Nisâ 26. âyet-i kerimesinde ifade edilmiş olan tövbenin Mu’min 60, Bakara 186 ve A’râf 55’te ifade edilen duayla nasıl bir ilişkisi vardır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » Nisâ 26. âyet-i kerimesinde ifade edilmiş olan tövbenin Mu’min 60, Bakara 186 ve A’râf 55’te ifade edilen duayla nasıl bir ilişkisi vardır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Nisâ 26. âyet-i kerimesinde ifade edilmiş olan tövbenin Mu’min 60, Bakara 186 ve A’râf 55’te ifade edilen duayla nasıl bir ilişkisi vardır?

Nisâ-26:

4/NİSÂ-26: Yurîdullâhu li yubeyyine lekum ve yehdîyekum sunenellezîne min kablikum ve yetûbe aleykum. Vallâhu alîmun hakîm(hakîmun).
Allah size beyan etmek (açıklamak) ve sizi, sizden öncekilerin kanununa ulaştırmak ve tövbelerinizi kabul etmek ister. Ve Allah Alîm'dir (en iyi bilendir), Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).


“Allah size beyan etmek yani açıklamak ve sizi, sizden öncekilerin kanununa (Allah’a) ulaştırmak ve tövbelerinizi kabul etmek ister.”

Biliyoruz ki Allahû Tealâ’nın tövbeleri kabulü, Furkân-70’e göre kabul edilen tövbelerle insan ruhunun Allah'a ulaşmasıdır.
 
“vallâhu alîmun hakîm: Allah bilir ve hikmet sahibidir, Hakîm’dir.”
 
Furkân-70:

25/FURKÂN-70: İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûran rahîmâ(rahîmen).
Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur’dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderendir).


Buradaki tövbe, Allah'a ulaştırıcı tövbe yani mürşid önünde yapılan tövbe ihsanla tâbiiyettir. Burada kişi tövbe ediyor ve Allah'a ruhu ulaşıyor.

Mu’min-60’a bakıyoruz:

40/MU'MİN-60: Ve kâle rabbukumud’ûnî estecib lekum, innellezîne yestekbirûne an ibâdetî se yedhulûne cehenneme dâhırîn(dâhırîne).
Ve Rabbimiz, şöyle buyurdu: "Bana dua ediniz ki size icabet edeyim. Bana kul olmaktan kibirlenenler, muhakkak ki hakir ve zelil olarak cehenneme girecekler."


“Ve Rabbimiz buyurdu ki: Bana dua edin ki size icabet edeyim. Bana ibadet etmekte, kul olmakta kibirlenenler, muhakkak ki hakir ve zelil olarak cehenneme girecekler.”

“Bana kul olmakta kibirlenenler de Bana ibadet etmekte kibirlenenler de Allah'a ulaşmayı dileyerek Allah'a kul olmakta kibirlenenler de yani dilemeyenlerin gelecekleri yer cehennemdir.” diyor Allahû Tealâ.

Allahû Tealâ’nın Mu’min-60’daki ifade ettiği şey bu; “Bana dua ediniz ki size icabet edeyim yani Benden talepte bulunun ki size icabet edeyim. Bana ulaşmayı dileyin ki icabet edeyim.” ifadesi var.

Nitekim Bakara-186’da Allahû Tealâ diyor ki:

2/BAKARA-186: Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ deâni, felyestecîbû lî velyu’minû bî leallehum yerşudûn(yerşudûne).
Ve kullarım sana, Benden sorduğu zaman, muhakkak ki Ben, (onlara) yakınım. Bana dua edilince, dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlar da Bana (Benim davetime) icabet etsinler ve Bana âmenû olsunlar (Bana ulaşmayı dilesinler). Umulur ki böylece onlar irşada ulaşırlar (irşad olurlar).


ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun): Kullarım Beni senden sorarlarsa de ki: “Ben muhakkak ki onlara yakınım.”
ucîbu da’veted dâi izâ deâni: Bana dua ettikleri zaman onların duasına icabet ederiz.  
fel yestecîbû lî vel yu’minû bî leallehum yerşudûn(yerşudûne): Ama onlar da Bizim davetimize icabet etsinler ve âmenû olsunlar ve böylece irşada ulaşsınlar.

Öyleyse Allah'ın dualara icabeti kulun âmenû olmasıyla, Allah'a ulaşmayı dilemesiyle mümkündür. Mu’min-60’da da “Bana dua edin ki (Bana davette bulunun, Bana ulaşmayı dileyin ki) size icabet edeyim.” diyor Allahû Tealâ. Evvelâ kul Allah'a ulaşmayı dileyecek, o zaman Allahû Tealâ onun davetine icabet edecek.

A’râf-55:

7/A'RÂF-55: Ud'û rabbekum tedarruan ve hufyeh(hufyeten), innehu lâ yuhıbbul mu'tedîn(mu'tedîne).
Rabbinize yalvararak ve gizlice dua edin. Muhakkak ki O, haddi aşanları sevmez.


ud'û rabbekum tedarruan ve hufyeh(hufyeten): Rabbinize yalvararak ve gizlice dua edin, Allah'tan talepte bulunun.
innehu lâ yuhıbbul mu'tedîn(mu'tedîne): Muhakkak ki O, haddi aşanları sevmez.
Allah'a ulaşmayı dileyenler ise daima haddi aşmayanlardır.

Öyleyse sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, bu âyetlerde hep karşılıklı bir dizayn kurulmuş. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse Allah, onun davetine icabet ediyor. Kişinin bir vasıf kazanması şart. Allah'a kul olmaktan kibirlenmeyenler, kibirlenmeyecek olanlar dua ettiği takdirde Allahû Tealâ, Mu’min-60’da duaları kabul ediyor. Bakara-186’da âmenû olanların davetini kabul ediyor. A’raf-55’te yalvararak ve gizlice Allah'a ulaşmayı dileyenlerin davetine icabet ediyor ki bunlar haddi aşmayanlar.

Benzer konular