En’âm 130, 131, Hud-117 ile Kasas-59 arasında bir ilişki var mı?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » En’âm 130, 131, Hud-117 ile Kasas-59 arasında bir ilişki var mı?
share on facebook  tweet  share on google  print  

En’âm 130, 131, Hud-117 ile Kasas-59 arasında bir ilişki var mı?

En’âm-130, 131,  Hûd-117 ile Kasas-59 arasında bir ilişki var mı? “Henüz kasaba ahalisi gaflet içindeyken onları bu gafletten uyaracak resûl göndermedikçe onları zulüm ile helâk etmem.” buyuruyor. O zaman başlangıçta herkesin dalâlette olduğu gibi aynı zamanda gaflette olduklarını düşünebilir miyiz?  
 
Elbette. Herkes başlangıçta Allah’ın âyetlerinden gâfildir. Allah'a ulaşmayı dilemeyenler, Allah'ın âyetlerinden gâfildir. Herkes Allah'a ulaşmayı dilemediği sürece Allah'ın âyetlerinden gâfildir.

Öyleyse En’âm-130, 131 ve Hûd-117, Kasas-59; beraberce bakıyoruz. En’âm-130:

6/EN'ÂM-130: Yâ ma’şerel cinni vel insi e lem ye’tikum rusulun minkum yakussûne aleykum âyâtî ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû şehidnâ alâ enfusinâ ve garrathumul hayâtud dunyâ ve şehidû alâ enfusihim ennehum kânû kâfirîn(kâfirîne).
Ey insan ve cin topluluğu! Size âyetlerimi anlatan ve bugününüze ulaşacağınız konusunda sizi uyaran içinizden resûller (elçiler) gelmedi mi? “Kendi nefslerimize şahit olduk.” dediler. Dünya hayatı onları aldattı. Ve kendilerinin kâfir olduğuna, kendileri şahit oldular.


“yâ ma’şerel cinni vel insi: Ey insan ve cin topluluğu!
e lem ye’tikum rusulun minkum: Sizden resûller, size gelmedi mi?”

En’âm Suresinin 130. âyet-i kerimesi; bu âyet Mulk Suresinin 8, 9, 10. âyetleriyle, bu âyet Zumer Suresinin 51. âyet-i kerimesi ile bir beraberlik ifade ediyor. İkisine birden hitap ediyor, cehennem bekçileri: “Ey cin ve insan topluluğu! Size bizden resûller gelmedi mi?” diyor Allahû Tealâ.

“yakussûne aleykum âyâtî: Sizlere âyetlerimi kıssa etsin.
ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ: Buraya geleceğiniz konusunda sizi nezretsin (ikaz etsin, uyarsın).”

Allahû Tealâ ne diyor? “Resûl göndeririz. Biz bütün resûllerimizi; Allah’a âmenû olanları müjdelesinler ve diğerlerini uyarsınlar diye göndeririz.” diyor.

Âmenû olanların âmenû olabilmeleri için Allah'a ulaşmayı dilemeleri lâzım. Demek ki bütün resûller mutlaka Allah'a ulaşmayı dilemeyi emrediyorlar. Onlar âmenû olsunlar, Allah'a ulaşmayı dilesinler diye.

Ve şunu da söylüyorlar: “Eğer Allah'a ulaşmayı dilemezseniz bu kadar kolay bir şeyi Allahû Tealâ sizi cennetine almak için bu kadar kolay şeyden bahsediyor. Eğer bunu yapmazsanız o zaman gideceğiniz yer cehennemdir.” diyor Allahû Tealâ.

“kâlû şehidnâ: Dediler ki: ‘Şahid olduk.
alâ enfusinâ: Nefslerimize.
ve garrethumul hayâtud dunyâ: Ve dünya hayatı onları aldattı.
ve şehidû alâ enfusihim ennehum kânû kâfirîn(kâfirîne): Ve kendilerinin kâfir olduğuna, kendileri şahit oldular.”

Kim bu insanlar? Allah'a ulaşmayı dilemeyenler.

“Sizi uyaran içinizden resûller.” diyor Allahû Tealâ. Melek resûller, bu âyet-i kerimede yok. Ama insan resûllerle cin resûller var. En’âm-131. Bir sonraki âyet-i kerime:

6/EN'ÂM-131: Zâlike en lem yekun rabbuke muhlikel kurâ bi zulmin ve ehluhâ gâfilûn(gâfilûne).
İşte bu, senin Rabbinin, ülke halkı gaflet içindeyken (uyarılmadan), ülkeleri zulümle helâk edici olmamasındandır.


“zâlike en lem yekun rabbuke muhlikel kurâ bi zulmin ve ehluhâ gâfilûn(gâfilûne): İşte bu, senin Rabbinin, ülke halkı gaflet içindeyken (yani uyarılmadan), ülkeleri zulümle helâk edici olmamasındandır.”

Yani iki âyeti birleştirdiğiniz zaman En’âm-130 ile 131’i. En’âm-130, 131 ile. Burada En’âm-130 ile 131 beraberce bir hususu ifade ediyor: “Allahû Tealâ’nın hiçbir kasaba halkını (ülke halkını) zulümle helâk edici olmamasındandır.” Yani mutlaka uyarıyor Allahû Tealâ.

İşte şu anda da sizler uyarılıyorsunuz. Sizlere bütün insanlığa buradan haykırıyoruz ki Allah'a ulaşmayı dilemedikçe kurtuluşunuz mümkün değil. Mutlu da olamazsınız. Şu dünyada ne yaparsanız yapın, huzursuz bir dünya hayatı yaşarsınız. Mesleğiniz ne olursa olsun, kazandığınız para ne olursa olsun, varmış olduğunuz dünya üzerinde nokta ne olursa olsun, hiçbirisi sizi tatmin edemez.  Mutlu olamazsınız sevgili kardeşlerim. Mutlu olabilmeniz için mutlaka Allah'a ulaşmayı dilemeniz lâzım.

İşte En’âm-130 ve 131 bunu söylüyor. Allahû Tealâ’nın hiçbir kavmi resûl göndermeden helâk edici olması mümkün değildir. Mutlaka o kavimde onların dilleriyle konuşan, onlara kendi dilleriyle hitap eden ve Allah'a ulaşmanın mutlak gerekliliğini anlatan, onlara eğer Allah'a ulaşmayı dilemezlerse cehenneme gideceklerini söyleyerek onları uyaran bir resûl. Bilmem anlatabildik mi? Hûd-117:

11/HÛD-117: Ve mâ kâne rabbuke li yuhlikel kurâ bi zulmin ve ehluhâ muslihûn(muslihûne).
Ve senin Rabbin, halkı ıslâh edici olan beldeleri zulüm ile helâk edici olmadı.


“Ve senin Rabbin, halkı ıslâh edici olan beldeleri zulüm ile helâk edici olmadı.”

Halkı ıslâh edici olan beldeleri. Yani insanlar (beldedeki insanlar) resûl tarafından ikaz ediliyorlar. Islâh oluyorlar. Islâh edenler de ötekileri ıslâh ediyorlar. İşte Osmanlı’nın yükselme devrindeki olay budur. Islâh edilenler; bacıyâni rum ve mürşidler. (Hanım; tasavvufu yaşayıp da öğretici hüviyete ulaşabilmiş olan hanım mürşidler ve erkek mürşidler) Onlar Osmanlı’nın yüz akıdır. Osmanlı’yı Osmanlı yapan onlardır. Bütün Avrupa’da doğrulukları, dürüstlükleri, ahlâklarıyla Osmanlı nam salmıştır. Ve Kasas-59:

28/KASAS-59: Ve mâ kâne rabbuke muhlikel kurâ hattâ yeb’ase fî ummihâ resûlen yetlû aleyhim âyâtinâ, ve mâ kunnâ muhlikîl kurâ illâ ve ehluhâ zâlimûn(zâlimûne).
Ve senin Rabbin, ülkelere, onların ana şehirlerine, onlara âyetlerimizi okuyan bir resûl göndermedikçe helâk edici olmadı. Ve Biz, onun halkı zalim olmadıkça (zulmetmedikçe) ülkeleri helâk edici olmadık.


“Ve senin Rabbin, ülkelere, onların ana şehirlerine, onlara âyetlerimizi okuyan bir resûl göndermedikçe helâk edici olmadı.”

En’âm-130, 131, Hûd-117, Kasas-59: “Allah resûl göndermedikçe ülkeleri helâk edici olmadı.” Hepsi de aynı şeyi söylüyor sevgili kardeşlerim.

O zaman diyor ki kardeşimiz: “O zaman başlangıçta herkesin dalâlette olduğu gibi aynı zamanda gaflette olduklarını düşünebilir miyiz?” diyor.

Zaten Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin gaflette oldukları kesin. Hangi âyette? Yûnus Suresinin 7 ve 8. âyetlerinde. Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin Allah'ın âyetlerinden gâfil olduğu açık bir şekilde söyleniyor. Burada da elbette bu insanlar gaflette. Allah'a ulaşmayı dilemeyen herkes gaflettedir.

Benzer konular