Kur'ân-ı Kerim’de Nahl 102, Bakara 87 ve 253 ve Maide 110'da Ruh’ûl Kudüs’ten, Şuara 193, 194 ve 195'te ise Ruh’ûl Emin’den bahsedilmektedir. Ruh’ûl Kudüs ve Ruh’ûl Emin kimdir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Âyetler ve Sırları » Kur'ân-ı Kerim’de Nahl 102, Bakara 87 ve 253 ve Maide 110'da Ruh’ûl Kudüs’ten, Şuara 193, 194 ve 195'te ise Ruh’ûl Emin’den bahsedilmektedir. Ruh’ûl Kudüs ve Ruh’ûl Emin kimdir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Kur'ân-ı Kerim’de Nahl 102, Bakara 87 ve 253 ve Maide 110'da Ruh’ûl Kudüs’ten, Şuara 193, 194 ve 195'te ise Ruh’ûl Emin’den bahsedilmektedir. Ruh’ûl Kudüs ve Ruh’ûl Emin kimdir?

Her ikisi de, baştan söyleyelim her ikisi de Cebrail (A.S).

Şimdi Nahl Suresinin 102. âyet-i kerimesi:

16/NAHL-102: Kul nezzelehu rûhul kudusi min rabbike bil hakkı li yusebbitellezîne âmenû ve huden ve buşrâ lil muslimîn(muslimîne).
De ki: “O’nu (Kur’ân-ı Kerim’i), Rabbinden hak ile âmenû olanları sebat ettirmek için ve müslümanlara (teslim olanlara), hidayet ve müjde olarak Ruh’ûl Kudüs (Cebrail a.s) indirdi.”


“De ki: “O’nu (Kur’ân-ı Kerim’i), Rabbinden hak ile âmenû olanları sebat ettirmek için ve müslümanlara, yani Allah’a teslim olanlara, hidayet ve müjde olarak Ruh’ûl Kudüs indirdi, Cebrail (A.S) indirdi.”

2/BAKARA-87: Ve lekad âteynâ mûsâl kitâbe ve kaffeynâ min ba’dihî bir rusuli ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhil kudus(kudusi), e fe kullemâ câekum resûlun bimâ lâ tehvâ enfusukumustekbertum, fe ferîkan kezzebtum ve ferîkan taktulûn(taktulûne).
Andolsun ki, Biz, Musa’ya kitap verdik ve ondan sonra ardarda resûller gönderdik. Ve Meryem’in oğlu İsa’ya beyyineler (açık deliller) verdik ve onu Ruh’ûl Kudüs ile destekledik. Öyle ki, nefslerinizin hoşlanmadığı bir şeyle gelen resûle karşı, her defasında kibirlendiniz. Bu sebeple bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürüyorsunuz.


“Andolsun ki Biz, Musa’ya kitap verdik ve ondan sonra da birbiri ardından, araları kesilmeksizin, peşpeşe resûller gönderdik. Ve Meryem’in oğlu İsa’ya beyyineler, açık ispat vasıtaları verdik ve onu Ruh’ûl Kudüs ile destekledik.”: Gene Cebrail (A.S). “Her ne zaman size bir resûl, nefslerinizin hoşlanmadığı bir şeyle, emirle geldiyse, hemen kibirlendiniz. Bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürdünüz.”

Burada da Ruh’ûl Kudüs, yine Cebrail (A.S).

Bakara Suresinin 253. âyet-i kerimesi:

2/BAKARA-253: Tilker rusulu faddalnâ ba’dahum alâ ba’d(ba’din), minhum men kellemallâhu ve rafea ba’dahum derecât(derecâtin), ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhıl kudus(rûhıl kudusi), ve lev şâallâhu maktetelellezîne min ba’dihim min ba’di mâ câethumul beyyinâtu ve lâkinihtelefû fe minhum men âmene ve minhum men kefer(kefere), ve lev şâallâhu maktetelû ve lâkinnallâhe yef’alu mâ yurîd(yurîdu).
İşte Biz, o resûllerden bir kısmını, diğerlerinin üzerine faziletli kıldık. Allah, onlardan kimiyle konuştu, kimini de derecelerle yükseltti. Ve Biz, Meryem’in oğlu İsa’ya beyyineler verdik. Ve onu Ruh’ûl Kudüs ile destekledik (doğruladık). Eğer Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler, kendilerine beyyineler (ispat vasıtaları) geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin ayrılığa düştüler. O zaman onlardan kimi îmân etti, kimi de inkâr etti. Eğer Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin Allah, dilediği şeyi yapar.


“İşte Biz, o resûllerden bazısını, bazısı üzerine faziletli kıldık. Allah, onlardan kimiyle konuştu, kimini de derecelerle yükseltti. Ve Biz, Meryem’in oğlu İsa’ya beyyineler verdik. Ve onu Ruh’ûl Kudüs ile destekledik.”: Gene Cebrail (A.S). “Eğer Allah dileseydi onların arkasından gelen o kimseler kendilerine beyyineler, ispat vasıtaları geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin ayrılığa düştüler. O zaman onlardan kimi îmân etti, kimi de inkâr etti. Eğer Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin Allah, dilediği şeyi yapar.”

Burada da söz konusu olan Cebrail (A.S).

Maide Suresinin 110. âyet-i kerimesi:

5/MÂİDE-110: İz kâlellâhu yâ îsâbne meryemezkur ni’metî aleyke ve alâ vâlidetike iz eyyedtuke bi rûhil kudusi tukellimun nâse fîl mehdi ve kehlâ(kehlen), ve iz allemtukel kitâbe vel hikmete vet tevrâte vel incîl(incîle), ve iz tahluku minet tîni ke hey’etit tayri bi iznî fe tenfuhu fîhâ fe tekûnu tayran bi iznî ve tubriul ekmehe vel ebrasa bi iznî, ve iz tuhricul mevtâ bi iznî, ve iz kefeftu benî isrâîle anke iz ci’tehum bil beyyinâti fe kâlellezîne keferû minhum in hâzâ illâ sihrun mubîn(mubînun).
Allah (cc.) şöyle buyurmuştu; “Ey Meryem oğlu İsâ! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhûl Kudüs ile desteklemiştim de beşikte iken de yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab'ı, Hikmet'i, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. Ben’im iznimle nemli topraktan kuş şeklinde heykel (suret) yapmıştın, sonra onun içine üflemiştin, böylece Ben'im iznimle bir kuş olmuştu. Ve, doğuştan kör olanı ve alaca tenliyi yine Ben'im iznimle iyileştiriyordun. Ben'im iznimle ölüleri (diriltip, kabirden) çıkartıyordun. Ve onlara apaçık belgeler getirdiğin zaman İsrailoğullarının saldırısını senden savmıştım (seni kurtarmıştım). O zaman onlardan kâfir olanlar (küfürde olanlar); "Bu ancak, sadece apaçık bir sihirdir." demişlerdi.”


“Allah şöyle buyurdu: “Ey Meryemoğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki ni’metimi hatırla. Seni Ruh’ûl Kudüs ile desteklemiştim…”: Cebrail (A.S). “…de beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğrettim. Benim iznimle, çamurdan kuş şeklinde heykel yapıyor, içine üflüyordun. Benim iznimle bir kuş oluyordu. Doğuştan kör olanı ve alaca tenliyi yine Benim iznimle iyileştiriyordun. Benim iznimle ölüleri diriltip, kabirden çıkartıyordun. Ve onlara apaçık belgeler getirdiğin zaman İsrailoğullarının saldırısını senden savmıştım, seni kurtarmıştım. Onlardan kâfir olanlar, küfürde olanlar; ‘Bu ancak apaçık bir sihirdir.’ demişlerdi.”

Burada da gene Cebrail (A.S), Ruh’ûl Kudüs olarak geçiyor.

26/ŞUARÂ-193: Nezele bihir rûhul emîn(emînu).
O’nu, Ruh’ûl Emin (Cebrail A.S) indirdi.

26/ŞUARÂ-194: Alâ kalbike li tekûne minel munzirîn(munzirîne).
Nezirlerden (uyaranlardan) olman için senin kalbine.

26/ŞUARÂ-195: Bi lisânin arabiyyin mubîn(mubînin).
Apaçık bir Arap lisanı ile.


Şuara Suresinin 193. âyet-i kerimesi: “O’nu, Ruh’ûl Emin indirdi.”

Cebrail (A.S): Kur'ân-ı Kerim’i indiren.
Ruh’ûl Emin: Emin olan ruh, Cebrail (A.S) gene.

Şuara Suresinin 194. âyet-i kerimesi: “Nezirlerden, uyaranlardan olman için senin kalbine.”

Şuara Suresinin 195. âyet-i kerimesi: “Apaçık bir Arap lisanı ile.”

Kur'ân-ı Kerim’i incelediğimizde Cebrail (A.S) olduğunu, Kur'ân-ı Kerim apaçık bir şekilde anlatıyor. Öyleyse Ruh’ûl Emin’le Ruh’ûl Kudüs arasında bir farklılık yok. İkisi de Cebrail (A.S). Cebrail (A.S) hem mukaddestir, Allahû Tealâ tarafından takdis edilmiştir,  kutsanmıştır, hem de emindir, hiçbir harfi değiştirilmeden Kur'ân-ı Kerim’i bütün olarak indirmiştir.

Benzer konular