Muhammed 32'ye göre, kendilerine Allah’ın resûlü tarafından hidayet açıklandıktan sonra insanları Allah’ın yolundan saptıranların, Bakara 159'a göre, hidayeti gizleyen ve 2 kat lânet alanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Muhammed 32'ye göre, kendilerine Allah’ın resûlü tarafından hidayet açıklandıktan sonra insanları Allah’ın yolundan saptıranların, Bakara 159'a göre, hidayeti gizleyen ve 2 kat lânet alanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Muhammed 32'ye göre, kendilerine Allah’ın resûlü tarafından hidayet açıklandıktan sonra insanları Allah’ın yolundan saptıranların, Bakara 159'a göre, hidayeti gizleyen ve 2 kat lânet alanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?

Muhammed Suresinin 32. âyet-i kerimesi:

47/MUHAMMED-32: İnnellezîne keferû ve saddû an sebîlillâhi ve şâkkûr resûle min ba’di mâ tebeyyene lehumul hudâ len yedurrûllâhe şey’â(şey’en), ve seyuhbitu a’mâlehum.
Muhakkak ki inkâr edenler, Allah’ın yolundan men edenler ve onlara hidayet açıkça belli olduktan sonra resûle muhalefet edenler, onlar Allah’a hiçbir şeyle asla zarar veremezler. Ve (Allah) onların amellerini heba edecek.


innellezîne keferû: Onlar ki; kâfirlerdir.
ve saddû an sebîlillâhi: Allah’ın yolundan men ederler.
ve şâkkûr resûle min ba’di mâ tebeyyene lehumul hudâ: Ve onlar için hidayet belli olduktan sonra, resûlden şek ederler (şüphe ederler).
len yedurrûllâhe şey’â(şey’en): Allah’a hiçbir şeyle zarar veremezler.
ve seyuhbitu a’mâlehum: Ve Allah, onların amellerini boşa çıkarır. (Amelleri heba olur. ‘yuhbitu: Amelleri boşa gider.’)

Kâfirlerdirler ve başka insanları Allah’ın yolundan saptırırlar. Allah’ın yolundan men ederler, alıkoyarlar. Hem de onlar için, Allah’ın kitaplarla indirdiği hidayet belli olduktan sonra; tıpkı Bakara Suresinin 159. âyet-i kerimesindeki gibi:

2/BAKARA-159: İnnellezîne yektumûne mâ enzelnâ minel beyyinâti vel hudâ min ba’di mâ beyyennâhu lin nâsi fîl kitâbi, ulâike yel’anuhumullâhu ve yel’anuhumul lâinûn(lâinûne).
Muhakkak ki, beyyinelerden indirdiğimiz şeyleri ve hidayeti (ölmeden evvel ruhun Allah'a ulaştırılmasını) Kitap'ta insanlara açıklamamızdan sonra gizleyenlere, işte onlara, Allah lânet eder ve lânet ediciler de onlara lânet eder.


innellezîne yektumûne mâ enzelnâ: Muhakkak ki; onlar, bizim indirdiğimiz şeyi örterler.  
min el beyyinâti: Açıklama olarak, ispat vasıtası olarak indirdiğimiz şeyi.
vel hudâ: Ve hidayeti örterler.
min ba’di mâ beyyennâhu lin nâsi fîl kitâbi: O şeyi ki; Biz, insanlar için Kitap’ta beyan ederek indirdikten sonra, onlar onu gizlerler ve indirdiğimiz âyetleri ve özellikle hidayeti (yani insan ruhunun Allah’a ulaşmayı dilemesinden itibaren başlayan vetireyi, en başta Allah’a ulaşmayı dilemeyi) örterler.
ulâike yel’anuhumullâhu ve yel’anuhumul lâinûn(lâinûne): Allah da onlara lânet eder, lânet edenler de onlara lânet eder.

Evet. Muhammed Suresinin 32. âyet-i kerimesindeki kişiler de Bakara Suresinin 159. âyet-i kerimesindeki kişiler de Allah’ın yolundan men ederlerdir. Bütün Allah’ın yolundan men edenlere, 2 kat lânet söz konusudur.

Ahzâb Suresinin 67. ve 68. âyet-i kerimelerinde de aynı olay var:

33/AHZÂB-67: Ve kâlû rabbenâ innâ ata’nâ sâdetenâ ve kuberâenâ fe edallûnâs sebîl(sebîlâ).
Ve cehennemde olanlar derler ki: “Yarabbi, muhakkak ki biz, sâdatlarımıza (dînde ileri gidenlerimize) ve küberamıza (büyüklerimize) itaat ettik. Ve böylece Senin yolundan (Sıratı Mustakîmi’nden) saptırdılar.”

33/AHZÂB-68: Rabbenâ âtihim dı’feyni minel azâbi vel’anhum la’nen kebîrâ( kebîran).
“Rabbimiz, onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle lânetle.”


“Allahû Tealâ’ya derler ki cehennemdekiler: ‘Yarabbi! Biz devrimizin küberasına ve sâdatlarına itaat ettik, bu yüzden cehennemdeyiz. Yarabbi! Sen onlara 2 kat azap ver, onları en büyük lânetinle lânetle.’”
 
İnsanların, Allah’a ulaşmayı dilemelerine mani olmuşlar.

Ve Nisâ Suresinin 167., 168. ve 169. âyet-i kerimeleri de aynı şeyleri söylüyor:

4/NİSÂ-167: İnnellezîne keferû ve saddû an sebîlillâhi kad dallû dalâlen baîdâ(baîden).
Muhakkak ki inkâr edenler ve Allah’ın yolundan alıkoyanlar (saptırmış olanlar), (mürşidlerine ulaşmadıkları için) uzak bir dalâletle sapmışlardır.

4/NİSÂ-168: İnnellezîne keferû ve zalemû lem yekunillâhu li yagfira lehum ve lâ li yehdiyehum tarîkâ(tarîkan).
Muhakkak ki inkâr edenleri ve zulmedenleri (başkalarını da mürşide ulaşmaktan men edip saptıranları), Allah mağfiret edecek değildir ve yola (Allah’a ulaştıran Sıratı Mustakîm’e) hidayet edecek değildir.

4/NİSÂ-169: İllâ tarîka cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden). Ve kâne zâlike alâllâhi yesîrâ(yesîran).
Ancak cehennem yoluna (hidayet eder, ulaştırır), onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Ve bu, Allah için kolaydır.

   
Peki Bakara Suresinin 159. âyet-i kerimesinin bütün bunlardan farklılığı ne?

Bakara Suresinin 159. âyet-i kerimesinin farklılığı; hidayeti bildikleri halde ve insanları kurtuluşa ulaştıracağından emin oldukları halde, sırf içlerindeki düşmanlık sebebiyle (haset sebebiyle) hem kendileri Allah’ın yoluna ulaşmayı dilemezler hem de başka insanların (Allah’a ulaşmayı diledikleri takdirde kurtulacaklarını bildikleri halde, onları Allah’ın yolundan) Allah’ın hidayetini (kurtuluşu) gizleyerek men ederler. Onun için onlar 2 kat lânet alır.

Ama bunun Nisâ Suresinin 167. âyet-i kerimesinde, sadece gizlenerek yapıldığı konusunda bir işaret koymamış Allahû Tealâ. Ama onların gideceği yerin cehennem olduğunu, ebediyyen orada kalacaklarını, Allah’ın onlara mağfiret etmeyeceğini ve başka insanları Allah’ın yolundan men ettiklerini söylüyor.

Allah’ın yolundan men edenler; ya hakikati bilmeyerek men ediyorlar ya da Allah’ın yolundan bile bile men ediyorlar. İşte Allah’ın yolundan insanları bile bile men edenler, onlar en büyük lâneti alanlardır.

Hidayeti gizleyerek insanları Allah’ın yolundan men ediyorlar. Biliyorlar ve bildikleri halde gizliyorlar. Onun için en büyük lânet (Allah’ın lâneti ve bütün insanların lâneti) onların üzerinedir. 

Benzer konular