Furkan 41, 42, 43, 44. âyetlerini açıklar mısınız? Bu âyetlerde bahsedilen şartlar günümüz içinde geçerli midir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Dalâlet » Furkan 41, 42, 43, 44. âyetlerini açıklar mısınız? Bu âyetlerde bahsedilen şartlar günümüz içinde geçerli midir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Furkan 41, 42, 43, 44. âyetlerini açıklar mısınız? Bu âyetlerde bahsedilen şartlar günümüz içinde geçerli midir?

Allahû Tealâ buyuruyor Furkan 41'de:

25/FURKÂN-41: Ve izâ raevke in yettehızûneke illâ huzuvâ(huzuven), e hâzâllezî beasallâhu resûlâ(resûlen).
Ve seni gördükleri zaman: “Allah’ın resûl olarak gönderdiği bu mu?” (diyerek), seni ancak alay konusu edinirler.


ve iza reavke: Ve seni gördükleri zaman.
in yettehızûneke illâ huzuvâ: Sadece alay ederler, seni ancak alay konusu edinirler.
e hâzellezî beasallâhu resûlâ: “Allah’ın resûl olarak gönderdiği bu mu?” derler.

Ne görüyoruz? Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e Allah vahyediyor ve açıklama yapmasını istiyor. Vahyettiklerinin insanlara açıklanmasını istiyor Allahû Tealâ. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’de açıklamalarda bulunuyor. Onlarda Peygamber Efendimiz (S.A.V) ile alay ediyorlar, “Şuna bak, resûl olarak Allah bunu göndermiş.” Alay ediyorlar onunla.

Furkan 42:

25/FURKÂN-42: İn kâde le yudıllunâ an âlihetinâ lev lâ en sabernâ aleyhâ, ve sevfe ya’lemûne hîne yeravnel azâbe men edallu sebîlâ(sebîlen).
“Ona sabretmemiş olsaydık, gerçekten, neredeyse bizi ilâhlarımızdan saptırıyordu.” Azabı gördükleri zaman kimin yoldan daha çok saptığını öğrenecekler.


in kâde le yudıllunâ an âlihetinâ: “Eğer biz, Ona sabretmemiş olsaydık neredeyse bizi ilâhlarımızdan saptırıyordu.” diyorlar.
lev lâ en sabernâ aleyhâ: “Ona sabretmemiş olsaydık neredeyse bizi ilâhlarımızdan saptırıyordu.” derler. Yani putlara tapmayı Allah'a inanmaktan  daha ötede bir şey olarak düşünüyorlar.
e sevfe ya’lemûne hîne yerevnel azâbe: Ne zaman ki onlar azabı görecekler, o zaman kimin daha çok yoldan saptığını görecekler, öğrenecekler.
ya’lemûne: Bilecekler.

“Azabı gördükleri zaman, kimin yoldan daha çok saptığın görecekler” diyor Allahû Tealâ.

Furkan Suresinin bir sonraki âyet-i kerimesi, 43. âyet-i kerime:

25/FURKÂN-43: E raeyte menittehaze ilâhehu hevâhu, e fe ente tekûnu aleyhi vekîlâ(vekîlen).
Hevasını ilâh edinen kişiyi gördün mü? Yoksa sen mi ona vekil olacaksın?


"e raeyte menittehaze ilâhehu hevâhu: Hevasını ilâh edinen kişiyi gördün mü?
e fe ente tekûnu aleyhi vekîlâ: Yoksa sen mi ona vekil olacaksın?" diyor Allahû Tealâ.

Biliyorsunuz vekil olmak hidayete erdirmek üzere bir sorumluluk almak demek. Kim Allahû Tealâ’yı vekil ederse kendisine, o zaman Allahû Tealâ o kişiyi mutlaka Kendisine ulaştırır. Ne zaman Allahû Tealâ’yı vekil edebiliriz? Ne zaman Allah'a  ulaşmayı dilersek. Dilediğimiz anda kalbimizde olan bir talebi, Allah'a ulaşma talebini Allah'a ulaştırdığımız anda, Allah vekilimiz olur ve bizi derhal kendisine ulaştırır. Peygamber Efendimiz (S.A.V) ise vekilin vekilidir. Tâbî olunduğu an vekalet Allah adına resûl vekil olur, Allah adına mürşid vekil olur.  

Bu “e raeyte menittehaze ilâhehu hevâhu”  ifadesini Casiye-23’te görmüştük. “ O Hevasını kendisine ilâh edinen kişiyi gördün mü?” diyordu orda da Allahû Tealâ.

Furkan 44:

25/FURKÂN-44: Em tahsebu enne ekserahum yesmeûne ev ya’kılûn(ya’kılûne), in hum illâ kel en’âmi bel hum edallu sebîlâ(sebîlen).
Yoksa onların çoğunun, işittiğini veya (böylece) akıl ettiğini mi sanıyorsun? Onlar sadece hayvanlar gibidir. Hayır, onlar sebîlden (yoldan) daha çok sapanlardır.


Bir yoldan sapmış olanlar var, doğuşlarından itibaren zaten herkes yolun dışındadır. Allah'a ulaşmayı dilemeyen herkes sebîlin dışındadır. Yani dalâlettedir. Ama bir kısmı normal standartlarda dalâlettedir; Allah'a ulaşmayı dilemezler. Bir bilgininde sahibi değillerdir. Bu insanlar dalâlettedirler. Ama kim putları Allah'ın yolundan daha değerli sanıyorsa ve puta taptıkları için kendilerini yolda zannediyorsa o insanlar, işte onlar daha çok sapanlardır.

Benzer konular