Meryem-73, İsrâ-45 ve 46 âyet-i kerimelerini açıklar mısınız? Âyet-i kerimelerde tebliğ olayı ve bu olayın sonucunda gelişen olayları açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Tebliğ » Meryem-73, İsrâ-45 ve 46 âyet-i kerimelerini açıklar mısınız? Âyet-i kerimelerde tebliğ olayı ve bu olayın sonucunda gelişen olayları açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Meryem-73, İsrâ-45 ve 46 âyet-i kerimelerini açıklar mısınız? Âyet-i kerimelerde tebliğ olayı ve bu olayın sonucunda gelişen olayları açıklar mısınız?

Meryem-73:

9/TEVBE-73: Yâ eyyuhân nebiyyu câhidil kuffâra vel munâfikîne vagluz aleyhim, ve me’vâhum cehennem(cehennemu), ve bi’sel masîr(masîru).
Ey nebî (peygamber)! Münafıklarla ve kâfirlerle cihad et (savaş). Ve onlara sert (katı) davran. Ve onların barınacağı yer cehennemdir ve gidilen yer (dönüş yeri), ne kötü.


“Ve âyetlerimiz onlara beyan edilerek okunduğu zaman kâfirler, âmenû olanlara şöyle dediler: İki gruptan hangisi, makam bakımından daha hayırlı ve meclis bakımından daha güzel?”

Meryem-70:

19/MERYEM-70: Summe le nahnu a’lemu billezîne hum evlâ bihâ sıliyyâ(sıliyyen).
Sonra ona (cehenneme) maruz kalmayı en çok hakedenleri, elbette en iyi Biz biliriz.


“Cehenneme maruz kalmayı en çok hak edenleri, Biz biliriz.”

Meryem-71:

19/MERYEM-71: Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ(makdıyyen).
Ve sizden biriniz (bile hariç olmamak üzere hepiniz), illâ (muhakkak) ona (cehenneme) varacaksınız. (Bu), senin Rabbinin üzerine (aldığı) kesinleşmiş bir hükümdür.


“Ve sizden biriniz bile hariç olmamak üzere hepiniz, illâ muhakkak ki ona, cehenneme varacaksınız. Bu, senin Rabbinin üzerine aldığı kesinleşmiş bir hükümdür.”

Bütün insanlar mutlaka kıyâmet günü cennetlik de olsalar, cehennemlik de olsalar mutlaka cehenneme gidecekler. Meryem-71 onu söylüyor.

Meryem-72:

19/MERYEM-72: Summe nuneccîllezînettekav ve nezeruz zâlimîne fîhâ cisiyyâ(cisiyyen).
Sonra takva sahiplerini kurtaracağız. Ve zalimleri, diz üstü çökmüş olarak bırakacağız.


“Sonra takva sahiplerini kurtaracağız. Ve zalimleri, diz üstü çökmüş olarak bırakacağız.”

Kapıdan burunları sürtünerek girenler, orada (cehennemde) diz üstü kalıyorlar. Kapıdan girenler, burunları sürtünerek girenler, yalnız kâfirler yani Allah’a ulaşmayı dilemeyenler. Onlar diz üstü kalıyorlar. Ama cennete girecek olanlar cehennemin yüksek kapılarından, şeffaf kapılarından, mika gibi olan bu kapılardan uçarak giriyorlar. O, oradaki o şeffaf mikalar onlara engel olmuyor. Ve zalimler diz üstü çökmüş vaziyette kapıdan giriyorlar, burunları sürtünerek. Diz üstü çökmüş vaziyette orada kalıyorlar. Ötekiler bütün cehennemi dolaşıp cennete ulaşıyorlar.

Meryem-73’e geliyoruz: “Ve âyetlerimiz, onlara beyan edilerek okunduğu zaman kâfirler, âmenû olanlara (şöyle) dediler: İki gruptan hangisi, makam bakımından daha hayırlı ve meclis bakımından daha güzel?”

2 grup var. 2 grup da cehennemde. Ama 1. grup cennete girecek grup. 2. grup cehennemde kalacak grup. O diz üstü çökenler, âmenû olanlara yani cennete girecek olanlara şöyle dediler: “İki gruptan hangisi, makam bakımından hayırlı ve meclis bakımından daha güzel?”

Meryem-74:

19/MERYEM-74: Ve kem ehleknâ kablehum min karnin hum ahsenu esâsen ve ri’yâ(ri’yen).
Onlardan önce, mal ve görünüş bakımından daha güzel nice nesiller helâk ettik.


“Onlardan önce, mal ve görünüş bakımından daha güzel olan nice nesiller helâk ettik.”

Burada Allahû Tealâ kıyâmetteki, cehennemdeki bir olayı söylemiyor. O insanlar ölmeden evvel dünya üzerindeyken cehenneme gidecek olanların hem dünya üzerinde zengin olanlar hem de insanları hitap edici makamların sahibi olmaları söz konusu. O iki gruptan hangisi daha güzel diye dünyada söylenen bir söz bu. Yani “Makam bakımından daha hayırlı ve meclis bakımından daha güzel.” diyorlar ama onlara göre hayır; para sahibi olmak. Bu istikamette bir işaret bu.

Meryem-74’de de bakalım:

19/MERYEM-74: Ve kem ehleknâ kablehum min karnin hum ahsenu esâsen ve ri’yâ(ri’yen).
Onlardan önce, mal ve görünüş bakımından daha güzel nice nesiller helâk ettik.


“Onlardan önce, mal ve görünüş bakımından daha güzel olan nice nesiller helâk ettik.” diyor.

Bunları da Allahû Tealâ zaten helâk etmiş. Öyleyse burada, Meryem-73’de hayatta olan insanlar var. Bunlar kıyâmet günü değil, dünya hayatını yaşıyorlar ve Allah’ın resûlü onlara Allah’ın âyetlerini okuyor. Kâfirler, âyetleri kendilerine okuyanlara diyorlar ki: “İşte siz fakirsiniz. Siz dünya ni’metlerine sahip değilsiniz. Ama biz zenginiz. Makam bakımından biz hayırlıyız, öndeyiz. Çünkü bu şehrin idaresini biz üstlenmişiz. Sizlerse sadece bize âyetleri okumaya kalkıyorsunuz.”

“Meclis bakımından da daha güzel.” Yani, “Bizim meclisimiz var, idare meclisimiz ama siz, onun dışında olanlarsınız.”

İsrâ-45’e geliyoruz:

17/İSRÂ-45: Ve izâ kara’tel kur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bil âhirati hicâben mestûrâ(mestûran).
Sen Kur’ân’ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah’a ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık (gözlerinin üzerine, seni peygamber olarak görmelerini engelleyen bir perde koyduk).


“Ve sen Kur'ân'ı kıraat ettiğin, okuduğun zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah'a ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık yani gözlerinin üzerine görmelerini engelleyen bir perde koyduk.” diyor Allahû Tealâ.

İsrâ-46:

17/İSRÂ-46: Ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve izâ zekerte rabbeke fîl kur’âni vahdehu vellev alâ edbârihim nufûrâ(nufûran).
O’nu (Kur’ân’ı), fıkıh (idrak) etmelerine karşı, (fıkıh edemesinler diye) kalplerinin üzerine ekinnet ve onların kulaklarına vakra (işitme engeli) kıldık. Ve sen, Kur’ân’da Rabbinin tekliğini zikrettiğin zaman nefretle arkalarına döndüler.


ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten: Onların kalplerinin içine, üzerine ekinnet koyduk.
en yefkahûhu: Fıkıh edemesinler diye.
ve fî âzânihim vakrâ: Ve kulaklarına vakra koyduk.
ve izâ zekerte rabbeke fîl kur’âni vahdehu: Ve sen Rabbini, Rabbinin tekliğini Kur'ân’da okuyarak (Kur'ân okuyarak Rabbinin tekliğini zikrettiğin zaman).
vellev alâ edbârihim nufûrâ: Nefretle arkalarını döndüler.

Meryem-73’de dünyada olan bir tebliğ olayı var. İsrâ-45 ve 46’da da tebliğ olayı var. Meryem-73; tebliğin yapıldığı an, İsrâ-45 ve 46; tebliğden sonraki durum. Ama kavga ettiklerine dair bir işaret yok Meryem-73’de. Yalnız Allahû Tealâ Meryem-74’de; “Onlardan önce mal ve görünüş bakımından daha nice, daha güzel olan nice nesiller helâk ettik.” buyurduğuna göre Allahû Tealâ’nın, o zalimler olarak adlandırdığı İsrâ-45 ve 46’ya göre bir değer taşır mı? Zalimler dediğine göre diğerlerine zulmedenler. Zulmedenler açık bir şekilde 2 gruptan bir tanesi, Allahû Tealâ’nın dizaynının sahibi. Allahû Tealâ, Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin neticede gözleri, kulakları ve kalplerine engeller koyuyor.

Benzer konular