Yûsuf 53 ve Zuhrûf 36'ya göre nefsin şerri emretmesiyle şeytanın musallat olması arasında bir ilişki var mıdır? Bu âyetlere göre Rahîm esmasıyla, zikir arasında bir ilişki vardır diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Yûsuf 53 ve Zuhrûf 36'ya göre nefsin şerri emretmesiyle şeytanın musallat olması arasında bir ilişki var mıdır? Bu âyetlere göre Rahîm esmasıyla, zikir arasında bir ilişki vardır diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Yûsuf 53 ve Zuhrûf 36'ya göre nefsin şerri emretmesiyle şeytanın musallat olması arasında bir ilişki var mıdır? Bu âyetlere göre Rahîm esmasıyla, zikir arasında bir ilişki vardır diyebilir miyiz?

12/YÛSUF-53: Ve mâ uberriu nefsî, innen nefse le emmâretun bis sûi illâ mâ rahime rabbî, inne rabbî gafûrun rahîm(rahîmun).
Ve ben, nefsimi ibra edemem (temize çıkaramam). Muhakkak ki nefs, mutlaka sui olanı (şerri, kötülüğü) emreder. Rabbimin Rahîm esmasıyla tecelli ettiği (nefsler) hariç. Muhakkak ki Rabbim, mağfiret edendir (günahları sevaba çevirendir). Rahîm’dir (rahmet nurunu gönderen ve merhamet edendir).

Elbette vardır, nefsin şerri emretmesiyle, şeytanın musallat olması arasında. Şeytan devamlı nefse telkinde bulunur. Afetlerin de istediği şey zaten şeytanın istediği şeyle paraleldir. Bir ilişki kesin olarak vardır.
 
Yine bu âyet-i kerimelere göre Rahîm esmasıyla, zikir arasında bir ilişki vardır diyebilir miyiz?

Zikirden murad Allahû Tealâ’nın o kalbe rahmet, fazl ve salavat nurlarını ulaştırmasıysa, evet. Mutlak olarak Rahîm esmasıyla tecelli, o kişinin nefs tezkiyesinin neticesini almasına metaldar olur. Kişi Allah’a ulaşmayı dilememişse Allah Rahîm esmasıyla tecelli etmez. O kişi ömrü boyunca bir saniye durmadan zikretse bile, Allah’a ulaşmayı dilemedikçe Allahû Tealâ Rahîm esmasıyla tecelli etmeyeceği için o kişinin kalbine hiçbir nur gelemez. O kişi sadece zikretmiş zanneder kendisini. Aslında zikir falan etmiş değildir.

Zuhruf 36:

43/ZUHRÛF-36: Ve men ya’şu an zikrir rahmâni nukayyıd lehu şeytânen fe huve lehu karîn(karînun).
Ve kim Rahmân’ın zikrinden yüz çevirirse, şeytanı ona musallat ederiz. Böylece o (şeytan), onun yakın arkadaşı olur.


ve men ya’şu an zikrir rahmâni nukayyıd lehu şeytânen: Ve kim Rahmân'ın zikrinden yüz çevirirse, şeytanı ona musallat ederiz.
fe huve lehu karîn(karînun):  Böylece o (şeytan), onun yakın arkadaşı olur.

Allahû Tealâ Bakara Suresinin 257. âyet-i kerimesinde diyordu ki:

2/BAKARA-257: Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilân nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tâgûtu yuhricûnehum minen nûri ilâz zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Allah, âmenû olanların (Allah’a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur, onları (onların nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çıkarır. Ve kâfirlerin dostları taguttur (onlar, şeytanı dost edinirler, şeytan kimseye dost olmaz), onları (onların nefslerinin kalplerini) nurdan zulmete çıkarırlar. İşte onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacak olanlardır.


allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilen nûr (nûri): Allah, âmenû olanların dostudur. Onları zulmetten nura çıkarır.

Yani nefs tezkiyesi yaptırır onlara. Âmenû olan, Allah’a ulaşmayı dileyenler. Kâfirlere gelince olanda tagutun dostlarıdır. Dikkat edin “Tagut onların dostudur.” demiyor. “Onlar taguta dost olur.” diyor. O onun için yakın olur. Aslında arkadaş olmaz, dost olmaz şeytan, yakın olur. O kişiye yakınlık gösterir, onu kendisiyle beraber cehenneme sürükleyebilmek için.

Birisini düşünün sizi cehenneme sürüklemek istiyor. Onu dost olarak kabul edebilir misiniz? İşte şeytan öyledir.
Öyleyse “Rahîm esmasıyla zikir arasında kesin bir ilişki vardır diyebilir miyiz?”

Elbette diyebiliriz. Çünkü sadece Allah’ın Rahîm esmasıyla tecelli ettiği kişiler için Rahîm esması geçerlidir. Yoksa Rahîm esması hiç kimsede tecelli etmez. Allah’a ulaşmayı dilemeyen hiç kimse Rahîm esmasının tecellisine mazhar olamaz.

Benzer konular