Allah’ın mağfireti ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in şefaati ne demektir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Fena Makamı (1. teslim: ruh teslimi) » Allah’ın mağfireti ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in şefaati ne demektir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Allah’ın mağfireti ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in şefaati ne demektir?

Allah’ın mağfireti: Allahû Tealâ her kuluyla ayrı ayrı meşgul olur. İnsanın manevi yücelmesi Allah'a ulaşmayı dilemekle başlar. Allah'a ulaşmayı dileyen kişi mutlaka mürşid arayışına girecektir. Allah'a ulaşmayı dilemişse, bu onda mutlaka mürşid ihtiyacını oluşturur. Kişi hacet namazını kılar, mürşidini Allah’tan sorar ve Allah’ın gösterdiği mürşide ulaşır, tâbî olur. Tâbiiyetinden sonra o kişinin ruhu vücudunu terk edecektir. Allah’a doğru yola çıkacaktır. İşte bu ruh kendisiyle beraber vücutlarından ayrılmış, Allah’a doğru yola çıkmış olan ruhlarla 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7. gök katına çıkacak, 7. gök katından sonra Sidretül Münteha’ya ulaşacak, oradan da dikey bir yolculukla Allah’ın Zatı’na ulaşacak, Allah’ın Zatı’nda yok olacaktır. Ne olmuştur? Doğar doğmaz Allahû Tealâ o kişiye ruhundan üfürmüştür. Sonra ne olmuştur? Allah’ın üfürdüğü o emanet onun gerçek sahibi olan Allah’a geri dönmüştür.

İşte bütün insanlar için hidayet adı verilen müessese budur. Bu, ruhun hidayetidir.

• Daha sonra fizik beden teslim olacaktır; fizik bedenin hidayeti,
• Daha sonra nefs teslim olacaktır; nefsin hidayeti,
• En sonra da irade teslim olacaktır; iradenin hidayeti de söz konusu olacaktır.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allahû Tealâ’nın kanunları aynı kanunlardır. Öyleyse insanların “İslâm’ın şartı 5’tir: Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek.” demeleri sizi sakın aldatmasın. İslâm’ın şartı 5 değildir, 7’dir: Allah'a ulaşmayı dilemek (6), teslimler (7); ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allah’a teslim etmek.

Sevgili kardeşlerim! Ve bunun tabi en önemli bölümü teslimlerdir. Unutmayın ki; dînimizin adı İslâm dînidir yani teslim dînidir. Öyleyse hepiniz bu konuları bilmeyen insanlara anlatmak mecburiyetinizdesiniz ki; ruhunuzu da fizik bedeninizi de nefsinizi de iradenizi de Allah’a teslim etmek emrini Allah’tan aldınız. Bunun ne kadarını gerçekleştirebilirseniz, o kadar çok üst cennetlere girersiniz. Demin cennetlerin standartlarını verdik: 7 tane safha, 7 tane cenneti ifade ediyor. Kur’ân-ı Kerim’i inceleyen bilir ki; Kur’ân-ı Kerim’de cennetlerin sayısının ayrı ayrı isimlerle 7 tane olduğunu açıklanmaktadır. 7 tane gök katı, 7 ayrı cennet…

Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ istiyor ki:

• Herkes Allah'a ulaşmayı dilesin, 1. kat cennetin sahibi olsun.
• Herkes mürşidine tâbî olsun, 2. kat cennetin sahibi olsun.
• Herkes ruhunu Allah’a ulaştırsın, 3. kat cennetin sahibi olsun.
• Fizik bedenini teslim etsin,
• Nefsini teslim etsin,
• Muhlis olsun,
• İradesini de Allah’a teslim etsin, 7. kat cennetin sahibi olsun.

Öyleyse nasıl 7 tane gök katı varsa teslimlerin muhtevasına da baktığımız zaman aynı neticeleri görüyoruz. Allahû Tealâ 7’li bir sistemi esas kabul etmiş. Bunun gereklerini herkese iletmiş ve herkes Allah’ın bu emirlerini yerine getirerek hedefe ulaşmak mecburiyetinde.

Osmanlı İmparatorluğu boyunca herkes bir mürşide tâbî idi. Dikkat edin ki; padişahlar için de geçerliydi bu. Her padişahın da lala adını verdiği mürşidi mutlaka oldu. Osmanlı İmparatorluğu boyunca padişahlar da mutlak olarak mürşidlerine tâbî oldular. Osmanlı İmparatorluğu bu kadar çok dînine sahip çıkan, dünya hâkimiyetini bu sebeple kazanan bir bütünü içerir. Dîn uygulamasının aslî unsurlarının adım adım tökezlemesi hep Cumhuriyet devrinin başlangıcından itibaren dîn adamlarının dışında kalanlarının, insanlara verdiği, ta ilkokulun 1. sınıfından itibaren anlatılmaya çalışılan “Allah yoktur.” müessesesinin insanlara kabul ettirilmesi istikametinde bir faaliyetin varlığıyla gerçekleşti.

Sevgili kardeşlerim! Kim size “Allah yoktur.” derse ona deyin ki: “Allah vardır ve eğer sen Allah'a ulaşmayı dilersen, hacet namazını da kılıp Allah’tan mürşidini sorarsan Allah’ın varlığını kesin olarak idrâk edersin. Bu istikamette elinden geleni yaptığın takdirde göreceksin ki; Allah seninle de konuşur.”

Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ dilerse herkesle konuşur. Ama bunu kişinin hak etmesi lâzım. Öyleyse 7 safhayı hiç unutmayacağız:

1. Allah'a ulaşmayı dilemek
2. Mürşide tâbiiyet
3. Ruhun teslimi
4. Fizik bedenin teslimi
5. Nefsin teslimi
6. Muhlis olmak
7. İradeyi Allah’a teslim etmek

7 tane safha; her birisi bir hedefin gerçekleşmesini ifade ediyor. Ve de teslimler: Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah’a teslimi sebebiyle dînimize İslâm dîni yani teslim dîni adı verilmiştir. Bugünkü dîn tatbikatına baktığımız zaman sevgili hocalarımız: Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek, muhlis olmak, iradeyi teslim etmek; şu sondaki ikisini devre dışı bırakmışlar. Namaz kılmak vardır, oruç tutmak vardır, zekât vermek vardır, hacca gitmek vardır, kelime-i şahadet vardır ve bugün geçerli olan İslâm’ın 5 şartıdır. Bu 5 şart hiç kimseyi cennete ulaştıramaz.

Sevgili kardeşlerim! Şeytanın biz insanlara ulaştırdığı, insanları kontrolü altına aldığı, insanlara verdiği bu büyük zararı görebiliyor muyuz? “İslâm’ın 5 şartı vardır.” diyor iblis. “Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek.” Ve bütün İslâm âlemine bunu kabul ettirmeyi başarmış. Hani Allah'a ulaşmayı dilemek? Hani ruhun teslimi, fizik bedenin teslimi, nefsin teslimi, iradenin teslimi?

Sevgili kardeşlerim! Acaba biz “Utanmaz mısınız?” diye bir sözle başlasak:

• “Allahû Tealâ ruhunuzu teslim etmeyi farz kılmamış mı?
• Fizik bedeninizi Allah’a teslim etmeyi farz kılmamış mı?
• Nefsinizi Allah’a teslim etmeyi farz kılmamış mı?
• İradenizi Allah’a teslim etmeyi farz kılmamış mı?” dediğimiz zaman ne cevap verebilecekler bize dîn adamları sevgili kardeşlerim?

Her birini âyetlerle ispat edebilecek imkânlar hazır. Çünkü bir tane Kur’ân-ı Kerim var. Ruhun teslimi de farz kılınmış, fizik bedenin de, nefsin de, iradenin de Allah’a teslimi farz kılınmış Kur’ân-ı Kerim’de ve dînimizin adı zaten İslâm dîni yani teslim dîni. İslâm ruhunu Allah’a teslim etmiş olan insanın adıdır; teslim olmuş. Ama daha öte teslim var mı? Tabiî var. Fizik bedenin teslimiyle daha üst boyutta teslim, nefsin teslimiyle daha üst boyutta teslim, iradenin teslimiyle en üst boyutta teslim…

Sevgili kardeşlerim! Neler kaybetmişiz düşünebiliyor musunuz? Allahû Tealâ’nın dizaynı içersinde Allah’ın hedeflerine gidişe bakıyoruz ve gayri ihtiyari şaşırıyoruz. Nasıl olmuş da Osmanlı İmparatorluğu’ndan sonra biz bu kadar küçülmüşüz? Nasıl olmuş da dînimizi unutmuşuz? Dînsizlik adeta moda olmuş.

Sevgili kardeşlerim! Allah’sız bir dünya mutluluğu, hiçbir zaman yaşanamayan bir dünyadır. Her an Allah ile birlikte olduğumuzu hiç unutmayalım. O hep vardır. Dünyayı da yaratan Allah’tır. İnsanları da yaratan Allah’tır ve Allah’sız bir insanın mutlu olması, nefsin afetlerinin varlığı sebebiyle hiçbir şekilde mümkün değildir. Mutlulukla nefsin afetlerinin yok olması arasında tam bir ahenk vardır. Nefsin afetlerinin yok olması ise o 7 tane safhanın adım adım gerçekleşmesiyle tahakkuk eder. Ama insan daha Allah'a ulaşmayı dilediği an 1. kat cennetin sahibi olur ve o kişi Allah'a ulaşmayı dilemek içinden gelerek Allah'a ulaşmayı diler. Böylece böyle ölse 1. kat cennetin sahibi olur. Yaşarsa, Allah'a ulaşmayı dileyen bu kişiye mutlaka Allah mürşid sevgisi verecektir. Kişi mürşidi nerede olursa olsun gidecektir, tâbî olacaktır; 2. kat cennetin sahibidir. Tâbî olunca ne olacaktır? Ruhu vücudunu terk edecektir. Allah’a doğru yola çıkacaktır. Kişi zikrini arttırdıkça 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7. gök katına ruh yükselecektir. 7. katta 7 tane âlem geçecektir. 7. âlemden dikey bir yolculukla Sidretül Münteha’ya çıkacak, oradan da Allah’ın Zatı’na ulaşacaktır. İşte bu kişi ermiş evliyadır. Ruhunu dünya hayatını yaşarken Allah’a ulaştırmış olan kişidir. İşte burada sadece ruhun Allah’a ulaşması söz konusu, teslimi söz konusu. Daha sonra kişi zikrini arttıracaktır, fizik bedenini teslim edecektir. Daimî zikre ulaşacaktır, nefsini Allah’a teslim edecektir. Sonra muhlis olacaktır. En sonra da iradesini Allah’a teslim edecektir.

Allah razı olsun.

Benzer konular