Niye kitaplar indirilmiştir? Allah'a ulaşmayı dilemek gerekli midir?
Anasayfa » Ana Sayfa » Kur’ân-ı Kerim'deki Temel Emirler » Niye kitaplar indirilmiştir? Allah'a ulaşmayı dilemek gerekli midir?
Niye kitaplar indirilmiştir? Allah'a ulaşmayı dilemek gerekli midir?
Dünyada bir sürü insan var farklı düşüncelerde. Hıristiyan, Yahudi, Musevi, Müslüman… (Musevi; Yahudi demektir zaten.)
“Madem bir dilekçe olacak niye kitaplar indirilmiş?” (Madem bir dilekle demek istiyor herhalde kardeşimiz.)
“Niye kitaplar indirilmiş? Bu bana mantıksız geliyor.”
Tam aksine; eğer kitaplar indirilmeseydi, sen bunları nerden bilecektin? Onlar nerden bileceklerdi? Allahû Tealâ kitapları indirmiş ki; insanlar o kitaplardan Allah'ın doğrularını öğrensinler diye. Sen de öğrendin. Eğer Allah'a ulaşmayı dilersen, cehennemden de paçanı kurtarabilirsin.
“Zaten Allah'ı seven insan, O’na inanan insan, bunun için Allah'a ibadet eder?”
Allah da onu istiyor zaten. İnsanın Allah'ı sevmesini ve Allah'a ibadet etmesini ama herkesin etmesini istiyor. Şimdi sen bu kafa yapınla Allah'ı seviyor musun? Allah'ın bütün söylediklerine rest çeken bir tavrın var. A benim zavallı evlâdım! O’nu sev ve Allah'a ulaşmayı dile! Ne kaybedersin ki?
“Dilemeye gerek olduğunu sanmıyorum.”
Hay Allah razı olsun. Aferin. Çok sevdim yazı tarzını. “Dilemeye gerek olduğunu sanmıyorum.” diyorsun. İyi de sen sanma. İstersen san istersen sanma. Ama Allahû Tealâ “Bana ulaşmayı dilemezsen gideceğin yer cehennemdir.” diyor. Cehennemi seçmek istiyorsan, bir problem yok. Buyur! Allah'a ulaşmayı dileme. Biz sadece dilemenin gerekli olduğunu Kur'ân âyetleriyle ispat ederiz. Karar vermek senin işin evlâdım.
“Çünkü çevremizdeki bir sürü insan, Allah için bir şeyler yapmaya çalışıyor. Onlara adaletsizlik değil mi?”
Tam aksine; adaletin büyüğüdür bu. O bir sürü işler yapanlar, Allah'a ulaşmayı dileseler zaten Allah'ın cennetine girecekler. Ama bir sürü işleri yapanlar, eğer o işleri yaparken Allah'a ulaşmayı dilemiyorlarsa cehenneme gidecekler.
Şimdi beni dinle. Sen bir dilekte bulunacaksın sadece. Diyeceksin ki: “Yarabbi! Ben Sana ulaşmayı diliyorum.” Allah seni mürşidine ulaştıracak, O’na karşı sevgi verecek. Bütün ibadetleri sevdirecek ve mürşidine ulaşıp tâbî olduğun anda o Allah'a ulaşmayı dilediğin zaman affettiği günahlarını bir de sevaba çevirecek. Sonra da Allah senin ruhunu Kendisine ulaştıracak ve seni 3. kat cennetin sahibi kılacak. Neyle? Bir tek dilekle! Allah'a ulaşmayı diledin diye.
Şimdi bana kalkıp da Allah'ın seni sevmediğini iddia edebilir misin? Bir tek dileğin (Allah'a ulaşma dileğin); senin yapacağın iş bu kadar. Allahû Tealâ senden sadece bunu bekliyor. Bunun karşılığında ruhunu Allah'a ulaştıracak ve seni 3. kat cennetin sahibi kılacak. Yetmez; nefsinin kalbindeki bu sözleri söylemene sebebiyet veren, böyle asi bir durumda olmanı icap ettiren afetleri, senden tamamen, yarıdan daha fazla (%51 oranında) temizleyecek ve hayatının yarısını mutlaka mutlulukla geçireceksin. Her gün %50 mutluluğun içinde olacaksın. Öyleyse o Allah için bir şeyler yapan insanlar, Allah'a ulaşmayı dileseler, o yaptıkları her şey için ayrıca derecât kazanacaklar. Daha üst kat cennetlerin sahipleri olacaklar. Ama dilemezlerse, o zaman cehenneme gidecekler.
Bir tek dilekle, Allahû Tealâ’nın sana verdiği, sonsuz hayatını yaşayacağın bir cennetin var olduğunu bil. Sonsuza kadar orada (cennette) olacaksın veya Allah'a ulaşmayı dilemeyeceksin; sonsuza kadar cehennemde olacaksın. Sen hiç cehennemi gördün mü? Eğer görseydin şu anda tüylerin diken diken olmuştu. Eğer bir gün görürsen, o zaman ne demek istediğimi anlarsın. Cehenneme girmemek için de hemen Allah'a ulaşmayı dilersin. Bir tek dileğin mukabilinde, Allahû Tealâ sana şu dünyada mutluluğu yarı yarıya teslim ediyor. 3. kat cenneti de teslim ediyor. O zaman kime adaletsizlik etmiş Allahû Tealâ? Bir dilekle insanları 3. kat cennetine ulaştırıyorsa, dünya mutluğunun yarısını bedavadan veriyorsa onlara, adaletsizlik mi bu? Yoksa senin söylediğin mi adaletsizlik? Ha?
“Biz hayatımızı, sadece çevremizdekilere bir şeyler anlatmakla mı yükümlüyüz?”
Sen bu kafa yapısıyla zaten kimseye bir şey anlatamazsın. Ama biz yükümlüyüz. Bunları size öğretmekle vazifeli kılındık.
“Hayatta insanlar istedikleri gibi yaşayamazlar mı?”
Yaşayabilirler. Her saniye, kiramen katibin melekleri, onların yaşantısında başkalarına haksızlık ettikleri zaman negatif dereceler yazarlar Allah'ın emirlerine asi oldukları zaman negatif dereceler yazarlar. Allah'ın emirlerine uygun hareket ettikleri zaman pozitif dereceler yazarlar. Ve kıyâmet günü o kişinin kazandığı dereceler (pozitif dereceler) fazla olursa o kişi cennete girer. Olmazsa cehenneme gider. Allah'a ulaşmayı dilemeyen bütün insanlar, mutlaka kaybettikleri dereceler fazla olacağı için mutlaka cehenneme gidecekler. Sen de onlardan biri olmak mı istiyorsun yoksa?
“Eğlenmek, spor yapmak, kendine bakmak gibi şeyler, bunların Kur'ân’da nefsi şeyler olduğunu söylendiğini zannediyorum.”
Sen zanlarla hareket ediyorsun yavrum. Eğlenmek de spor yapmak da kendine bakmak da Allah'ın temel emridir. Bunları yapman, Allah'a ulaşmayı dilemene mani değil. Dilersen ne demek istediğimi anlarsın. Ama dilemezsen o zaman cehennemi seçmişsin demektir. Kendine yazık edersin yavrum.
“Ben kendi doğrularımla yani kendimi rahat hissettiğim şekilde yaşamak istiyorum. Buna hakkım yok mu?”
Kendi doğrularınla yaşayabilirsin ama rahat yaşayamazsın. Rahat yaşayabilmen için nefsinin afetlerini yok etmen lâzım. Onlar, seni devamlı huzursuz kılacak olan işlemlere iterler. Meselâ şu anda söylediklerimden hiçbir şey anlamadığını görüyorum. Belki bir gün anlarsın inşaallah. Ha? Allah'a ulaşmayı dile evlâdım. Eğer dilemezsen kendini rahat hissedemezsin. Hayatının hiçbir devresinde kendini rahat hissedemezsin. Hep huzursuz, sinirli ve nefsinin emrinde, şeytanın hâkimiyetinde olan bir insan olursun. Herkesin kalbini kırarsın ve dost edinemezsin. Etrafın sadece seni sevmeyen insanlarla dolar. Gideceğin yer de mutlaka cehennem olur. Sonsuz bir azaba muhatap olursun. Buların hiçbirini bilmediğin için böyle yüksek perdeden Allah'a çatıyorsun. Kendine ne kadar yazık ettiğini bir bilsen sevgili evlâdım!
“Madem bir dilekçe olacak niye kitaplar indirilmiş?” (Madem bir dilekle demek istiyor herhalde kardeşimiz.)
“Niye kitaplar indirilmiş? Bu bana mantıksız geliyor.”
Tam aksine; eğer kitaplar indirilmeseydi, sen bunları nerden bilecektin? Onlar nerden bileceklerdi? Allahû Tealâ kitapları indirmiş ki; insanlar o kitaplardan Allah'ın doğrularını öğrensinler diye. Sen de öğrendin. Eğer Allah'a ulaşmayı dilersen, cehennemden de paçanı kurtarabilirsin.
“Zaten Allah'ı seven insan, O’na inanan insan, bunun için Allah'a ibadet eder?”
Allah da onu istiyor zaten. İnsanın Allah'ı sevmesini ve Allah'a ibadet etmesini ama herkesin etmesini istiyor. Şimdi sen bu kafa yapınla Allah'ı seviyor musun? Allah'ın bütün söylediklerine rest çeken bir tavrın var. A benim zavallı evlâdım! O’nu sev ve Allah'a ulaşmayı dile! Ne kaybedersin ki?
“Dilemeye gerek olduğunu sanmıyorum.”
Hay Allah razı olsun. Aferin. Çok sevdim yazı tarzını. “Dilemeye gerek olduğunu sanmıyorum.” diyorsun. İyi de sen sanma. İstersen san istersen sanma. Ama Allahû Tealâ “Bana ulaşmayı dilemezsen gideceğin yer cehennemdir.” diyor. Cehennemi seçmek istiyorsan, bir problem yok. Buyur! Allah'a ulaşmayı dileme. Biz sadece dilemenin gerekli olduğunu Kur'ân âyetleriyle ispat ederiz. Karar vermek senin işin evlâdım.
“Çünkü çevremizdeki bir sürü insan, Allah için bir şeyler yapmaya çalışıyor. Onlara adaletsizlik değil mi?”
Tam aksine; adaletin büyüğüdür bu. O bir sürü işler yapanlar, Allah'a ulaşmayı dileseler zaten Allah'ın cennetine girecekler. Ama bir sürü işleri yapanlar, eğer o işleri yaparken Allah'a ulaşmayı dilemiyorlarsa cehenneme gidecekler.
Şimdi beni dinle. Sen bir dilekte bulunacaksın sadece. Diyeceksin ki: “Yarabbi! Ben Sana ulaşmayı diliyorum.” Allah seni mürşidine ulaştıracak, O’na karşı sevgi verecek. Bütün ibadetleri sevdirecek ve mürşidine ulaşıp tâbî olduğun anda o Allah'a ulaşmayı dilediğin zaman affettiği günahlarını bir de sevaba çevirecek. Sonra da Allah senin ruhunu Kendisine ulaştıracak ve seni 3. kat cennetin sahibi kılacak. Neyle? Bir tek dilekle! Allah'a ulaşmayı diledin diye.
Şimdi bana kalkıp da Allah'ın seni sevmediğini iddia edebilir misin? Bir tek dileğin (Allah'a ulaşma dileğin); senin yapacağın iş bu kadar. Allahû Tealâ senden sadece bunu bekliyor. Bunun karşılığında ruhunu Allah'a ulaştıracak ve seni 3. kat cennetin sahibi kılacak. Yetmez; nefsinin kalbindeki bu sözleri söylemene sebebiyet veren, böyle asi bir durumda olmanı icap ettiren afetleri, senden tamamen, yarıdan daha fazla (%51 oranında) temizleyecek ve hayatının yarısını mutlaka mutlulukla geçireceksin. Her gün %50 mutluluğun içinde olacaksın. Öyleyse o Allah için bir şeyler yapan insanlar, Allah'a ulaşmayı dileseler, o yaptıkları her şey için ayrıca derecât kazanacaklar. Daha üst kat cennetlerin sahipleri olacaklar. Ama dilemezlerse, o zaman cehenneme gidecekler.
Bir tek dilekle, Allahû Tealâ’nın sana verdiği, sonsuz hayatını yaşayacağın bir cennetin var olduğunu bil. Sonsuza kadar orada (cennette) olacaksın veya Allah'a ulaşmayı dilemeyeceksin; sonsuza kadar cehennemde olacaksın. Sen hiç cehennemi gördün mü? Eğer görseydin şu anda tüylerin diken diken olmuştu. Eğer bir gün görürsen, o zaman ne demek istediğimi anlarsın. Cehenneme girmemek için de hemen Allah'a ulaşmayı dilersin. Bir tek dileğin mukabilinde, Allahû Tealâ sana şu dünyada mutluluğu yarı yarıya teslim ediyor. 3. kat cenneti de teslim ediyor. O zaman kime adaletsizlik etmiş Allahû Tealâ? Bir dilekle insanları 3. kat cennetine ulaştırıyorsa, dünya mutluğunun yarısını bedavadan veriyorsa onlara, adaletsizlik mi bu? Yoksa senin söylediğin mi adaletsizlik? Ha?
“Biz hayatımızı, sadece çevremizdekilere bir şeyler anlatmakla mı yükümlüyüz?”
Sen bu kafa yapısıyla zaten kimseye bir şey anlatamazsın. Ama biz yükümlüyüz. Bunları size öğretmekle vazifeli kılındık.
“Hayatta insanlar istedikleri gibi yaşayamazlar mı?”
Yaşayabilirler. Her saniye, kiramen katibin melekleri, onların yaşantısında başkalarına haksızlık ettikleri zaman negatif dereceler yazarlar Allah'ın emirlerine asi oldukları zaman negatif dereceler yazarlar. Allah'ın emirlerine uygun hareket ettikleri zaman pozitif dereceler yazarlar. Ve kıyâmet günü o kişinin kazandığı dereceler (pozitif dereceler) fazla olursa o kişi cennete girer. Olmazsa cehenneme gider. Allah'a ulaşmayı dilemeyen bütün insanlar, mutlaka kaybettikleri dereceler fazla olacağı için mutlaka cehenneme gidecekler. Sen de onlardan biri olmak mı istiyorsun yoksa?
“Eğlenmek, spor yapmak, kendine bakmak gibi şeyler, bunların Kur'ân’da nefsi şeyler olduğunu söylendiğini zannediyorum.”
Sen zanlarla hareket ediyorsun yavrum. Eğlenmek de spor yapmak da kendine bakmak da Allah'ın temel emridir. Bunları yapman, Allah'a ulaşmayı dilemene mani değil. Dilersen ne demek istediğimi anlarsın. Ama dilemezsen o zaman cehennemi seçmişsin demektir. Kendine yazık edersin yavrum.
“Ben kendi doğrularımla yani kendimi rahat hissettiğim şekilde yaşamak istiyorum. Buna hakkım yok mu?”
Kendi doğrularınla yaşayabilirsin ama rahat yaşayamazsın. Rahat yaşayabilmen için nefsinin afetlerini yok etmen lâzım. Onlar, seni devamlı huzursuz kılacak olan işlemlere iterler. Meselâ şu anda söylediklerimden hiçbir şey anlamadığını görüyorum. Belki bir gün anlarsın inşaallah. Ha? Allah'a ulaşmayı dile evlâdım. Eğer dilemezsen kendini rahat hissedemezsin. Hayatının hiçbir devresinde kendini rahat hissedemezsin. Hep huzursuz, sinirli ve nefsinin emrinde, şeytanın hâkimiyetinde olan bir insan olursun. Herkesin kalbini kırarsın ve dost edinemezsin. Etrafın sadece seni sevmeyen insanlarla dolar. Gideceğin yer de mutlaka cehennem olur. Sonsuz bir azaba muhatap olursun. Buların hiçbirini bilmediğin için böyle yüksek perdeden Allah'a çatıyorsun. Kendine ne kadar yazık ettiğini bir bilsen sevgili evlâdım!
