Kişi hangi günahları işlerse işlesin Allah'a ulaşmayı dilerse günahları affolur mu? Bize ağır hakaretlerde bulunan birçok kişinin Allah'a ulaşmayı dilemeleri halinde durumları ne olacak?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Kişi hangi günahları işlerse işlesin Allah'a ulaşmayı dilerse günahları affolur mu? Bize ağır hakaretlerde bulunan birçok kişinin Allah'a ulaşmayı dilemeleri halinde durumları ne olacak?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Kişi hangi günahları işlerse işlesin Allah'a ulaşmayı dilerse günahları affolur mu? Bize ağır hakaretlerde bulunan birçok kişinin Allah'a ulaşmayı dilemeleri halinde durumları ne olacak?

Bize ağır hakaretlerde bulunan birçok kişi bu hakaretleri, cehaletleri sebebiyle yapıyorlar ve bu cehaletleri sebebiyle yaptıkları hakaretler sebebiyle onlar, elbette derecat kaybediyorlar ama bu kişiler af diledikleri takdirde Allahû Tealâ mutlaka onların günahlarını örtecektir, herkes gibi örtecektir.

Mevlâna Celâleddin Rûmi diyor ki: “Ne kadar büyük günahınız olursa olsun gelin. En büyük günahları işleseniz de yine gelin. Bu dergâh ümitsizler dergâhı değildir. Allah'tan ümidinizi kesmeyin.” Neyi biliyor Mevlâna Celâleddin Rûmi? O kişi gelip de Allah'ın kabul edeceği bir şekilde Allah'a ulaşmayı dilerse yani kalbinden bir dilekle Allah'a ulaşmayı dilerse; Allah onun bütün günahlarını zaten affedecek. Bu kişi mürşidine ulaştığı zaman da onun günahlarını bir de sevaba çevirecek.

Rabia Sultan’ı hatırlayın. Çeşitli günahlar işledikten sonra Allah'ın bir evliya kulu oluyor Rabia Sultan. Ve ona hatırlatıldığı zaman “Sen vaktiyle şöyle şöyle kötülükler, yanlış şeyler yapmadın mı?” diye, “Yaptım. Bunlar benim seyyiatim ve seyyiatim kurtuluşumun ölçüsüdür. Delilim seyyiatimdir.” diyor. “Ne demek istiyorsun?” diyorlar. O da “Gidin, mürşidim İbrahim Ethem Hazretlerine sorun.” diyor. Onlar da gidiyorlar, İbrahim Ethem Hazretlerine soruyorlar: “Rabia, biz onu rüyamızda bir sultan olarak görüyoruz, Allah'ın bir sevgilisi olarak görüyoruz ama biliyoruz ki vaktiyle büyük hatalar işlemişti ve bize bunu sorduğumuzda dedi ki: ‘Benim delilim seyyiatimdir.’ Bundan biz hiçbir şey anlamadık. Sen bize açıklar mısın?” O zaman Allahû Tealâ’nın Furkan Suresinin 70. âyet-i kerimesini söylüyor, İbrahim Ethem Hazretleri. “Onun günahları hepinizden çok olduğu için, hepsi sevaba çevrildiği için hepinizden daha fazla sevabın sahibi olmuştur. Sultan olmuştur gerçekten. Onun delili, seyyiati bu sebeple delilidir.” diyor.

İşte bize hakaret etmiş, etmemiş; biz onu affederiz. Hiçbir kişi bizim açımızdan kendisinden intikam alınmaya değer bulunmaz. Allahû Tealâ bize hamdolsun ki o kalp yapısını verdi. Kimseye kin tutmayız. Kimse bizim düşmanımız olamaz. Asıl ifadeyle biz kimseye düşman olmayız, kimseye kötülük etmeyiz. Başkaları bize kötülük edebilirler, o, onların bileceği şey. Allah'ın katında ağır cezalar alırlar ama bize küfretmiş adam, çok ağır konuşmuş ama ondan sonra bakmış doğru söylüyoruz, Allah'a ulaşmayı dilemiş. Biz onu da severiz, bağrımıza basarız. O, Allah'ın kendisine emrettiği şeyi yapmış; cehalet sırasında söylediği sözlerse bizi hiçbir zaman ona kin tutmaya, bu noktaya ulaştıramaz. Onların durumları da bütün günahları affedilmesi şeklinde olacak, bütün günahları yok olacak, sıfırlanacak. Sonra mürşidlerine ulaşırlarsa, mesela bizim oradaki kardeşlerimizden birine ulaşıp da tâbiiyet verecek olan birine ulaşıp da tâbî olurlarsa, o zaman onların da günahları sevaba çevrilecek, onların da evet.

Benzer konular