En’âm 36'da belirtilen ölülerin işittikten sonra, Enfâl 29'un muhtevasında bulunan furkan gereğince dirildiklerini söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » En’âm 36'da belirtilen ölülerin işittikten sonra, Enfâl 29'un muhtevasında bulunan furkan gereğince dirildiklerini söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

En’âm 36'da belirtilen ölülerin işittikten sonra, Enfâl 29'un muhtevasında bulunan furkan gereğince dirildiklerini söyleyebilir miyiz?

"En’âm 36'daki ölüler işittikten sonra, Enfâl 29'un muhtevasında bulunan furkan gereğince  o ölülerin dirildiğini söyleyebilir miyiz?” diyor. Evet, söyleyebiliriz. Âyetlere bakalım şimdi. En’âm 36:

6/EN'ÂM-36: İnnemâ yestecîbullezîne yesmeûn(yesmeûne), vel mevtâ yeb’asuhumullâhu summe ileyhi yurceûn(yurceûne).
(Davete) ancak işitenler icabet eder. Ve Allah, ölüleri (ölü olan sem’î isimli işitme hassasını, ölü olan fuad isimli idrak hassasını, ölü olan basar isimli görme hassasını) diriltir. Sonra O'na döndürülürler. (Hayatta iken ruhu mürşid eliyle Allah’a döndürülür.)


innemâ yestecîbullezîne yesmeûn(yesmeûne): Davete ancak işitenler icabet eder.
vel mevtâ: Ve ölüler.
yeb’asuhumullâhu summe ileyhi yurceûn(yurceûne): Ve Allah ölüleri diriltir vebeas eder. Ve Allah ölüleri beas eder (diriltir). Sonra O’na döndürülürler.

Dirilince o kişinin ruhu Allah’a ulaşır. Davete icabet edenler işitenlerdir.

Şimdi Enfâl 29'a bakıyoruz:

8/ENFÂL-29: Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar! Allah’a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.


yâ eyyuhellezîne âmenû: Ey âmenû olanlar.
in tettekullâhe: Eğer takva sahibi olursanız.

"yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi)"   

Burada zaten takva sahibi olmuş olan âmenû olanların, ikinci takvanın sahibi olmak için harekete geçmeleri söz konusu. Yani Allah’a ulaşmayı dilemeyi tamamlamış olanların, Allah’a ulaşmaya, Allah’a ulaşmayı dileme davetine icabet edenlerin, Allah’a ulaşma davetine icabet ettikleri nokta burası.  Ey âmenû olanlar! Allah’a karşı takva sahibi olursanız, sizi furkan sahibi kılar ve sizden günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Allah büyük fazl sahibidir. Allah, sonsuz fazlın sahibidir. Enfâl Suresi 29. âyet-i kerime.

Allahû Tealâ burada, Allah’a ulaşmayı dileyip de âmenû olanların 7 tane furkan verilerek günahlarının örtüleceğini, daha sonra da günahlarının sevaba çevrileceğini ifade ediyor. Yani burada (bu âyette), Allah’a ulaşmayı dilemeden başlayan muhteva, Allah’a yönelmenin ikinci safhasını da alıyor. Birinci ve ikinci: Allah’a ulaşmayı dileme ve Allah’a yönelme müessesesi. Âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler), 3'ten 7. basamağa kadar. Yönelenler de,  8'den 14. basamağa kadar. Ama âmenû olmak yönelmenin birinci kısmı, diğeri de yönelmenin ikinci kısmı. Allah’a yönelen kişi, Allah’a ulaşmayı diliyor, 7. basamağa ulaşıyor. Ve eğer takva sahibi olursa Allahû Tealâ o kişiyi, El-Allah’a yönelirse ikinci defa takva sahibi kılıyor ve onlara furkanlar veriyor.
 
En’âm 36'da belirtilen ölülerin işittikten sonra, Enfâl 29'un muhtevasında bulunan furkan gereğince dirildiklerini söyleyebilir miyiz?

En’âm 36'da ölüler bahsediyor Allahû Tealâ:

"innemâ yestecîbullezîne yesmeûn(yesmeûne), vel mevtâ yeb’asuhumullâhu summe ileyhi yurceûn(yurceûne"

"Davete ancak işitenler icabet eder ve Allah ölüleri diriltir. Sonra O’na döndürülürler." 

"İşitenlerin, işittikten sonra Enfâl 29'un muhtevasında bulunan furkan gereğince dirildiklerini söyleyebilir miyiz?” diyor.

İşitme de bu noktada gerçekleşiyor. Davete icabet edenlerin, "İşitenlerin, işittikten sonra Enfâl 29'un muhtevasında bulunan furkan gereğince dirildiklerini söyleyebilir miyiz?” diyor. Davete icabet edenlerin işitmiş olduklarını söylüyor Allahû Tealâ. İşittikten sonraki bir icabet. İşitmekse furkanların içinde. İki olayı birbirine karıştırmayalım. Allah’a ulaşmayı dileme davetinin sahibi, Allah’a ulaşmayı diler. Allahû Tealâ, o Allah’a ulaşmayı dileyen kişiye furkanlar verir ve kişi işitir. İşittiği zaman icabet edeceği davet, Allah’a ulaşmayı dileme daveti değildir. İşittiği zaman icabet edeceği davet, Allah’a ulaşma davetidir. Ulaşmayı dilemeyi başarmıştır, ulaşmayı dilemiştir, işitmiş, görmüş ve bilmiştir. Gözleri, kulakları, kalbi ve bunlara ait görme, işitme ve idrak etme hassaları açılmıştır. Allah’a ulaşma davetine icabet edecek hale gelmiştir. Burada adı geçen davet, Allah’a ulaşmayı dileme daveti değil, Allah’a ulaşma daveti.

Burada kardeşlerimiz hep karıştırıyorlar olayı. “Ölülerin işittikten sonra Enfâl 29'un muhtevasında bulunan furkan gereğince dirildiklerini söyleyebilir miyiz?" Ölüyken işitiyorlar ve işitenler dirilmiş oluyorlar. Dirilen kişiye bakıyoruz. Kimdir dirilen kişi? Dirilen kişi, Allah’ın furkan verdikleridir. Furkanları alana kadar ölüdür. Ama bu ölü kişi burada adı geçen davete değil, En’âm Suresinin 36. âyet-i kerimesindeki davete değil, ondan evvelki davete icabet etmiştir. O davet, Allah’a ulaşmayı dileme davetidir. Bu davet Allah’a ulaşma davetidir. Allah’a ulaşmayı dileme daveti. Dilemiş kişi, Allah’a ulaşmak üzere harekete geçmiş. İkisi birbirinden farklı sonuçlar.

Benzer konular