Nisâ-58, Mu’minûn-8 ve Meâric-32'nin birbiriyle ilişkisi var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » İslâm » Nisâ-58, Mu’minûn-8 ve Meâric-32'nin birbiriyle ilişkisi var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Nisâ-58, Mu’minûn-8 ve Meâric-32'nin birbiriyle ilişkisi var mıdır?

Muhterem Efendimiz! Bir defa daha sizinle birlikte bir konferansta can cana, gönül gönüle olmanın doyulmaz hazzını yaşıyoruz. (Biz de o hazzı yaşıyoruz evlâdım.) Sizinle birlikte Kur'ân-ı Kerim ülkesinde yolculuk etmenin, adım adım âyetleri keşfetmenin sonsuz huzurunu duyuyoruz. (Biz de onları size öğretmenin sonsuz huzurunu duyuyoruz. Allah'ın öğretisi size ulaştıkça herbirinizde Allah'ın eserini görüyoruz. Hamdederiz, şükrederiz.) Muhterem Efendimiz! Sizin eşsiz açıklamalarınızla ve himmetinizle âyetleri kalbimize nakşediyoruz. (Hayırlı olsun inşaallah.) İnşaallah bu istikamette birkaç sualimi size iletmek istiyorum.

Yüce Rabbimiz Nisâ-58’de “Allah emanetlerinizi sahibine teslim etmenizi emreder.” diyor.

Allahû Tealâ diyor ki:

4/NİSÂ-58: İnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl(adli). İnnallâhe niımmâ yeızukum bihî. İnnallâhe kâne semîan basîrâ(basîran).
Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında hakemlik yaptığınız zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah, onunla (bununla) size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, en iyi işiten ve en iyi görendir.


“innallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ: Allah emanetleri onların sahibine teslim etmenizi emreder.” diyor. Dikkat edin emânât kullanmış. Emanet değil, emanetler. Ama “onların sahibine.” diyor. Sahibi tek. Önce ruhunuz bir emanet. Onu teslim ettiğiniz zaman fizik vücudunuz emanet oluyor. Onu teslim ettiğiniz zaman Allah'a, nefsiniz emanet oluyor. Onu teslim ettiğiniz zaman bir vücut olmayan ama son teslim etmeniz lâzımgelen şey, iradeniz emanet oluyor.

Öyleyse “Allah emanetleri sahibine teslim etmenizi emreder.” diyor Allahû Tealâ Nisâ- 58’de. “İnsanlar arasında hâkimlik ettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.”

Birincisi emanetlerin manevî kesimi ikincisi emanetlerin maddî kesimi. Bir insan Allah'ın emanetine sahip olup da hakemlik ederse yani daimî zikre ulaşıp da Allah’la tezekkür etmek imkânına ulaşırsa, bütün daimî zikrin sahipleri Allah’la her an konuşabilmek imkânının sahipleridir. Adları “ulûl'elbab”dır. Lübblerin, sır hazinelerinin sahipleri mânâsına gelir.

Allahû Tealâ: “Hakemlik ettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” diyor.

Evet! Fizik âlemde bu standart asıldır.

“Muhakkak ki Allah bununla size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah işiten ve görendir.”

Mu’minûn-8 ve Meâric-32’de Allahû Tealâ buyuruyor ki:

23/MU'MİNÛN-8: Vellezîne hum li emânâtihim ve ahdihim râûn(râûne).
Ve onlar, emanetlerine ve ahdlerine riayet edenlerdir (uyanlar, sadık olanlardır).


70/MEÂRİC-32: Vellezîne hum li emânâtihim ve ahdihim râûn(râûne).
Ve onlar emanetlerine ve ahdlerine riayet edenlerdir.


“Ve onlar emanetlerine ve ahdlerine riayet edenlerdir. Yani uyanlar, sadık olanlardır.” buyuruyor.

“Buna göre bu 3 âyetin birbiriyle ilişkisi var mıdır?”

Elbette vardır. Emanetlerine ve ahdlerine riayet etmek demek… Allahû Tealâ’ya verilmiş bir sözümüz var. Bunun adı ahd. Eğer ahdi Allahû Tealâ’nın ahdi olarak alırsanız o, iradenizi Allah'a teslim etmeyi ifade eder. Ama ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi teslim etmeden onu teslim edemezsiniz.

Sizin ahdinizin 2 anlamı vardır Kur'ân-ı Kerim’de. 1. anlamı fizik vücudunuzun Allah'a verdiği ahd, Allah'a kul olmaktır. Âdemoğlu olarak Allah'a teslim olmaktır. Çünkü üzerimize farzdır. Allahû Tealâ bunu üzerimize farz kılmış. Fizik vücudumuzu Allah'a kul etmeye yani Allah'a teslim etmeye bu açıdan mecburuz. Ama ahdin irademiz açısından bir başka mânâsı var. O zaman ahdimiz; ruhumuzu da vechimizi de nefsimizi de irademizi de kaplıyor. İşte böyle olunca Allahû Tealâ’nın buyurduğu “ahdlerine riayet edenler” dediği kişiler, onlar ruhlarını da vechlerini de yani fizik vücutlarını da nefslerini de iradelerini de Allah'a teslim edenlerdir. Bu sebeple bu 3 âyetin; Nisâ-58’in, Mu’minûn-8’in ve Meâric-32’nin birbiriyle ilişkisi, kesin bir şekilde bir illiyet rabıtası söz konusu.

Benzer konular