Mezhepler de insanı Allah’tan uzaklaştırmıyor mu?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mezhepler » Mezhepler de insanı Allah’tan uzaklaştırmıyor mu?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Mezhepler de insanı Allah’tan uzaklaştırmıyor mu?

Sevgili kardeşlerim! Eğer bir mezhep, Allah'a ulaşmayı dilemeyi ihtiva etmiyorsa, mürşide tâbiiyeti emretmiyorsa, ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allah’a teslim etmeyi emretmiyorsa, o zaman Kur’ân’dan nasibini almamış bir mezheple karşı karşıyasınız. Üstelik de eğer Kur’ân varsa mezhep neden? Allahû Tealâ’nın bir tane Kur’ân-ı Kerim’i var. Emirler açık. Üstelik de her devirde mutlaka yüzlerce kişi Allah’tan sormak yetkisinin sahibi kılınmıştır, Allahû Tealâ tarafından. Bizim aramızda bir çok kişi var, Allahû Tealâ ile konuşabilen.

Sevgili kardeşlerim! Bu, dînlerini yaşamayan bu zavallı insanlar, Allah ile konuşmanın imkânsız bir şey olduğunu zannediyorlar. Hele Allah’ı görmeyi hiç mi hiç düşünemiyor bile adamlar. Oysaki Peygamber Efendimiz (S.A.V) ne yapıyordu? Diyelim ki Kur’ân’da açık bir şekilde ifade edilmemiş; yapılması lâzımgelen şey, son derece basit. Allah’a soruyordu, cevabı alıp tatbik ediyordu.

Allahû Tealâ Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e buyuruyor: “Onlarla müşavere et, sonra da Benim dediğimi yap.”

3/ÂLİ İMRÂN-159: Fe bimâ rahmetin minallâhi linte lehum, ve lev kunte fazzan galîzal kalbi lenfaddû min havlike, fa’fu anhum vestagfir lehum ve şâvirhum fîl emr(emri), fe izâ azamte fe tevekkel alâllâh(alâllâhi), innallâhe yuhibbul mutevekkilîn(mutevekkilîne).
O zaman, Allah'tan bir rahmet sebebiyle onlara yumuşak davrandın. Ve eğer sen, kaba, katı yürekli olsaydın, mutlaka senin etrafından dağılırlardı. Artık onları affet ve onlar için mağfiret dile ve işler konusunda onlarla muşavere et (danış). Azmettiğin zaman, artık Allah'a tevekkül et. Muhakkak ki Allah, tevekkül edenleri (Allah’a güvenenleri) sever.


Yani gördüğümüz şey; her devirde, Allah ile konuşabilen yüzlerce insan mutlaka bulunur. Öyleyse sorulacak asıl makam orasıdır. Mürşidlere sormak, mürşidin Allah’a sorması için bir vesiledir sadece. Cevap Allah’tan gelecektir. İrşad makamı cevabı alıp sorana iletecektir. Görev budur. Yapılması lâzımgelen de budur. O zaman bütün konuların en ince detayına kadar, adalete %100 dayalı olarak meseleleri çözmek elbette mümkün olur. Öyle değil mi sevgili kardeşlerim? Eğer Allah’a soruluyorsa, eğer Allahû Tealâ emri gönderiyorsa, o kişinin durumuna ait olan emri, o zaman adaletsizliğin oluşması mümkün değil. Allahû Tealâ, o kişinin gizlediklerini de bildiği için mutlaka adaletli bir cevap oluşacaktır.

Öyleyse sevgili kardeşlerim! Allah’ın dostları aramızda. Her an Allah ile temas edebilen o insanlar, dünyanın neresine gitmişlerse, nerede vazifeli kılınmışlarsa orada insanlara anlatıyorlar. Ve de bütün dillerin konuşulduğu bütün ülkelerde, şu anda bizim gibi bir resûl vazifeli. Onların diliyle konuşan, İbrâhîm Suresinin 4. âyet-i kerimesi gereğince:

14/İBRÂHÎM-4: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâu, ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah’a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah’a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz’dir, Hikmet Sahibi’dir.


“Onların dilleriyle konuşan, onların içinden birisi.” Bütün devirlerde. Şu anda da ne kadar dil konuşuluyorsa, o konuşulan bütün dillerin bulunduğu ülkelerde bir resûl yaşıyor. Allah’tan soracak, cevap alabilecek ve de cevabı ilgiliye ulaştırılabilecek olan bir dizayn. O zaman herşey güzellerin en güzeli bir standartta gerçekleşmiş olmuyor mu sevgili kardeşlerim? Allah razı olsun.

“Mezhepler de insanı Allah’tan uzaklaştırmıyor mu?”

Şu açıdan uzaklaştırıyor. Ayrı ayrı mezheplerin sahipleri birbirlerini sevemiyorlar. Sevgili kardeşlerim! Biz neden bütün mezheplerin sahiplerini seviyoruz?  Çünkü Allahû Tealâ sevgi koymuş içimize. Hangi mezhepten olursa olsun, bizim aramıza katılan kişi Allah’ın dostudur. O kendi mezhebinin gereğini yaşasın ama şu andaki durumda olay bu. Bir süre sonra farklılıklar zaten kalkacak.

Asıl olan Kur’ân’dır. Nerede fazlalıklar, nerede eksiklikler varsa, Allahû Tealâ neyi emrederse o yapılacaktır. O zaman ayrılıklar neden? Peygamber Efendimiz (S.A.V) zamanında ayrılık var mıydı? Gene birlendirilecek sevgili kardeşlerim! Hiç kimsenin endişesi olmasın. Mutlaka birlik ve beraberlik içinde güzellikler yaşanacaktır.

Benzer konular