Şefaat konusunu açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Şefaat » Şefaat konusunu açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Şefaat konusunu açıklar mısınız?

“Allahû Tealâ, O’na tüm mahlûkatla konuşma yeteneği veriyor. Hz. Nuh’un inanmayanları yok etmesi için yaptığı duayı kabul ediyor. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in duasını ahirete saklıyor. Ümmetimin kurtuluşu için dua edecek, şefaat edecek. Kâinata gönderildiği içinde sadece kendi ümmetine değil, kâfir olmayan kendisinden sonra gelen herkese şefaat edecek.” dedi.

Kim dedi? “Allahû Tealâ O’na tüm mahlûkatla konuşma yeteneği veriyor.” Kime? “Hz. Nuh’un inanmayanları yok etmesi için yaptığı duayı kabul ediyor.” Çok karışık bir sual sormuş kardeşimiz. Evet. Hz. Nuh’un inanmayanları yok etmesi konusundaki duasını gerçekten Allahû Tealâ kabul ediyor ve onların hepsini suda boğuyor. Doğru. “Peygamber Efendimiz duasını ahirete saklıyor. Ümmetimin kurtuluşu için dua edecek şefaat edecek.” Ümmetinin?

Sevgili kardeşlerim! Kıyâmet günü yapılacak olan bir şefaat mümkün değildir. Allahû Tealâ tam aksine, kıyâmet günü hiçbir şefaatin Allahû Tealâ tarafından kabul edilmeyeceğini söylüyor. Bu boş sözleri bırakın. Kur'ân’a bakın. “Kâinata gönderildiği içinde sadece kendi ümmetine değil kâfir olmayan, kendisinden sonra gelen herkese şefaat edecek.” İslâm âlemine bile şefaat etmesi söz konusu değil. Kıyâmet günü şefaat geçerli değil. “Kıyâmette kimsenin kimseye olan şefaati kabul edilmez.” diyor Allahû Tealâ.

“Şefaat konusunu açıklar mısınız?”

Allahû Tealâ diyor ki Nisâ-64’te: “Habibim! Eğer o nefslerine zulmedenler Sana gelselerdi, sana tâbî olsalardı ve Allah'tan af dileselerdi (günahlarının affını isteselerdi) Sen de onların günahlarının affını dileseydin, onların talebi üzerine onların günahlarını affederdik. Senin talebin üzerine de bir defa daha affederdik.” diyor.

4/NİSÂ-64: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ li yutâa bi iznillâh(iznillâhi). Ve lev ennehum iz zalemû enfusehum câûke festagferûllâhe vestagfera lehumur resûlu le vecedûllâhe tevvâben rahîmâ(rahîmen).
Ve Biz, (hiç) bir resûlü, Allah’ın izniyle kendilerine itaat edilmesinden başka birşey için göndermedik. Ve onlar nefslerine zulmettikleri zaman, eğer sana gelselerdi, böylece Allah’tan mağfiret dileselerdi ve Resûl de onlar için mağfiret dileseydi, mutlaka Allah’ı, (iki tarafın da) tövbelerini (onların tövbesini ve Resûl’ün mağfiret talebini) kabul eden ve rahmet edici olarak bulurlardı.


Öyleyse Allahû Tealâ günahları affetmeye hazır. Affedeceği kesin. Ne zaman affediyor? Bir insan Allahû Tealâ’ya sabahtan akşama kadar “Yarabbim! Benim bu günahlarımı affet.” diye yalvarsa, Allahû Tealâ onun günahlarını affetmez. Ama o kişi mürşidine ulaştığı zaman, onun önünde tövbe ettiği zaman, o zaman o kişinin günahlarını sadece affetmez, sevaba çevirir.

Enfâl Suresinin 29. âyet-i kerimesinde günahların örtülmesinden bahsediyor Allahû Tealâ. Kişinin günahlarını örtüyor. Enfâl-29’da Allahû Tealâ diyor ki:

8/ENFÂL-29: Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar! Allah’a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.


Allahû Tealâ: “Ey âmenû olanlar (inananlar)! Takva sahibi olun (Allah'a ulaşmayı dileyen, îmân sahibi olun), Allah size furkanlar versin ve günahlarınızı örtsün.” diyor. Ondan sonra diyor ki: “Sonra da günahlarınızı sevaba çevirsin.”

Öyleyse bir kişi mürşidine tâbî olduğu zaman Allahû Tealâ onun günahlarını, onun talebi üzere örter. Allahû Tealâ’nın her devirde devrin imamları kanalıyla bir talep işitmesi söz konusudur. O taleple de o kişinin örttüğü günahlarını bir defa daha örter yani sevaba çevirir. Allahû Tealâ açık bir şekilde bu hususu söylüyor. Furkân-71’de diyor ki:

25/FURKÂN-71: Ve men tâbe ve amile sâlihan fe innehu yetûbu ilâllâhi metâbâ(metâben).
Ve kim (mürşidi önünde) tövbe eder ve salih amel (nefs tezkiyesi) işlerse, o taktirde muhakkak ki o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah’a ulaşır (hayattayken ruhu Allah’a ulaşır).


“Kim Allah'a ulaşmayı diler de tövbe ederse (mürşidinin önünde bir tövbeyi gerçekleştirirse) ve böylece amilüssalihata (nefs tezkiyesine) başlarsa, Allah onların seyyiatını (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Onlar, îmânı artan mü'min olurlar.” diyor. İşte şefaat müessesesi bu standartta cereyan ediyor.

Nisâ-64’de Allahû Tealâ bunu söylüyor: “Onlar Sana gelseydi, onların talebi üzerine onların günahlarını affederdik. Senin talebin üzerine bir defa daha affederdik.” Şefaat budur.

Allah razı olsun.

Benzer konular