Zumer Suresinin 23. âyetinde zikre paralel olarak, kişinin kalbine ulaşan rahmetle-fazl ve rahmetle- salavat nurlarının meydana getirdiği huşû ve kalbin titreme halinin “İşte bu Allah’ın hidayetidir ki dilediğine onunla hidayete erdirir.” ifade edilmiş olması, kişinin Sıratı Mustakîm üzerinde olduğuna bir işaret midir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Zumer Suresinin 23. âyetinde zikre paralel olarak, kişinin kalbine ulaşan rahmetle-fazl ve rahmetle- salavat nurlarının meydana getirdiği huşû ve kalbin titreme halinin “İşte bu Allah’ın hidayetidir ki dilediğine onunla hidayete erdirir.” ifade edilmiş olması, kişinin Sıratı Mustakîm üzerinde olduğuna bir işaret midir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Zumer Suresinin 23. âyetinde zikre paralel olarak, kişinin kalbine ulaşan rahmetle-fazl ve rahmetle- salavat nurlarının meydana getirdiği huşû ve kalbin titreme halinin “İşte bu Allah’ın hidayetidir ki dilediğine onunla hidayete erdirir.” ifade edilmiş olması, kişinin Sıratı Mustakîm üzerinde olduğuna bir işaret midir?

Hemen söyleyelim ki evet! işarettir. Çünkü, kişi gerçekten Sıratı Mustakîm üzerindedir. Hidayete erebilmesi için ahsen rızkı, rahmetle fazlı ve rahmetle salavatı, mutlaka nefsin kalbinin alması gerekirdi.

39/ZUMER-23: Allâhu nezzele ahsenel hadîsi kitâben muteşâbihen mesâniye takşaırru minhu culûdullezîne yahşevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ zikrillâhi, zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâd(hâdin).
Allah, ihdas ettiği (nurların) ahsen olanlarını (rahmet, fazl ve salâvâtı), ikişer ikişer (salâvât-rahmet ve salâvât-fazl), Kitab’a müteşabih (benzer) olarak indirdi. Rab’lerinden huşû duyanların ciltleri ondan ürperir. Sonra onların ciltleri ve kalpleri Allah’ın zikriyle yumuşar, sükûnet bulur (yatışır). İşte bu, Allah’ın hidayetidir, dilediğini onunla hidayete erdirir. Ve Allah, kimi dalâlette bırakırsa artık onun için bir hidayetçi yoktur.


Allah, ihdas ettiği (nurların) ahsen olanlarını ikişer ikişer (rahmet, fazl ve salâvât) olarak, Kitab’a müteşabih (benzer) olarak indirir. Ne demek istiyor? Kitap bir zarftır. Kur’ân-ı Kerim, âyetler mazruftur(zarfın içindekiler) dir. Zarf ve  mazruf bir ikili oluşturur. Kitaba ve  içindekilere paralel olarak, rahmet nuru kitaptır, Fazl içindekidir. Rahmet nuru kitaptır,  Salâvât içindekidir. İçindeki kelimeleri temsil eder. Kısaca, rahmet nurları kargo uçağıdır. Rahmetin getirdiği, fazl ve  salâvât ise içindeki yolculardır. Tıpkı, kitabın içindeki Kur’ân-ı Kerim’in içindeki  âyetler gibi.

Bu nurlardan insanların tüyleri derileri ürperir. Yani, kişi huşû duyduğu zaman tüylerinizin ürperdiğini görürsünüz. Ve  Rablerine karşı huşû sahibi olurlar. Sonra Allah’ın zikri ile, kişinin derilerini ve  kalbini yumuşatır, titretir, aydınlatır, tezkiye eder. Hem kişi cezbe alır Allahû Tealâ’dan, hem kalpleri titrer, hem de kişinin kalbini yumuşatır. Kalbine Allah’ın rahmeti, fazlı ve salâvâtı ulaştıkça kişinin kalbi hem yumuşar, hem de orada yerleşeceği için fazıllar aydınlanır nurlanır. Bu nurlarla nurlanır. İşte bu Allah’ın hidayetidir diyor Allahû Tealâ. Kişi böylece hidayete erer. Hem nefsinin kalbinde % 51 nur biriktiği için, nefs hidayete ermiştir. Hem de nefsin kalbindeki bu nurlar sebebiyle, bu nurlar % 51’i bulduğu sebebiyle ruh Allah’a yaptığı yolculuğu 7 tane gök katını aşarak, 7 tane alemi aşarak ve  Allah’ın zatına ulaşarak tamamlamış olduğu için olay tamamlanır. İşte bu Allah’ın hidayetidir. Allah’ın erdirmesidir. Kimi de  dalâlette bırakırsa onun içinde bir hidayetçi yoktur.
 
Dalâlette bıraktığı kişi Allah’a ulaşmayı dilemiyor ki! O bir 14. basamakta bir hidayetçiye ulaşsın. Allah’a ulaşmayı dilemiyor ki ! kurtuluşa ulaşabilsin.

Benzer konular