız gerekir diyor?

Şimdi A’raf 3’ten evvel 2’ye bakalım önce, A’raf 2’de Allahû Tealâ diyor ki:  

7/A'RÂF-2: Kitâbun unzile ileyke fe lâ yekun fî sadrike haracun minhu li tunzire bihî ve zikrâ lil mu’minîn(mu’minîne).
Sana indirilen Kitap, mü’minler için bir zikirdir (öğüttür) ve onunla onları uyarman içindir. Artık ondan dolayı, göğsünde artık bir darlık (sıkıntı) olmasın.


"Sana indirilen Kitap, mü’minler için bir zikirdir (öğüttür) ve O’nunla onları uyarman içindir. Bu sebeple göğsünde bir darlık, bir sıkıntı olmasın. Sana indirilen bu kitaptır ve Senin göğsünde bir darlık olmasın bu sebeple, bu kitap sebebiyle. Bu kitap bir zikirdir. Ve insanları uyarmak içindir." diyor Allahû Tealâ.

3. âyet bundan sonra geliyor. Orda Allahû Tealâ, "Mü’minler için bir zikirdir." diyor. "Onları uyarman için bir zikirdir." diyor. Yani Senin dostluk kuracağın kişiler, mü’minlerdir diyor, mü’minler Benimde dostum demiş oluyor Allahû Tealâ. Mü’minler Senin de dostundur diyor.

Şimdi mü’minler var, Peygamber Efendimiz (S.A.V) var ve Allah var. Allah, mü’minler ve Peygamber Efendimiz (S.A.V) dostlar.

Şimdi bunun üzerine A’raf 3’ü okuyacağız.
 
7/A'RÂF-3: Ittebiû mâ unzile ileykum min rabbikum ve lâ tettebiû min dûnihî evliyâe, kalîlen mâ tezekkerûn(tezekkerûne).
Rabbinizden size indirilene tâbî olun. Ve ondan başka dostlar edinmeyin. Ne kadar az tezekkür ediyorsunuz.


Sana Rabbinden indirilen, bu Kur’ân-ı Kerim’e tâbî ol diyor. Ve ondan başka Kur’ân’dan başka dostlar edinmeyin diyor. Aynı zamanda, bir evvel ki âyette gösterilen mü’minlerden başka dostlar edinmeyin diyor, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e ve bütün sahâbeye.

Öyleyse burada Allahû Tealâ: “Size indirilene tâbî olun ve ondan başka dostlar edinmeyin” dediği zaman, Kur’ân-ı Kerim’e ve Resûl’e, Kur’ân-ı Kerim’in emrettiği, tâbî olmayı emrettiği, Resûl’e tâbî olun, ondan başka dostlar edinmeyin diyor.

Bunlarda, Allah’tan başka kimseyi dost edinmeyin, anlamı çıkartıyorlar. Bu baştan aşağı yanlış bir zandır. Zaten bu grup Kur’ân-ı Kerim’i, tamamen unutmuş görünüyorlar. Ercüment Özkan’ın neden öldüğünden de farkında değillermiş gibi davranıyorlar.

Ama unutmayın! O açık bir şekilde Allah’ın Resûl’üne karşı çıkmıştı ve orada açık ve kesin bir şekilde, Allah’ın yazdırdığı kitabı reddetmişti ve aşağılamaya çalışmıştı Allahû Tealâ’nın Resûl’ünü ve onu reddetmesi onun, bu konudaki sözünün karşılığı olarak, ölmesine sebebiyet verdi.

Öyleyse buradaki A’raf 3’ün muhtevasına dikkatle bakın! Ne kadar az tezekkür ediyorsunuz diyor Allahû Tealâ, yani düşünce seviyeniz ne kadar kıt. Ben size emrediyorum diyor Resûl’e tâbî olmanızı. Kaç yerde emrediyor Allahû Tealâ? Onlarda Allah’tan başkasını dost edinmeyiz, biz Resûl’e falan inanmayız diyorlar.
Kehf 17’ye bakıyoruz:

18/KEHF-17: Ve terâş şemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrıduhum zâteş şimâli ve hum fî fecvetin minhu, zâlike min âyâtillâhi, men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murşidâ(murşiden).
Ve güneşin doğduğu zaman mağaralarının sağ tarafından geldiğini ve battığı zaman sol taraftan onların yanlarından geçtiğini görürsün. Ve onlar, onun (mağaranın) geniş sahası içinde bulunuyorlardı. İşte bu, Allah’ın âyetlerinden (mucizelerinden)dir. Allah, kimi Kendisine ulaştırırsa, işte o hidayete ermiştir. Ve kimi dalâlette bırakırsa (kim Allah’a ulaşmayı dilemezse) artık onun için velî mürşid (irşad eden evliya) bulunmaz.


Ve güneşin doğduğu zaman mağaralarının sağ tarafından geldiğini ve battığı zaman sol taraftan onların yanlarından geçtiğini görürsün. Ve onlar, onun (mağaranın) geniş sahası içinde bulunuyorlardı. İşte bu, Allah’ın âyetlerindendir. Allah, kimi Kendisine ulaştırırsa, işte o hidayete ermiştir. Ve kimi dalâlette bırakırsa artık onun için velî mürşid bulunmaz.

Öyleyse Allahû Tealâ, Allah’a ulaşmayı dilemeyenler için veli mürşidin olmayacağını söylüyor. Zaten bu grupta hiçbir zaman Allah’a ulaşmayı dilemiyorlar. Kendilerine öğretilen, eksik bilgilerin standardı içerisinde, Allah’ın söylediklerinde tamamen gâfil bir şekilde, bir hayat sürüyorlar.  


Benzer konular