En’âm Suresinin 36. âyet-i kerimesine göre ölmeden evvel ruhen Allah'a ulaşabilmek için Allah'a ulaşmayı dileyip dirilmek gerekir diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » En’âm Suresinin 36. âyet-i kerimesine göre ölmeden evvel ruhen Allah'a ulaşabilmek için Allah'a ulaşmayı dileyip dirilmek gerekir diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

En’âm Suresinin 36. âyet-i kerimesine göre ölmeden evvel ruhen Allah'a ulaşabilmek için Allah'a ulaşmayı dileyip dirilmek gerekir diyebilir miyiz?

Allahû Tealâ En’âm Suresinin 36. âyet-i kerimesinde şöyle buyuruyor:
 
6/EN'ÂM-36: İnnemâ yestecîbullezîne yesmeûn(yesmeûne), vel mevtâ yeb’asuhumullâhu summe ileyhi yurceûn(yurceûne).
(Davete) ancak işitenler icabet eder. Ve Allah, ölüleri (ölü olan sem’î isimli işitme hassasını, ölü olan fuad isimli idrak hassasını, ölü olan basar isimli görme hassasını) diriltir. Sonra O'na döndürülürler. (Hayatta iken ruhu mürşid eliyle Allah’a döndürülür.)

innemâ yestecîbullezîne yesmeûn(yesmeûne): Ancak davete işitenler icabet ederler.
vel mevtâ yeb’asuhumullâhu summe ileyhi yurceûn(yurceûne):
Ve Allah ölüleri diriltir. Sonra O’na döndürülürler.”

İnşaallah bu âyet-i kerimeye göre Allah'a ölmeden evvel ruhen ulaşabilmek için Allah'a ulaşmayı dileyip dirilmek gerekir diyebilir miyiz?

Evet, bütün insanlar Allah'a göre başlangıçta ölüdür. Hepimiz başlangıçta ölü idik. Bu dünyanın ölçülerine göre canlıydık. Annemizden doğduğumuz andan itibaren hepimiz canlıyız. Hayattayız ama Allah'ın ölçülerine göre ölü olan canlılardık yani aslında görmeyen, işitmeyen ve idrak etmeyen. Gözlerimizin üzerinde hicab-ı mesture olduğu için, kulaklarımızda vakra olduğu için, kalbimizde ekinnet olduğu için, görme hassamızın üzerinde gışavet olduğu için, işitme hassamız mühürlü olduğu için, idrak hassamızın üzerinde ekinnet olduğu için görmeyen, işitmeyen ve idrak etmeyen insanlar söz konusudur.

Allahû Tealâ, mürşide baktıkları zaman onu mürşid olarak görmeyen, herhangi bir insandan ayırt edemeyen, onun söylediklerini işittiği zaman onların mânâsını anlayamayan, kalbine indirdiği zaman bu mânâyı idrak edemeyen bütün insanlar için: “Onlar kör, sağır ve dilsizdir. Onlar ölülerdir.” diyor.

İşte En’âm Suresinin 36. âyet-i kerimesinde o ölülerden bahsediyor. Aslında insanlar bizim gibi canlı, hayattalar ama Allah'ın ilmi konusunda hiçbir ilimleri olmadığı için, Allah'a arkalarını döndükleri için, irşad makamını herhangi bir insandan ayırt edemedikleri için, sözlerini işitemedikleri ve idrak edemedikleri için Allahû Tealâ onları ölü kabul ediyor. Eğer bunlar Allah'a ulaşmayı dileselerdi; o zaman Allahû Tealâ gözlerindeki hicab-ı mestureyi alacaktı. Görme hassalarının üzerindeki yani basar hassalarının üzerindeki gışavet adlı perdeyi alacaktı. Kulaklarındaki vakrayı alacaktı. İşitme hassalarının üzerindeki mührü açacaktı. Kalplerindeki ekinneti alacaktı, kalplerinin mührünü açacaktı ve kalplerine ihbat koyacaktı. O zaman onlar işitenler olacaklardı. Gören, işiten ve idrak edenler olacaklardı. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse o, ölüyken dirilen birisidir. Bu âleme açılan bir hayat söz konusu.

Benzer konular