Allahû Tealâ A’râf Suresinin 3. âyet-i kerimesinde "Rabbinizden size indirilene tâbî olun. Ve O’ndan başka dostlar edinmeyin. Ne kadar az tezekkür ediyorsunuz." buyuruyor. 14 asır evvel sahâbenin bu emre uyarak Zumer 18’e göre Rabbimizden indirilene tâbî olduklarını söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Allahû Tealâ A’râf Suresinin 3. âyet-i kerimesinde "Rabbinizden size indirilene tâbî olun. Ve O’ndan başka dostlar edinmeyin. Ne kadar az tezekkür ediyorsunuz." buyuruyor. 14 asır evvel sahâbenin bu emre uyarak Zumer 18’e göre Rabbimizden indirilene tâbî olduklarını söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Allahû Tealâ A’râf Suresinin 3. âyet-i kerimesinde "Rabbinizden size indirilene tâbî olun. Ve O’ndan başka dostlar edinmeyin. Ne kadar az tezekkür ediyorsunuz." buyuruyor. 14 asır evvel sahâbenin bu emre uyarak Zumer 18’e göre Rabbimizden indirilene tâbî olduklarını söyleyebilir miyiz?

Şimdi A’râf 3’e bakıyoruz, gerçekten ne demişler:

7/A'RÂF-3: Ittebiû mâ unzile ileykum min rabbikum ve lâ tettebiû min dûnihî evliyâe, kalîlen mâ tezekkerûn(tezekkerûne).
Rabbinizden size indirilene tâbî olun. Ve ondan başka dostlar edinmeyin. Ne kadar az tezekkür ediyorsunuz.


ittebiû mâ unzile ileykum min rabbikum: Size Rabbinizden indirilene tâbî olun, uyun.
ve lâ tettebiû min dûnihî evliyâ(evliyâe): Ve O’ndan başkasını dost edinmeyin. O’ndan başka dostlar edinmeyin.
kalîlen mâ tezekkerûn(tezekkerûne): Ne kadar az tezekkür ediyorsunuz.
Şimdi Zumer 18’e bakıyoruz, bunun ışığı altında, A’râf-3’ün ışığı altında:

39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahsenehu, ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).
Onlar, sözü işitirler, böylece onun ahsen olanına tâbî olurlar. İşte onlar, Allah’ın hidayete erdirdikleridir. Ve işte onlar; onlar ulûl’elbabtır (daimî zikrin sahipleri).


ellezîne yestemiûnel kavle: onlar sözü dinlerler,
fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu): o zaman sözü dinledikten sonra sözü dinledikleri zaman onun sözün ahsen olanına tâbî olurlar.

Ahsen olanlar Allah’ın indirdikleri. Ahsen olanlar; Allah’ın irşad makamı eli ile diğerlerine ulaştırdığı sözler. Allah’ın indirdiği Kur’ân-ı Kerim, 1. tâbî olunacak müessese. Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (S.A.V)’in Kur’ân-ı Kerim farzları ötesindeki sünnetleri. Öyleyse Zumer 18’de ne diyor Allahû Tealâ:

ellezîne yestemiûnel kavle: Onlar, (sahâbeden bahsediyor) Onlar sözü dinlerler ve onun ahsen olanına ittiba ederler, tâbî olurlar.
ulâikellezîne hedâhumullâhu: Onlar ki, Allah’ın hidayete erdirdikleridir.

Buradaki “ahsen olan söz” bir taraftan Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (S.A.V)’in söyledikleri çünkü Allahû Tealâ vahy ediyor O’na, her sözü Allahû Tealâ’nın bir vahyini oluşturuyor. “Ve onlar Allah’ın hidayete erdirdikleridir.” diyor Allahû Tealâ. “Allah’ın hidayete erdirdikleri onlardır.”

“ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi: Ve onlar ulûl’elbâbtır, daimî zikrin sahipleridir.” diyor Allahû Tealâ.

Öyleyse “Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (S.A.V)’in sözüne tâbî olmak, sahâbe tarafından.” ne demek? Sözünün bir grubu Kur’ân-ı Kerim. Kur’ân-ı Kerim’den bahsediyor sadece. Allah’ın kalbine hak ettiği, kalbine yazdığı, kalbine indirdiği Kur’ân’ı baştan sona Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (S.A.V), baştan sona tekrar edebiliyordu. Öyleyse neye tâbîdiler? Kur’ân-ı Kerim’e tâbîdiler. Yani: “Allah’tan, Rabbinizden üzerinize indirilen şeye tâbî olun.” İşte Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (S.A.V), kalbine Allahû Tealâ’nın hak etmiş olduğu, kalbine yazmış olduğu Kur’ân-ı Kerim’i okuduğu için, Allah’tan indirilene uyuyorlar. Kur’ân-ı Kerim okuyor, yetmez. Allah’ın kendisine verdiği, sahâbeye söylenmek üzere verdiği vahiyleri okuyor. Vahiyleri söylüyor sahâbeye, yine Allah’ın indirdiğine tâbî oluyorlar. Çünkü vahiy de Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (S.A.V)’e indirilen Allah’ın emridir.

“14 asır evvel sahâbenin bu emre uyarak Zumer 18’e göre Rabbimizden indirilene tâbî olduklarını söyleyebilir miyiz?”

Elbette rahat rahat söyleyebiliriz.

Benzer konular